• soğukta içimi ısıtan sahlebi yudumlarken buz gibi demir kapının arından bir lokma yiyecek umudu taşıyan, yardım çığlıkları atan sessiz varlıklar.
  • kakasini yaptiginda cizgi filmlerdeki gibi hafif bir duman cikar. bu durum soguk gunlerde bariz fark edilir. bunun bile hastasiyim. kakalari bile sicacik lan. kopeklere asik olmam icin bir baska neden iste.
  • evrimine insan eli değmiş hayvanlar

    bazı sokak köpeklerinin doğaya salınması sonucu tekrardan yaban köpekleri gibi avlanabildiklerini gösteren -balkan ülkelerinin birinde yapılan bir araştırmaydı sanırım- bir belgeselin linkini ararken denk geldim buna. neyse velhasıl bazı türlerin doğaya -insansız- adaptesi hala mümkünmüş.
  • bir veteriner olarak belker isimli, 10 yaşındaki irlanda cinsi bir kurt köpeğini muayene için çağrılmıştım.
    köpeğin sahipleri ron, eşi lisa, ve küçük oğulları shane olmak üzere köpeklerine çok bağlılardı, ve bir mucize umuyorlardı.
    belker’i muayene ettim ve kanser sebebiyle ölmek üzere olduğu teşhisini koydum. aileye belker için yapacak bir şey kalmadığını ve izinlerine istinaden evde uyutarak ötenazi uygulamayı teklif ettim.

    gerekli hazırlıkları yaptıktan sonra aile 6 yaşındaki oğulları shane’in de uygulamayı görmesinin iyi olacağını söyledi. shane’in bu tecrübeden bir şeyler öğrenebileceğini düşünüyorlardı.

    ertesi gün yine boğazımdaki o tanıdık düğümlenme ve aile ile köpeğin etrafında toplandık. küçük çocuk köpeğini son bir defa severek “hoşçakal” derken o kadar sakindi ki, ne olup bittiğini anlamadığını düşündüm. birkaç dakika içinde belker sessiz bir şekilde hayata veda etmişti.

    küçük çocuk ilginç bir şekilde belker’in gidişini herhangi bir zorluk yaşamadan kabul etmişti. belker’e veda ettikten sonra aile ile oturmuş “köpeklerin neden insanlardan daha az yaşadığını” sorgularken küçük çocuk aniden “ben sebebini biliyorum” dedi. “insanlar iyi olmayı, doğru bir hayat yaşamayı ve herkesi sevmeyi öğrenmek için doğar ve yaşarlar değil mi?..” küçük çocuk konuşmasına şaşkın bakışlarımız arasında devam etti “köpekler zaten bunların tümünü bildikleri ve uyguladıkları için bizim kadar uzun kalmalarına gerek yok ki!..”

    küçük çocuğun konuşması üzerine düşünmeye başladım,

    basit yaşa.
    koşulsuz sev.
    derinden hisset.
    iyilikle ve içten konuş.

    eğer köpekler birer öğretmen olsalardı bize neler öğretirlerdi?..

    1. sevdiklerin eve geldiklerinde mutlaka koş ve karşıla.
    2. hiçbir eğlence ve mutlu olma fırsatını kaçırma.
    3. yüzüne vuran rüzgâr ve temiz havanın keyfini delicesine çıkar.
    4. kısa uykulara dal.
    5. kalkmadan önce germe hareketleri yap.
    6. her fırsatta koş, zıpla ve oyna.
    7. ilgiden sıkılma ve insanların sana dokunmasına izin ver.
    8. küçük bir havlama yeterli ise sakın ısırma.
    9. sıcak günlerde küçük bir mola verip sırt üstü çimlere uzanmayı unutma.
    10. çok sıcak günlerde bolca su iç ve gölgeye sığınmayı unutma.
    11. mutlu olduğunda tüm vücudunla dans et.
    12. küçücük yürüyüşlerin bile keyfini çıkar.
    13. sadakatli ol.
    14. asla olmadığın birisi gibi hareket etme.
    15. eğer istediğin şey derinde gömülü ise onu bulana kadar pes etme ve kaz.
    16. eğer birisi üzgünse sessizce yanına otur ve kibarca destek ol.

    işte köpeklerden öğrenebileceğimiz mutluluğun sırları!..
  • adamın biri, müslüman mezarlığına ölü bir köpeği defnetti. görenler onu, zamanın kadısına şikayet ettiler. kadı adamı çağırdı ve işin doğrusunu sordu.
    adam:
    -doğrudur, öyle yaptım; çünkü köpeğin bana vasiyeti böyleydi, onun vasiyetini yerine getirdim, dedi.
    kadı:
    -sen bizim aklımızla alay mı ediyorsun?.. diye çıkıştı.
    adam:
    -hayır efendim, aynı zamanda bana, kadıya da 10.000 dirhem vermemi vasiyet etti.
    bunu duyan kadı:
    -rahmetli köpeğin ölümü bizi fazlasıyla üzdü, dedi. insanlar, kadının değişen bu tavrına hayret ettiler.
    kadı onlara dedi ki:
    -bu durum sizi hayrete düşürmesin, bu köpeğin geçmişini araştırdım, ashab-ı kehf köpeğinin soyundan geldiğini keşfettim.
  • şöyle bir videosuna denk geldiğim, çok sevdiğim canlı.

    uyku tutmamıştı, twitterda iki takılıp yatacaktım. boğazım düğümlendi. oysa pek duygusal bir adam da değilim. köpekler kadar özel bir canlı yok bu hayatta gerçekten.

    not:köpeğini kaybetmiş arkadaşlarım izlemesin lütfen. video bebeklikten büyüyüp anne olana kadar ki süreçte, bir kadının köpeğiyle olan dostluğunu anlatıyor, çok yaralayıcı.
  • gozlerinizin icine oyle bir bakar ki, ben bu kadar cok sevilmeyi hak edecek ne yaptim? diye kendinize sorarsiniz. her bir dokunusunuza cevap verir, kendisini tumuyle sizin ellerinize teslim edecek kadar ona zarar vermeyeceginize oylesine inanmistir ki! sonra bir gun terkeder bazilari. hem de kis ortasinda; onun usumeyecegini, ozlemeyecegini, hatirlamayacagini zannederek. yemek yemeyi bile birakir, intihar eder terkedilen cogu kopek. her saniye akli da bir tek siz varsinizdir. daha minicik bir bebekken onu alirsiniz ve o sizi annesi ya da babasi zanneder. butunuyle sizindir o. egitir, isim koyarsiniz. elinden geldigince anlamaya xalisir, anlamadiginda kafasi karistigi ve gorevini yeterince yerine getiremedigini dusunur ve uzilur. candir kopekler. lutfen ya terk etmeyin ya da hic sahiplenmeyin...
  • çoğu zaman kıyamadığımdan işe benimle gider, benimle gelir. evde havlayabilmesine rağmen, iş yerinde bunu yapamayacağının farkındadır ki tüm gün sesini çıkarmaz. uzun süredir uyuyorsam üzerime çıkar tabii ben o ara uyanır gözümü aralayıp onu izlerim; burnumun ucuna kadar gelir, gözlerim kapalıysa bana yaslanıp yatmaya devam eder ki tuvaleti gelmiştir ama uyandırmaz, uyanmamı bekler. evi çok dağıttığında oyuncaklarını toplamayı dahi öğrenebilecek kadar akıllıdır. siz dışarı çıkıp onu almadığınızda karalar bağlar üzülür diye mümkün olduğunca her yere onunla gider, tüm planlarınızı ona endeksli yaparsınız. köpekten rahatsız olan bir kadınla eve girdiğinizde köpeğinize garip bir tepki verirse, daha sevişilmeden önce kadını aldığınız yere bırakabilirsiniz bile. bazı insanlar için aşırı değerlidir. her bakışının ayrı bir anlamı vardır köpeğin, iyi tanıyan biri o surattan hemen anlar ne istediğini.
  • ünlü rus yazar dostoyevski, hapishanedeki bir köpeğin yanından geçen her mahkum tarafından tekmelendiğini görür.

    köpek mahkumlardan kaçmadığı gibi yanına bir mahkum yaklaştığında eğilerek tekmelenme pozisyonu almaktadır.

    dostoyevski bir gün köpeğin yanına yaklaşıp başını okşar. köpek şaşkın şaşkın ona bakarak hızla yanından uzaklaşır ve acı acı havlamaya başlar.

    o günden sonra köpek dostoyevski’yi her gördüğünde ondan kaçar.

    ruhu köleleştirilmiş bu köpek bir 'sevgi açı'dır.

    bu durum insanlar için de geçerlidir. hayatları boyunca haksızlığa ve kötü davranışlara uğramış sevgi açları iyi bir davranışla karşılaştıklarında nasıl davranacaklarını bilemezler.

    bazen kötü davrandığınız insanlar size tapar, bazense iyi davrandıklarınız sizden nefret eder. böyle insanların gözünde onları aşağılamanız onlar için bir beklentidir. sizi gözlerinde yüceltirler. eşit ve iyi davrandığınızda ise onların gözündeki değeriniz birdenbire düşer..

    dostoyevski, ölüler evinden anılar
  • tanım: insanlara her konuda yardım etmek için kurtlardan evrimleşmiş masum hayvanlar.

    ancak,bizim ülkemizde öyle bir şekilde davranılıyor ki, bu hayvanlar önceden kendi başlarının çaresine bakamıyorlardı, biz geldik, onlara baktık. köpekleri soğuk havada insanların toplu yaşadıkları alanlara alıyorlar, üstlerine örtü seriyorlar, haftada anca 1-2 kez gidip sokak hayvanlarını besleyince kendilerini onlar hakkında söz sahibi zannediyorlar. bunlar sadece sözlükten ve sosyal medyadan gördüğüm ve duyduğum şeylerin birkaçı.

    şimdi yukarıda kendini hayvansever zanneden bazı insanlardan yakındım, yazım da onlar hakkında olacak, ama, bu hayvanlara eziyet eden bir o kadar da, en ağır küfürlerle tanımlayamacağınız, yaratıklar var. bunların acilen psikolojik tedavi görmeleri gerekir. çünkü günlük hayatta masum bir hayvana bunu yapan yaratık, başka gün bir insan evladına ne yapmaz kim bilir. bu konu hakkında görüşümü bildirdikten sonra "hayvanseverlere" dönelim.

    bu konuyu özellikle bu başlığın altına yazmamın sebebi kedilerle alakalı bu kadar tartışma konusunun olmaması. dünya hayvanlar günü afişlerinde bile kediden çok köpek vardı. tabii hiç o afişlere yılan, kurt, bukalemun gibi hayvanlar konur mu? konmaz. neden? çünkü, bütün hayvanlar eşittir, ancak, kedi ve köpek daha eşittir. hele köpek en eşitidir.

    ben özellikle köpekten çok korkarım, hatta görünce yolumu değiştirecek, gideceğim yere gitmeyecek kadar, ama bu onları sevmediğim anlamına gelmez. yaralı, topal bir köpek gördüğümde üzülürüm hatta, rüyalarıma girer, bu köpecik sokakta ne yapar ne eder diye.

    bu korkum üniversiteye geçince azaldı, çünkü, iyi beslenen ve insanlara alışmış köpekler, bir şey yapmadan duruyorlardı. ben de gide gele köpeklere alışmaya başladım. bir şey yapmadan durmaların sebebi biraz da okulda aktif olarak çalışn hayvanseverler topluluğuydu. onların çok iyi işler yaptığını belirtmeden edemeyeceğim. ancak, okulda yemekhaneden arta kalan tavuktur, ettir, kafelerde yemek yiyen insanların aralarında dolaşıp yemek istemeleri yüzünden besili hale gelmişlerdir iyice. böyle olunca, dünyadaki bütün canlıların ortak derdi olan boğaz derdi gibi dert, üniversitedeki köpekler için kalkmış oluyor. bu da onların amacının kalmamasına ve "sev beni, sev beni" diye etrafta dolaşmaya başlamalarına yol açıyor. kaldı ki kışın günlerin kısa olması daha az beslenmeye başlayan köpeklerin mutsuz olmasına neden oluyor. yani aslında kaş yaparken göz çıkarmış oluyoruz.

    şimdi gelelim eleştiri kısmına. bize küçüklükten beri anlatılan şeylere göre köpekler kendilerine bir yer işaretlerler değil mi? işaretlediklere yere girenler onlar için bir tehdittir. bu onların o kadar içgüdülerine işlenmiştir ki, kendi bölgelerine girmeye çalışan kendi türlerinden olan köpeklerle bile bu yüzden kavgaya tutuşurlar. okuldaki iyi beslenmiş dertleri olmayan köpekler için de geçerli bu. peki bunu niye anlatıyorum? evine gitmeye çalışan köpeklerle hiçbir alıp veremediği olmayan bir insan sırf bu yüzden bir köpek sürüsü saldırısına uğrayabilir. işte bu şekilde bir saldırıya uğrayan insan, şikayetini dile getirince, hayvansever tayfası onlara küfür etmekte ve senin de bu şehirde olmaman lazım, biz onların topraklarındayız demektedirler. yahu, biz kurtları evcilleştirip köpek yapmadık mı? bu neyin kafasıdır? hayır, böyle bir derdin var, madem köpeklerin yaşadıkları toprakları ele geçirdik, mağarada ilk insanlar gibi yaşa. seni tutan var mı bu konuda? yok. kurtlar da gelsin, yaşasın bu şehirde, aynı familyadan değiller mi? şehirde insanların oluşturduğu bir çete olsa ve halka topraklarına girdikleri için saldırsalar, şikayet edemeyecek mi bu insanlar? bu nasıl bir akıl tutulmasıdır yahu?

    diğer sinir olduğum husus da şu: köpekler insanların çokça geçtiği mekanlara fütursuzca oturabiliyor, lakin, herhangi bir insan, köpeği oradan uzaklaştırınca olay oluyor. yahu, birisi yanlışlıkla o köpeğin, kedinin(kediler de oturabiliyor öyle) üstüne bassa yine olay çıkarıyorsunuz. oradan uzakta durmaları hayvanlar için daha iyi değil mi?

    son olarak da köpeğe iyilik yaptığını sanıp böbürlenen tayfa var ki onlar tam evlere şenlik. neymiş, bir sürü mama alıp hayvanları besliyormuş. aferin sana. sonrasını hiç düşünmüyor. bu hayvanların fazla beslenmesi demek, üremeleri için çok iyi bir fırsat demek. ee bunlar daha fazla olunca daha çok çeteleşmezler mi? aynı mamayı veriyorsan daha çok acıkmazlar mı? peki sen olmayınca ne olacak? hadi mama verenler neyse, iyilik yapıyorlar, köpek "üşüyor" diyerek şalını, hırkasını atanlar, içeriye alanlara ne demeli? bu canlılar sürekli dışarıda kalıp koyunlarımızı kurtlardan korumadı mı? ya da evlerimizi korumak için sürekli dışarıda gezmediler mi? milyonlarca yıldır üşüse bile insanlar kadar narin olmayan canlılar şimdi mi soğuktan ölüyorlar? bir de hiç düşünmüyor musunuz içeriye alırken o köpeği, korkan var mıdır, yok mudur? yoksa sırf popülist olmak için mi yapıyorsunuz bunları?

    burada da bitireyim yazımı. yazar olunca yayınlanacaktır zaten bu yazı. bu yayınlanınca lütfen küfretmeden, mantık çerçevesinde kendilerini savunacaklar mesaj atsınlar, çok rica ediyorum. çünkü, ben sadece eleştirimi sundum ve de burada bir tane küfür bulamazsınız.
hesabın var mı? giriş yap