• arzu ettiğini oku. sevdiğin bir işte çalış. aşık olduğun kişi ile evlen. iyi ve mutlu bir çocuk yetiştir. emeğinin karşılığınca emekli ol. arkada gözün kalmadan öl.

    bu duraklar arasında iyi şeyler serpmeyi becerebilmek mesele. ha bu yaşam biçimi zaruri değil tabii. başka durakları da benimseyebilir insan. o şekilde mutlu olabilir. fakat sadece durak adları sayılarak her yaşam şeklinden bu kadar soğuk bahsedilebilir.

    fazla kısa bir özetsel çıkarım.
  • herhangi birini yapmadığınız zaman toplum tarafından yadırganırsınız. evet ölmediğiniz zaman bile. çevrenizde 90 yaşlarındaki insanlar için, "bi ölemedi gitti ya, yazık çocuklarına da ne çektiler." minvalinde şeyler duymadınız mı hiç?

    çalışmazsanız insanların gözüne batarsınız. yıllardır hazıra dağ dayanmaz diyorlar bana. bunu diyenlerin çoğu günde en az 12 saat çalışan insanlar. benim yatarak onun kazandığı paradan fazlasını kazanma imkanım var. kabullenemiyor adam. "bizim iflağımız sikiliyo, seninki de sikilsin" demeye getiriyorlar. geçen akşam eve gelirken komşuya denk geldim. saat 11 civarıydı, işten geldiğini söyledi. bu adam sabah 7'de gidiyor işe. ev ahalisi ise olayı şöyle değerlendiriyor: "aferin çocuğa, gecesini gündüzüne katıp çalışıyo. helal olsun valla bu devirde ekmek aslanın ağzında.". bunu istiyor toplum. insanlar deliler gibi çalışsın. ne iş yaptığı önemli değil, yeter ki çalışsın. gecesini gündüzüne katsın, çalışsın. hayatını yaşayamasın, çalışsın. uyumasın, çalışsın. çalışsın ki aferin alsın toplumdan.

    ayrıca bu insanların çalışırken birilerine amirim, müdürüm demeleri lazım. ben kendi işimi kuracağımı söylediğim zaman kendi ailem tarafından yadırganıyorum lan. istiyorlar ki ezileyim biraz. itaat etmeyi öğreneyim. adam olurum belki o zaman. çünkü ezilmeden adam olunmuyor memlekette.

    evlenme meselesine gelince, bi kere o imzayı atmanız çok mühim. evlenmeden sevdiğiniz insanla beraber yaşarsanız devlet büyükleriniz bile ahlaksızlıkla suçlar sizi. böyle bi durumun televizyon dizilerinde olmasına bile katlanamıyorlar. ülkenin birlik ve beraberliğini bozuyorsunuz.

    40 yaşını geçip de evlenmeyen erkekler at yarışı bağımlısı olmakla suçlanıyor bu arada. haberiniz olsun abiler. adamın apartmanları var ama at yarışına para yedirdiği için kimseyle evlenemediğini söylüyor insanlar. sisteme uymuyorsanız mutlaka bi sorununuz olmalı yani. öyle diyorlar.

    bir de evleneceği yaşı yıllar öncesinden belirleyenler var. adam 15 yaşındayken düşünmüş ne zaman evleneceğini. hayatını paylaşacağı insanı hangi yaşta bulacağını nerden biliyor lan bu insanlar? amaaan ne önemi var. benimki de laf işte. yeter ki evlensin, keramet vardır sonuçta. evlensin ki çocuk yapsın. evlenmeden yaparsa gene kabul olmaz o çocuk. zaten bu döngüye girdikten sonra bir şekilde çocuk yapılıyor gördüğüm kadarıyla. hayatları o kadar sıradanlaşıyor ki, çocuk yapmak gibi sıradan bir olay çekici geliyor insanlara.

    bunları eleştirince bile ergen diye yaftalanıyorsunuz işte. mutlu olmamanız kimsenin umrunda değil. yeter ki bu mükemmel sisteme uymayan bireyler olmayın.
  • (bkz: sistem)

    edik: sistem denen saçmalığa yönlensin diye derlediğim cümle. fakat gel gör ki konu uzamış ve ilk entry'nin bkz olmas rahatsızlık vermiş, varsın versin, sistemin ne olduğunun farkında olalım da, varsın silinsin. bir kişiye kafayı kaldırtsak kardır.
  • insanlık tarihindeki yaygın bir alternatifi olan, "doğ-savaş-öl" e göre, tercih edenler olacaktır sanıyorum.. olum binlerce yıldır sistem bu şekilde yürüdü lan. seninki yine iyiymiş.
  • içlerinden en az birini bile eksik yaptığında psikolojik baskı görmeye başlarsın.

    ölmedin diyelim, baskı uygulayıp öldürürler, acımadan.
  • yaşım daha küçükken (muhtemelen ortaokul sıralarında) biri gelseydi ve ''gelecekte hayatını sürdürme konusunda çok büyük kararsızlığa düşeceksin, çok sıkıntı çekeceksin'' deseydi ''hadi lan neyin sıkıntısını çekicem; okullar bitecek, işe giricem, evlencem çocuk yapıcam işte, bildiğin şeyler'' derdim herhalde. daha fazla ne olabilir ki yani.

    şimdiyse, yirmili yaşların başlarında, tüm bunlar daha fazla gerçekleşmesin diye olduğum yerden adım atamıyorum. nasıl kurtulacağımı bilemiyorum. kurtulamama ihtimali beni deli ediyor. ''bildiğin şeyler'' gibi tek bir şey dahi yaşama ihtimalini düşündükçe çıldıracak gibi oluyorum. zaman geçiyor, herkes mütemadiyen gidiyor ve ben karar veremiyorum.

    sonraysa, gelecekte bir gün, uyanıp her şeyin değişmiş olduğunu görmeyi umuyorum. her şeyi değiştirmeyi başardığımı göreyim istiyorum. bi sabah kalkıp ''vay be, yapmışım, insanlar ne derse desin yapmışım işte'' demek istiyorum. tercihen, perdeyi aralayıp dışarı bakarken gördüğüm fil sayesinde tabii ki. ne biliyim.
  • oku kısmında baya bir zaman kaybedeceğim için aradaki 1-2 aşamayı atlayıp direk son aşamasına geçeceğimi düşündüğüm döngü. ha bu durumdan şikayetçi misin dersen, oku kısmında o kadar zaman kaybedecek olmak canımı sıksa da böyle düz bir hayatı kaçırmanın çok da büyük bir kayıp olduğunu düşünmüyorum.

    yalnız 'emekli ol'la 'öl' arasını doyasıya yaşamak, yazlığımın terasındaki plastik masada hunharca bulmaca çözmek istiyorum.
  • o da bir başarı. yaş 44. sadece oku, calış kısmındayım.
hesabın var mı? giriş yap