• 6 mayıs'ta ankara evrensel kitabevi'nde imza günü olan yazar.
  • '' bilir misin ?
    gönül derin küser
    yarasına yara açana.. ''
  • karşımda otursun, şiirler, yazılar yazsın, konuşsun; ben de sonsuza kadar onu dinleyeyim dediğim yazar..
  • lise yıllarımda okumaya başladığım yazar. şiir kitapları olsun, öyküleri olsun, ki özellikle öykülerinin yeri bende ayrıdır. yaz geçer kitabıyla tanıdım, sonra gerisi geldi. ama onu en çok yüksek topuklar kitabıyla sevdim, bir kadını, hezayanlarını, duygularını, saçmalıklarını kimse bu kadar güzel anlatamazdı sanırım. o kitapta hiç şaşaalı cümleler kurmadan, amiyane tabirle edebiyat parçalamadan bir kadının hayatı olabilecek her şeyi çok güzel ifade etmiştir. zaten dili, türkçesi, anlatımındaki sadelik, kendisine hayran bırakır. hiç öyle uzun cümle kurayım, edebi bir dil kullanayım derdinde değildir bence. basit cümlelerle söylenebilecek her şeyi, tam anlamıyla söyler. son zamanlardaki popülerliği rahatsız etmiş olsa da şimdi kendisinde takip ettiğim tek şey metisten çıkardığı seçkileri. ressamın ikinci sözleşmesi, erkeklerin hikayeleri, kadınlar arasında, çocuklar ve büyükleri, bir dersim hikayesi, büyümenin türkçe tarihi... bence bu seçkiler murathan mungan geriye kalacak olan en güzel eserler. bir insan seçtiği öykülerle bu kadar güzel kitaplar oluşturabilir. eline, seçkisine sağlık valla.
  • '' sen aklınla ne düşünürsen düşün
    kalbin kendi hafızası var.. ''
  • bir roportajinda "yaş ilerledikçe aşkı algılamakta da bir fark oluyor mu?" sorusuna su sekilde cevap verip yalnizligimi bir nebze aydinlatmis sair, yazar.

    "e haliyle. şimdi karşıma çıkacak biriyle mesela yaşayacağım aşk, farklı olacaktır. ben kıymet bilecek yaşa geldim. sadece hayatıma alacağım sevgilinin değil, dostlarımın, her şeyin fazlasıyla kıymetini bilen bir adamım artık. gençlikte hoyratça harcıyoruz bazı şeyleri, "yaaa madem öyle, bitti o zaman bu iş!" diyoruz, şimdi o lafı o kadar kolay etmiyorsun. "kapı açık, arkanı dön ve çık!" şarkısını, o kadar kolay söylemiyorsun. o kadar kolay ajda pekkan olamıyorsun! "bunu yarın konuşalım" demeyi öğreniyorsun. çünkü aslında sadece aşk değil, hayata ait dünyada çok az şey olduğunu anlıyorsun. bütün dünya, bir avuca sığacak kadar şeye indirgeniyor. gençken daha fani ve tali şeylerin peşinde oluyorsun. mesela laf oturtmaya bayılıyorsun, birinin ağzının payını vermek senin için bir güç göstergesi haline geliyor. bir yaştan sonra böyle şeylere tenezzül etmemeyi öğreniyorsun. yaşamı bir kendini oldurma, kamil olma süreci olarak görüyorsun. ben öyle görüyorum..."
  • "hatırlamak için bir hafızamız varken, unutmak için elimizde hiçbir şeyin olmaması; hayatın bize attığı en büyük kazıktır."
  • "varlığın bana yetmiyorken, yokluğunla avunmak zorundayım! ya al götür kalanımı. ya da gel, tamamla eksik kalan yanımı."
  • -sözü uzatmanın gereği yok,bence kötü yola düşmelisin.
    -ne yani kimse bana aşk olamaz mı?
    -olur tabii,ama okadar vaktin var mı?

    üç aynalı kırık odanın en güzel kısmı.en büyük hayal kırıklığı.muştuk ile aliye.açar açar okurum bu kısmını.
    yazar burada zeki ama çalışkan olmadığını belli ediyor.bu satırları yazan adam nasıl olurda yüksek topuklular diye dandirik bir kitabı yazar anlamak mümkün değil.
  • yalnız bir opera şiiriyle kimsesizlerin kimsesi olan derviş.

    "yaz başıydı gittiğinde ardından, senin için üç lirik parça
    yazmaya karar vermiştim. kimsesiz bir yazdı. yoktun. kimsesizdim.
    çıkılmış bir yolun ilk durağında bir mevsim bekledim durdum.
    çünkü ben aşkın bütün çağlarından geliyordum."

    (ayrıca bu şiirde geçen üç lirik parçadan biri de ahmet kaya, beni vur parçası

    " ben senin sokağına ulaşamam, dardayım..." kesin bilgi)
hesabın var mı? giriş yap