• hiçbir entelektüel vasfı olmamasına rağmen (ki ola da bilir çıkış noktası bu olmamalı) sadece yuvarlak futbol topuna senden daha iyi hükmediyor diye ortalama bir 1. lig futbolcusu yılda 3 milyon dolar'a yakın veya daha da üzeri kazanırken, senin ondan çok daha entelektüel, ve onun top çevirmedeki becerisi gibi farklı bir branşta değerli bir yeteneğin dahi olsa (ama bu yetenek kapitalizme hizmet etmiyorsa) ömrün boyunca çalışsan da o futbolcunun aylık kazancını biriktirmenin yanından bile geçemeyeceğinin gerçeğidir kapitalizm.

    ve çok net söylüyorum ki, kapitalizmin taa amına koyayım.
  • alternatifi olmayan sistem. ister oyunun kurallarını kabul ederseniz, ister kuzu kuzu oyun dışına çıkıp yok olursunuz. alternatifi yaratmaya çalışanların kore'de, vietnam'da ve venezuela'da geldikleri hal ortada.

    fazla söze gerek var mı?

    adam demiş futbol topuna hükmediyor diye bir adama 3 milyon euro ödüyorlar fala diyor. o adamın hayatı o futbol topu oluyor ve kitleleri eğlendirmek, sevindirmek için her şeyini ortaya koyuyor. sen de yap sen de kazan.

    ama kimsenin sana birkaç düzine kitap okudun diye ayrıcalık tanımasını bekleme. okuduysan kendine okudun, kimse zorlamadı. ayrıca kitap yazarı olup milyonları cukkalayan, çok iyi sanatçı olup dolar milyoneri olan sürüyle insan var. demekki işini bilene kültürde, sanatta, bilimde ve teknolojide de korkunç paralar varmış.

    o yüzden kendi vasatlığının faturasını sisteme kesme derim. bu çağda bu sistem kavgası komik oluyor.
  • yanlış ve etik dışı uygulamaları adam smith'in (bkz: the wealth of nations) 'u ile meşrulaştırılmaya çalışılan sistemdir.

    1000 sayfalık kitaptan cımbızla "devlet hiçbir şeye müdahale etmemelidir, görünmez el halleder" görüşünü çıkartan son 100 yılın kapitalistleri bazı hedef şirketleri daha da zenginleştirmekten başka hiçbir işe yaramamaktadır. kitabın yazılışı (1776) feodalite rejimlerinin yıkılış zamanına denk geliyor. yani smith'in görüşleri o zamanki devlet-ekonomi-halk ilişkisi için, tamamen farklı bir düzende aynı görüşleri bir anayasa gibi kullanmak akıl karı değil bence.

    ayrıca smith, kendi zamanındaki çoğu düşünürün de dile getirdiği 'insan doğası gereği kötüdür' mottosuna inansa da insanların belli bir amaç uğruna iyi bir toplum yaratabileceğine inanmıştır. maalesef o günden şu ana geçen yıllarda kendisinin değil de distopya yazarlarının haklı olduğu yavaş yavaş anlaşılıyor.
  • olabilecek en iyi sistem olmamakla beraber ve bir çok eksiğine rağmen gittiği her yere fakirlik, sefalet, diktatörlük ve açlık getiren sosyalizmden bin kat daha tercih edilesi bir sistemdir. yıllarca kapitalizmin uygulandığı batı almanya doğu almanya'nın, güney kore kuzey kore'nin, japonya vietnam'ın, israil arap ülkelerinin 50 sene önündedir. çin bile daha düne kadar açlık çekerken yarı-kapitalist sisteme geçince 20 yılda refah seviyesi 5'e katlandı.

    bir de "entelektüeller fakirken futbolcular milyonlar" kazanıyor denmiş. ülkede 200 bin lisanslı futbolcu var, taş çatlasa 30-40 tanesi zengindir. yüzde bir değil binde bir bile etmiyor. demek ki futbolculuk zengin olmaya yetmiyormuş. üstelik bir jeff bezos veya bill gates gibi zekasıyla bir yerlere gelmiş bazı isimler dünyadaki tüm futbolcuları rahat rahat satın alır. entelektüelliğinize, zekanıza ve donanımınıza o kadar güveniyorsanız kendi şirketinizi kurun, ortaya bir ürün koyun, siz de zengin olun. hiçbir sistemde 3-5 kitap okudunuz diye kimse sizi milyonlara boğmaz.

    tekellik konusuna gelince, tekellik sosyalizmin kanında olan bir şeydir. sosyalizmde devlet bir şirket kurar (örneğin internet hizmeti sunan bir telefon şirketi) ve o şirketten başka şirket kurmak yasaktır. kapitalizmde böyle bir şey yoktur. kapitalizmde tekellik olsaydı amazon, tesla, apple, google, netflix gibi şirketlerin son 20 yılda geriden gelip zirveye yerleşmesi gözlemlenemezdi. bugün dünyanın en büyük teknoloji şirketlerinden biri olan google rus bir göçmen tarafından garajda kuruldu. amazon 25 yıl önce internette kitap satan bir dükkandı. tekelliğin olduğu yerde ikisi de 20 yıl önce böcek gibi ezilmiş olurdu. 10 sene önce kimse netflix'in adını bilmiyordu, şimdi dünyanın 50'den fazla ülkesinde tv kanallarını kanırtıyor. tekellik olsa netflix daha ufakken ezilirdi ve ortadan kaybolurdu.

    neyse, bir günah keçisi bulup hayattaki tüm başarısızlıklarınızın suçunu ona atmak daha kolay. aynen devam. kapitalizm olmasa hepiniz dolar milyoneri olmuştunuz, malikanelerde yaşayacaktınız. ah şu kapitalizm yok mu!

    linç başlasın.
  • adam smith referans vererek kapitalizmle ilgili birşey meşrulaştırmaya çalışıyorsanız ya cehaletinizin farkında olmayan bir salaksınızdır ya da 5. kitaba gelmemişsinizdir..

    hatta muhtemelen wealth of nations'ı hiç okumamış, taşıma su ile değirmen döndürmeye çalışıyorsunuzdur.

    kapitalizmin en esaslı eleştirisi ve neye evrilebileceği ile ilgili uyarıları adam smith wealth of nations 3. ve 5. kitapta çok güzel açıklamıştır. ha tabi bunları size okulda söylemezler ayrı konu..

    kesinlikle okumanız gereken tek girdi şudur (bkz: #1810119)
  • kim bu salak ya dedim okurken kendi kendime ve niki görünce şaşırmadım...

    kapitalizm monopoli oluşturmazmış. ahah.

    monopoli ve oligopoli oluşturmuyorsan başarılı bir kapitalist değilsindir diyebiliriz.

    bu durum günümüzde o kadar artmıştır ki, bir zamanlar girişimciliğin kalesi olan abd'de bir iş başlatmak için milyoner olmanız gerekmektedir.

    toys'r'us, sears, şimdi de jc penny gibi devler bile birer birer kapanıyor. sebebi ne?

    her 10 senede bir global bir kriz yaşıyoruz yenisi de kapıda, her seferinde malı olanlar daha da zenginleşiyor bu krizler sonrası, sebebi ne?

    uzun uzadıya yazmaya gerek duymuyorum; kapitalizm şu an içinde bulunduğumuz sistem değildir.

    reagan, thatcher& hayek ekolünü bile geçti global ekonominin şimdiki hali.
  • (bkz: #85867525)

    uzun zamandır bu kadar gereksiz, bu kadar saçma sapan argümanlar duymamıştım. bana eski yazılardan birini hatırlattı. why do intellectuals oppose capitalism? tam olarak bu entrinin cevabı burada.

    ayrıca.
  • "... şimdi kapitalizmin neden kendi kendini yıktığına dair bir örnek verelim:

    elinde çok para bulunan bir kapitalist olsun. parasının bir kısmıyla işletmesini yenilesin. tabii aynı zamanda çocuğunun keman dersi için para ayırması lazım. karısının da bazı pahalı alışkanlıkları var herhalde. ama bunlar o kadar önemli değil. işletmeyi modernleştirdi , yani yeni makineler aldı ve bu yüzden de artık eskisi kadar çok insan çalıştırması gerekmiyor. bütün bunları rekabet gücünü artırmak için yaptı. ama bu şekilde düşünen yalnız o değil. bir daldaki bütün üretim durmadan daha akla uygun, daha verimli hale gelmekte. fabrikalar büyüdükçe büyüyor, sahipleri de giderek azalıyor.

    yani işini kaybedenlerin sayısı durmadan artar. böyle olunca toplumsal sorunlar da durmadan büyür. marx’a göre bu tür krizler kapitalizmin sonunun yaklaştığını göstermektedir. ama kapitalizmin kendi kendini yıkan özellikleri bu kadarla kalmaz. malların fiyatlarını rekabete dayanacak düzeyde tutmak için kârın giderek daha büyük bir kısmı üretim araçlarını modernleştirmeye ayrılır, ama yeterli artı değer de üretilemez.
    böylece işçilerin ücretlerinin düşürülmesi yoluna gidilir. ve sonunda işçiler öyle fakirleşir ki hiçbir şey alamaz olurlar. bu duruma bir toplumda alım gücünün düşmesi deniyor. şimdi artık tam bir kısır döngüye girdik. bu durumda marx’a göre kapitalist özel mülkiyetin ölümçanı çalacaktır, çünkü artık bir devrim durumu oluşmuştur.

    daha sonra ise kapitalizmin yerini sınıfsız bir toplum olan komünizm alır. üretim araçlarının herkese, yani halka ait olduğu bir toplumdur bu. böyle bir toplumda herkes yeteneklerine göre çalışacak ve ‘ihtiyacı kadar’ alacaktır. emek halkın kendisine aittir, dolayısıyla artık yabancılaşma söz konusu değildir.

    marx’tan sonra sosyal demokrasi ve leninizm hareketleri ortaya çıktı. daha insanca ve daha adil bir topluma adım adım ve barışçı bir yoldan varmak isteyen sosyal demokrasi batı avrupa’da ağırlık kazandı. bu yolu bir tür yavaşlatılmış devrim olarak görebiliriz. eski sınıflı toplumun ancak devrimle ortadan kaldırılabileceğini savunmaya devam eden leninizm ise doğu avrupa’da, asya ve afrika’da öne çıktı. her ikisi de değişik şekillerde yoksulluk ve baskıya karşı mücadele ettiler... "
    jostein gaarder, sofie'nin dünyası
  • ama size bir haberim var: kapitalizm sürdürebilir tek ekonomik sistemdir ve bitmeyi geç, henüz tam olarak başlamamıştır bile
    .siz, estonya’lılar, taiwan’lılar, yeni zellandalı’lar vs. nasıl zenginleştiler, hiç incelediniz mi? iki yüz yıl önce çok zengin olan arjantin’liler -veya 50 yıl öncesinin venezuelalıları- bugün niçin fakirlerdir
hesabın var mı? giriş yap