108 entry daha
  • daron acemoğlu ve james a. robinson'un 15 yıllık uzun araştırmaları sonucu yazdığı, benim de okuma fiırsatına biraz geç nail olduğum eser. geri kalmış ulusların gelişmemişlik sebebini temelde "sömürücü ekonomik/siyasal kurumlar"a bağlayan; gelişmiş toplumların başarılarını ise "kapsayıcı siyasi/ekonomik kurumlar"a bağlayan güçlü tezlerle dolu, oldukça kapsamlı bir kitap.

    acemoğlu ve robinson, dünyanın hemen hemen her coğrafyasından örneklerle derledikleri bu güç, zenginlik ve eşitsizlik tezlerini öne sürerken; dini, kültürel ya da coğrafi farklılıklara bağlanılan diğer hipotezleri de çürütmekteler. bu anlamda, jared diamond'un tüfek mikrop ve çelik kitabındaki birincil gelişmişlik göstergesi olarak gösterdiği coğrafi hipotezlerini çürüten tezleri öne çıkıyor. öte yandan örneğin ortadoğu'nun vahim durumunu düşünürken dönüp dolaşıp birincil sebep olarak direkt veya dolaylı sonuçlarına bağladığım din hipotezinin eksikliğini göstermekte ve bu noktada asıl belirleyici unsurun imparatorlukların/krallıkların geriye bıraktıkları "kurumsal miras"larının zayıflığı (benzer şekilde yakın geçmişteki ve günümüzdeki baskıcı veya komünizmden/diktatöryele evrilen tüm rejimlerin milletlerine bıraktığı mirasın sonucu) olduğunu açıklaması da ilgi çekici bir diğer detay.

    altını çizdiğim bazı bölümlerden seçmeler ile devam edelim:

    "bugün uluslar başarısız oluyor; çünkü ulusların sömürücü kurumları insanların tasarruf, yatırım ve yenilik için ihtiyaç duydukları teşvikleri sağlamıyorlar. sömürücü siyasal kurumlar sömürüden çıkar sağlayanların gücünü pekiştirerek bu ekonomik kurumlara destek sağlıyorlar. bu başarısızlığın kökeninde, detayları farklı koşullar altında farklılık gösterseler de, daima bu sömürücü ekonomik ve siyasal kurumlar var."

    "ülkelerin ekonomik başarıları kurumlara, ekonominin işleyişini belirleyen kurallara ve bireyleri motive eden teşviklere göre farklılık gösterir."

    "tıpkı coğrafya hipotezi gibi, kültür hipotezi de yetersizdir. elbette birleşik devletler ve latin amerika arasında inançlar, kültürel tavırlar ve değerler bakımından farklılıklar vardır; fakat tıpkı nogales arizona ve nogales sonora arasındaki ya da güney ve kuzey kore arasındaki farklılıklar gibi, bu farklılıklar da iki yerin farklı kurumlarından ve kurumsal geçmişlerinden kaynaklanır."

    "kapsayıcı siyasal kurumlar özgür basının gelişmesine izin verir ve genellikle özgür basın da halkı bilgilendirerek kapsayıcı kurumlara yönelik tehditler karşısında muhalefeti harekete geçirir."

    "kapsayıcı ekonomik kurumlar kapsayıcı siyasal kurumlara - yani siyasal gücü çoğulcu bir biçimde dağıtan; yasa ve düzeni sağlamak, güvence altına alınmış mülkiyet haklarının temellerini atmak ve bir kapsayıcı piyasa ekonomisi oluşturmak için belirli ölçüde bir siyasal merkeziyete ulaşmayı başaran siyasal kurumlara- destek olur ve onlardan destek alır. aynı şekilde, sömürücü ekonomik kurumlar da iktidarı ele geçirdiklerinde de, mevcut sömürücü ekonomik kurumları kendi çıkarları doğrultusunda kullanıp geliştirmek için teşvik bulacak ve ellerine geçirdikleri kaynakları siyasal iktidar üzerindeki hakimiyetlerini pekiştirmek için kullanacak az sayıda insanın elinde toplayan sömürücü siyasal kurumlarla sinerjik bir ilişki içindedir."

    "neolitik devrim'in dünyanın bu bölgesinde ortaya çıkmasını sağlayan ortadoğu'nun coğrafyası değildi. bunun nedeni osmanlı imparatorluğu'nun genişleyip güçlenmesiydi ve bugün ortadoğu'nun fakir kalmasının nedeni de bu imparatorluğun kurumsal mirasıdır."

    "matbaa makinesine gösterilen bu muhalefet okuryazarlık, eğitim ve ekonomik başarı için aşikar sonuçlar doğurdu. 1800'de ingiltere'de yetişkin erkeklerin yüzde 60'ı ve kadınların yüzde 40'ı okuryazarken osmanlı imparatorluğu'ndaki yurttaşların muhtemelen yalnızca 2 ya da 3'ü okuryazardı. hollanda ve almanya'daki okuryazarlık oranları daha da yüksekti. osmanlı toprakları bu dönemdeki eğitimsel düzeyinin son derece düşük olması yüzünden, tıpkı nüfusunun yalnızca yaklaşık yüzde 20'si okuma yazma bilen portekiz gibi, avrupa ülkelerinin çok gerisinde kaldı."

    "fransız devrimi beraberinde şiddet, ıstırap, istikrarsızlık ve savaş getirdi. buna rağmen, fransızlar devrim sayesinde doğu avrupa'nın mutlakıyetçi rejimlerinde olduğu gibi (örneğin avusturya-macaristan ve rusya), ekonomik büyümeyi ve zenginliği engelleyen sömürücü kurumlara saplanıp kalmadılar."

    "birleşik devletler'deki eğitim sistemi, gates ve onun gibilere yeteneklerini tanımlayacak özgün beceriler kazanma olanağı tanıdı. birleşik devletler'deki ekonomik kurumlar, bu adamların aşılmaz engellerle karşılaşmadan kolayca şirket kurmalarına olanak tanıdı. bu kurumlar aynı zamanda projelerinin finansmanını mümkün kıldı. birleşik devletler emek piyasaları kalifiye çalışanlar bulmalarını sağladı ve nispeten rekabetçi piyasa koşulları şirketlerini büyütme ve ürünlerini pazarlama fırsatı sundu. bu girişimciler rüya projelerinin hayata geçirilebileceğine başından beri inandılar. kurumlara ve bu kurumların meydana getirdiği hukukun üstünlüğüne güvenleri tamdı ve mülkiyet haklarının emniyetinden endişe etmiyorlardı. son olarak, siyasal kurumlar istikrar ve sürekliliği güvence altına aldılar. her şeyden önce, bir diktatörün iktidara gelip oyunun kurallarını değiştirmeyeceğinden, varlıklarına el koymayacağından, onları hapse atmayacağından ya da yaşamlarını ve geçimlerini tehdit etmeyeceğinden emindiler. ayrıca toplumdaki hiçbir özel menfaatin hükümeti ekonomik bakımdan felakete sürüklemeyeceğinden de emindiler; siyasal güç hem sınırlandırılmış hem de yeterince geniş bir biçimde dağıtılmış olduğundan refahı teşvik eden bir dizi ekonomik kurum oluşabilmişti."
    ...
    ..
    .
51 entry daha
hesabın var mı? giriş yap