• semih özakça'nın 28 eylül tarihinde verdiği savunmadan bir cümle, okuyanı insanlığından utandıran, bu rejime kahrettiren ve elinden bir şey gelmemenin çaresizliğinden kıvrandıran bir savunma, tarih sizleri de yazacak, bizleri de...
    benim gibi görmemişler için buraya bırakıyorum,

    "burada savunma hakkımıza yeni bir saldırı vardır. daha önceden tutuklanan avukatlarımız var. ilk duruşmamıza iki gün kala avukatlarımız gözaltına alındı. burada bizim savunmamız engellenmiştir. bunun yanında 14 eylül’de duruşmaya keyfi olarak getirilmedik.

    biz açlık grevindeyiz. 14 gün daha açlık grevinde tecrit hücrelerinde işkence çektik. şimdi burada bizim savunmamız engellendi. üç avukat dayatmasını kabul etmiyorum. burada olmayan nuriye gülmen zorla numune hastanesine götürülmüştür. neden? çünkü savunması engellenmek istenmişti.

    ezilen, sömürülen işçiler adına… hukuk diyerek yutturulmaya çalışılarak bu davayla hukukun katledilmesini bizzat gözlerimle gördüm. önce yerde inim inim inledi sonra sessizce can verdi. şimdi ise bir cinayete ancak bu kadar yakından tanıklık ediyorum.

    adliyede kararı beklerken işlendi cinayet. polis amiri, savcının odasına girerek kendilerine çay söyledi ve bir saat konuştular. cinayet böyle işlendi.

    bu ülkenin halkına daha hakim karşısına çıkmadan birileri tarafından tutuklanma kararı veriliyor. bunun adına emir büyük yerden deniyor. sırtında afili yargıç cübbeleriyle millet adına karar vereceksiniz. sahi çoktan kırmadınız mı kalemimizi? cübbelerinizle oyuna dahil edilen sizler, elinizdeki iddianame senaryo. kimin için bu oyun? egemenleri memnun etmek olacak yine. mahkemelerden adalet çıkmayacağının kanıtı şu ana kadar yaşadığımız hukuksuzluk, keyfiliktir.

    ‘akp ekmeğimle beni terbiye etmek istedi’

    kimse bu adaletsizlik karşısında aman dilemeyi beklemesin. ben yine düşündüğümü söyleyeceğim. hükümsüz olan bu siyasi davaya karşı bir savunma olmayacak benim savunmam.

    emeğimle onurumla ekmeğimi kazanan bir öğretmendim. akp ekmeğimle beni terbiye etmek istedi. tarih, ekmek kavgasının tarihidir. sömürü var olduğu sürece direniş de sürecek. savunma yapması gereken, ufak bir açıklama bile yapmadan koltuklarında oturan akp iktidarıdır. onuruyla ekmeğini kazanan bir sınıf öğretmeniyken önce işimden atıldım. bu kabullenebilir bir durum değildi.

    ben işinden atılmış bir sınıf öğretmeniyim, köleliğe karşı mücadele eden spartaküs’üm, firavuna karşı musa’yım, ‘dönen dönsün ben dönmezem yolumdan’ diyen pir sultan abdal’ım, ‘yarin yanağındma gayri herşey ortaktır’ diyen şeyh bedrettin’im, israil zulmüne karşı dövüşen filistinli’yim, dünyanın her köşesinde haksızlığa uğrayan ve mücadele eden kim varsa oyum.

    ‘sağa sola fetö’cü diye saldıranlar önce kendilerine baksın’

    sağa sola fetö’cü deyip saldıran iktidar temsilcileri, önce kendilerine baksınlar. şimdi oturduğunuz o koltuklarda daha önce kendi siyasal düşüncelerine göre kararlar veren, şu an tutuklu olan hakimler vardı. biz halkın aydınları olarak kamu emekçilerine yönelik bunun gibi komplo davalarına çok rastladık. devlet kurumlarında uygulanan tek bir kural vardır o da talimatsız hareket etme yanarsın kuralıdır.”

    mahkeme başkanı savunmaya müdahale ederek, iddianamedeki suçlamalara yönelik savunma yapmasını isteyince özakça, “ben buraya gelebilmek için çok sabrettim, siz de biraz sabredin” diye yanıt verdi.

    ‘akp gibi düşünmüyorsanız terörle iltikatlısınız’

    tutuklu eğitimci sözlerini şöyle sürdürdü:

    “akp iktidarı, çocuklarımızın geleceğini, onların demokratik bilimsel eğitim hakkını çalmaktadır. eğitim alanında özelleştirmeyle güvencesizleştirmenin önü açılıyor. ayrıca performans değerlendirme sisteminin önü açılmaya çalışılıyor. muhalif sendikaların eylemleri ‘suç’ konusu edilerek kamu emekçileri soruşturma ve ihraç tehditleriyle karşı karşıya kalıyor. akp gibi düşünüp yaşamıyorsanız terörle iltisaklısınız. akp’liyseniz bile iktidara yakın sendikanın seçtiği okul müdürüyle aranız iyi değilse terörle iltisaklısınız. öğretmenlik bana ne lüks bir yaşam ne de gözümün arkada kalmayacağı bir yaşam vaadediyordu. yaşamımızı sürdürmek zorunda olduğumuz yerde her gün tank top sesleri duyuyorduk.

    ‘halkın aydını hem halktan öğrenen hem halka öğretendir’

    halkın aydını, çelişkileri görüp kavrayan, toplumsal mücadele içinde eyleme geçen, en güzel türkünün koro ile söylenen olduğunu bilen, tek başına kalsa da mücadele eden, hiçbir şeyin kendi kendine olmayacağını bilen, çelişkileri görüp eyleme geçen ve hem halktan öğrenen hem halka öğreten aydındır. bu direniş iki kişinin direnişi diye düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. bu direniş ezilen halkların direnişidir. ben de halkın aydını olan bir öğretmen olarak bu direnişin bedelleri olacağını biliyordum. kimsenin sokağa çıkmadığı, basın açıklamalarının yasaklandığı bir dönemde halkımın sözünü söylemeyi bir zorunluluk olarak görüyorum. kamu emekçilerinin mahkum edilmeye çalışıldığı hayata karşı açlığımızla direniyoruz. mesele açlık grevinin etkili bir eylem olmasının düşünülmesi, halk tarafından sahiplenilip büyüyeceğinden duyulan korku idi. aç kalmayı biz tercih etmedik, bunun sebebi iktidarın bizi açlığa mahkum etmek istemesidir.

    ‘iş. bu kadar!’

    “iktidar işimizi bize geri verseydi aç kalmazdık. direnişi başlatan da bastırmaya çalışan da iktidardır. ‘ihraç edilenler ağaç kökü yesin’ diyen bakana sesleniyorum, onu da yemiyoruz. ömrümüzden yiyoruz. işimizi geri alıncaya kadar açlık grevi eylemine devam edeceğim. biz devrim olsun, akp gitsin diye açlık grevi yapmıyoruz. işimizi geri istiyoruz bunun için açlık grevi yapıyoruz. iş. bu kadar!

    tutuklandık çünkü açlık grevimiz haklılığıyla halk nezdinde karşılık buldu. tutuklandık çünkü bu tutuklama korku ve gözdağını büyütecekti. tutuklandık çünkü akp’nin yeni ülke politikasının önünde engeliz! gezi ve tekel direnişinin tekrarı bize değil, iktidarın zulmüne bağlıdır. zulüm artarsa direniş olacaktır.

    ‘ilk defa buraya gelirken güneş ışığı gördüm’

    biz hasta değil eylemciyiz. ben hastaneye kaldırıldığımdan bu yana ilk defa buraya gelirken güneş ışığı gördüm. biz zorla müdahale tehditleriyle baş başbaşayız orada, kimsenin müdahalesini istemiyoruz! pazartesi gecesi zebaniler geldi, gece gelenlere başka ne denir?

    ‘verin kararınızı perde kapansın’

    nuriye’yi numuneye götürürken içeriden sloganlar çığlık sesleri geliyordu, yani bilinci açık. nuriye’yi iki gün önce numuneye, duruşmaya getirmemek için kaldırdılar. zorla müdahale insanlık suçudur.

    (içişleri bakanı) süleyman soylu bizimle ilgili çok şey söyledi, inandıramadı insanları. bakanlık eliyle kitapçık yayınladı. soylu bizi hedef gösterdi zaten, terörist ilan etti. peki bu mahkeme niye kuruldu? asıl suç olan budur. zorla müdahale için götüreceklerini düşünüp annemle vedalaştım. bu uygulamanın sonuçları belli. fotoğraf dahi çektirmemize izin vermediler. amaçları bizi unutturup zorla müdahale edip, bizi yaşayan ölü haline getirmekti. son olarak şunu söylemek istiyorum: verin kararınızı perde kapansın.”

    http://www.diken.com.tr/…kararinizi-perde-kapansin/
hesabın var mı? giriş yap