• harika bir murat yılmazyıldırım parçasıdır.her dinleyişimde bu parça diğerlerinden farklı sanki diye düşünmeme sebep olmuştur..sonunda murat yılmazyıldırım ın 'lahoyaaa' deyişindeki ahenk bambaşkadır.tavsiye edilir.
  • ken grimwood'un romanı olan kayboluş için (bkz: breakthrough)
  • "hiçbir şeyi hatırlamak istemiyordu..."
    "anahtarını almadan evden çıktı... "
    "rüzgar esmiyor da, yüzüne vuruyordu sanki -her şeyi-"
    "hayata sövmekten de, sormaktan da vazgeçmişti artık..."
    "eksik olan neydi hayatında? kendisi mi?"
    "içindeki çocuğu öldürdüklerinde büyümüştü; işi yaştı ama yas tutacak hali -bile- yoktu..."
    "düş(en)lere sponsor arıyordu..."

    -olduğumuz- olmaktan korktuğumuz ve hep başkaları üzerine kurduğumuz hikayelerimiz ve -gelişi- güzel -giriş- cümlelerimiz var... yazdığımız yalanları yaşamanın düşüncesi bile korkunç geliyor. ve sırf bu yüzden, telif haklarına sahip olduğumuz tüm yazılarımızı, üçüncü tekil şahıslara bağışlıyoruz. onlar, ömürlerinin sonuna kadar ferah içinde yaşarken biz, düşlerimizi asacak bir ip bile bulamıyor ama düşlerimizle asılıyoruz. sonuç; tüm şarkılar hüzzam.

    -oysa-

    ne olurdu sanki ruhumuz tekâmülünü tamamlamadan fersiz kalsa, ya da yüreğimiz hiçbir şeye aksü'l-amel göstermez olsa?

    -sonra...
    anka kuşunun tüylerini yolsak-

    gözlerimizin içindekileri boşaltsak bir gece, ve sabahında -bom-boş bir hayata gözlerimizi açsak. gözlerimizdeki çapaklara rağmen, hiç yüzümüzü yıkamasak... ne olurdu sanki? kör olsak.

    "düştü(ğünde), içindeki çocuk ölmedi ama kayboldu."
  • ken grimwoodun sürükleyici, sıradışı ve tüyler ürperten romanı. okurken yoğun tıbbi terimler içinde kaybolmuyor, hayal gücünüzün sınırlarını zorluyorsunuz.
  • george perec'in şu sözlerle hafızama kazınan romanıdır: “bu muamma yutacak bizi. kim ki yorulmadan uzağa, daha uzağa koşmaya gönüllüdür ancak onu kurtarabiliriz.”

    bu kargış, bu bizi içine çeken, sembolik bir yoksunluğun (meslea "e" harfinin olmaması gibi) ya da dünya hakkındaki gerçeklere hiçbir zaman ulaşılamayan imgesel yolculuğun kendisi midir?
  • bir sezai karakoç şiiri.

    üstündeki giysi gözünün renginde
    yürüyor yürüyordu arkasına bakmadan
    onu kaybettim bir kış gününde
    yağmur yağmur yağmur yağıyordu durmadan
    ölü taşıyan bir araba
    araya girdi galiba

    koştum koştum yetişemedim
    sanki önümü kapatan bir sütundu zaman
    insanlar otomobiller dalgın habersiz zalim
    alıkoyamadım onu meçhullere dalmaktan
    boşunaydı artık çaba
    boşuna mıydı acaba

    dondum kalakaldım olduğum yerde
    gözlerimi kaplıyordu duman duman duman
    gönlüm ne geçmişte ne geleceklerde
    bir mahkûmdum görülmemiş bir cezaya çarpılan
    uğrayan bir azâba
    sığmaz hesaba kitaba

    (1957)
  • kim milyoner olmak isterde bu romanla alakalı sorulan soruda telefon jokerini kullanan yarışmacı bir arkadaşına* danışıyor ve arkadaşı soruyu saniyeler içerisinde cevaplıyor, kenan ışık başta olmak üzere tüm herkesin ağzı açık kalıyor. sonradan nasıl bildi diye düşünürken, google'a yazar ve romanın ismini yazmamla aramalarda listede ilk ekşi sözlük başlığı altında şu entrynin geldiğini farkettim. anladım ki özellikle o arkadaşını edebiyat konusundaki üstün bilgisinden dolayı değil, süper 10 parmak klavye kullandığı için seçmiş*.
    video için. bu arada videoyu tekrar izlerken farkedilecceği üzere yarışmacının arkadaşına yazarın ismi georges perec'i harf harf hecelemesi de boşuna değişmiş hani.
  • fark edilmesi gereken bir kitap. "e" harfini kullanmadan ama kullanmama sebebi de olan orijinal bir kitap, başucumuzda bulunmalı.
  • kitaba ilişkin bir diğer enteresan durum da şudur. kitap ailesinin kamplarda "kayboluşuna" yani yok oluşuna göndermede bulunur aslında perec. kitapta bilindiği üzere e harfi yok. e harfinin fransızca okunuşu "ö"dür. şahıs zamiri olan ve "onlar" anlamına gelen "eux" de "ö" şeklinde okunur. kitabın "onlar" yani ailesi ve "e" olmadan yazılması yani "sans eux/e" (onlar olmadan) mükemmel bir detaydır.
hesabın var mı? giriş yap