• "dışarda mevsim baharmış,
    gezip dolaşanlar varmış,
    günler su gibi akarmış,
    geçmiyor günler, geçmiyor.."*
  • "...ve dışarda delikanlı bir bahar..." diyen ahmed arif bu durumu görseydi ne derdi acaba!

    ejderha olsak kâr etmiyor, içerde çürüyoruz be ahmed abi.
  • randevu aldım pazartesi psikiyatriste gidiyorum
  • 14 aydır kapalıyım, evden çalışıyorum, yalnız yaşıyorum, sevgilim yok, arkadaşlarımla görüşmelerim bir elin parmaklarını geçmez. oldu bitti yalnızlığı ve evde olmayı sevdiğim için başlarda pek fark olmadı hayatımda. özellikle son haftalarda durum şu: ateşimi ölçmediğim zaman nabzımı ölçüyorum. korona değilsem taşikardim vardır. nabzım normalse ve korona değilsem yüksek tansiyonum olabilir. tansiyonum normalse ve yine korona değilsem gizli şekerim vardır. şeker hastası değilsem korona da olmadıysam bel fıtığı olmuşumdur. belimdeki normal bir ağrıysa ve korona değilsem boynumda kireçlenme olması yüksek ihtimaldir. hiçbir şey değilsem de gizli bir hastalığım olabilir.
  • insan tuhaf varlık. ben hep bir ayağı dışarıda olan insandım pandemiye kadar. mızmızlanma huyum yoktur pek, koşulları kabullenip gereğini yerine getirmeye çalışırım genelde, bu sürece de olabildiğince uyum sağlamaya çalıştım.

    fakat geçenlerde bir şeye moralim inanılmaz bozuldu. nefes almak istiyor insan böyle durumlarda. camdan dışarıya baktım, güneş henüz batmış, alaca aydınlık ve çok tatlı bir serinlik vardı. herkes evlerinde. çıkıp yürümek istedim. sadece çıkıp biraz kendi kendime yürümek istedim..

    marketler çoktan kapandığı için bunu yapmam yasaktı ama çıkıp kendi kendime yürüsem kimseye bir zararımın olmayacağı da aşikar. peki, yasak olsun, o da sorun değil. ama şunu insanın yüzüne vuruyor ki biz koşullardan ziyade insanların algılarının, algılarımızın kurbanıyız. hayatımızın belki de pek çok alanında bu hep böyle oldu. korkarım böyle de olmaya devam edecek..

    ne yana baksak dağ ve deniz sanıyoruz muş ovasının yalancı maviliğini..
  • asosyalliğimi kamufle edebilen, en güzel bahane oldu salgın. "akşam görüşelim", "haftasonu sana geleyim", "gelsene bana" diyen herkese "sori şekerim, karantinadayız" diyor ve kahvemi içiyorum. hissettiğim tek şey huzur.
  • leş gibi...
  • pandemi öncesinden daha sağlıklı. mart 2020' den bu yana tam kapanma halindeyim ve gayet mutluyum. insan yığınlarıyla etkileşimi sıfıra indirmek bünyeye detoks gibi geldi. sadece bu aralar şöyle bir çıkıp bir yerde bir bira içme isteği hasıl oluyor. yani şöyle bir yarım saatliğine mekanları açsalar ve gidip bir yerde bir bira/kahve içsem, o ayarla 2 sene daha kapanabilirim.
  • oncelikle sunu soylemeliyim: psikolojik alt yapisi gayet saglikli olan bir kadinim. bunu ben degil, ulkenin en basarili; psikoloji alaninda un salmis uzman kisileri bizzat soyluyor. nacizane ben de kendim icin ayni fikirde oldugumu soyleyebilirim. (bkz: kendini tanımak) ancak bu kapanma doneminde; is sebebiyle sehir degisikligi, farkli oncelikler, sevdiklerine ozlem duygusu vs. eklenince, kendi kendime olumsuz anlamda bir geri bildirim dogdu. “acaba gelmese miydim, yapmasa miydim, farkli mi olsaydi...” gibi cesitli sorularla, cesitli cevaplar vermeye basladim. kendimi kotu hissediyorum, bildigim her seyi unutuyorum. sanirim hayatimda ilk kez bu kadar anlamsiz hissediyorum. bu duygulari deneyimliyorum ve hic de tanıdık gelmiyor.
    yani özetle; degil turkiye'nin en basarili psikoterapisti, irvin yalom gelse “purplescream'cim, cok iyi bir psikolojin var; her zorlugu anlayabilirsin” dese, beni kim anlayacak irvin yalom derim. insan anlamaktan yorulur mu? yoruluyor.
  • psikolojime henüz sıra gelemedi çünkü tüm aile covid olduk. 5. güne kadar iyi gidiyordum ben de ama 6. gün çok kötü oldum, yeni yeni gözlerimi açıyorum.
    eğer bu zamana kadar covid olmadıysanız alın psikolojinizi sevin, sessiz sessiz oturun.
    ben ömrü hayatım boyunca böyle bir hastalık görmedim.
    şu an bunları yazıyor olabilmeme şükrediyorum.
hesabın var mı? giriş yap