• nazim hikmet ran'in kore'ye asker gondermemize tepki olarak yazdigi siirdir. abd'nin bilimum emelleri icin turk askerini tekrar tahsis etmemizin gundemde oldugu su gunlerde tekrar aklimiza gelir bu siir; 50 yilda, genc bir turk insaninin yasaminin bedelinin amerikan dolari kurunun degeri karsiligi disinda, hicbirseyin degismedigi hatirlanir.

    23 sentlik askere dair

    mister dallas,
    sizden saklamak olmaz,
    hayat pahalı biraz bizim memlekette.
    mesela iki yüz gram et alabilirsiniz,
    koyun eti,
    ankara'da 23 sente,
    yahut bir kilodan biraz fazla mercimek,
    elli santim kefen bezi yahut,
    yahut da bir aylığına
    yirmi yaşlarında bir tane insan
    erkek,
    ağzı burnu, eli ayağı yerinde,
    üniforması, otomatiği üzerinde,
    yani öldürmeye, öldürülmeye hazır;
    belki tavşan gibi korkak,
    belki toprak gibi akıllı,
    belki gençlik gibi cesur,
    belki su gibi kurnaz,
    (her kaba uymak meselesi)
    belki ömründe ilk defa denizi görecek,
    belki ava meraklı, belki sevdalıdır.
    yahut da aynı hesapla mister dallas,
    (tanesi 23 sentten yani)
    satarlar size bu askerlerin otuzbeşini birden
    istanbul'da bir tek odanın aylık kirasına,
    seksen beş onda altısını yahut,
    bir çift ıskarpin parasına.
    yalnız bir mesele var mister dallas,
    herhalde bunu sizden gizlediler.
    size yirmi üç sente sattıkları asker,
    mevcuttu üniformanızı giymeden önce de,
    mevcuttu otomatiksiz filan,
    mevcuttu sadece insan olarak,
    mevcuttu,
    tuhafınıza gidicek,
    mevcuttu
    hem de çoktan mı çoktan
    daha sizin devletin adı bile konmadan.
    mevcuttu, işiyle gücüyle uğraşıyordu,
    mesela mister dallas,
    yeller eserken yerinde sizin new york'un,
    kurşun kubbeler kurdu o,
    gökkubbe gibi yüksek,
    haşmetli, derin.
    elinde bursa bahçeleri gibi nakışlandı ipek.
    halı dokur gibi yonttu mermeri
    ve nehirlerin bir kıyısından öbür kıyısına
    ebem kuşağı gibi attı kırk gözlü köprüleri.
    dahası var dallas,
    sizin dilde anlamı pek de belli değilken henüz
    zulüm gibi,
    hürriyet gibi,
    kardeşlik gibi sözlerin,
    dövüştü zulme karşı o,
    ve istiklal ve hürriyet uğruna
    ve milletleri kardeş sofrasına davet ederek
    ve yarin yanağından gayri her yerde,
    her şeyde,
    hep beraber
    diyebilmek için,
    yürüdü peşince bedrettin'in…
    o, tornacı hasan, köylü memet, öğretmen ali'dir,
    kaya gibi yumruğunun son ustalığı,
    922 yılı 9 eylülü'dür.
    dedim ya, mister dallas,
    herhalde bütün bunları sizden gizlediler.
    ucuzdur vardır illeti.
    hani şaşmayın,
    yarın çok pahalıya mal olursa size
    bu 23 sentlik asker,
    yani benim fakir, cesur, çalışkan milletim,
    her millet gibi büyük türk milleti.

    nazım hikmet ran
    16.7.1953
  • "kuzey atlantik paktı'na en ucuz askeri türkiye'den temin ediyoruz" diye beyanat veren amerikan dışişleri bakanı dallas'a cevaben, memleketinden uzaktayken* yazılmıştır.
  • nazim hikmet ran'in asker gondermemize degil, amerikali bir yekilinin sozleri kar$isinda yazdigi $iirdir. kore sava$i günlerinde amerikali bir yetkili (mr. dallas) türk askerinin çok ucuz oldugunu, günde 23 cente maloldugunu söylemi$. o günlerde, ba$ta iktidar olmak üzere kimse pek sesini çikartmami$. nazim ise dayanamami$ ve bu $iiri yazmi$..
  • nazım hikmet'in, hayali-amerikalı muhatabını ezmek için osmanlı'nın idam ettiği şeyh bedrettin kadar ve ondan önce "gökkubbe gibi yüksek, haşmetli, derin kurşun kubbelerden", osmanlı ve selçuklu medeniyetinden bahsetmesi onun, milliyetçi-muhafazakar çevrelerimizce hain, yabancı asıllı gibi laflarla (star'ın kemal dervis'e yaptığı gibi) kötülenmesindeki vicdansızlığı gösteriyor. anlaşılan bir şey daha var ki, nazım hikmet'in kendi ülkesinin tarihine sakin-kompleksiz yaklaşımı şimdi onu sevenlerce (ki imgelemleri deniz gezmiş-che guevera-köy enstitüleri-atatürk'ün mavi gözleri gibi elemanların rastgele bileşimler oluşturmasıyla çalışır) pek sahiplenilmiyor.
  • nazım hikmet ranın abd'li yetkiliye "i agree, but..." şeklinde bile cevap şansı vermediği, cahil şahsın sözlerine çok şık ve yerinde bir ayar verdiği şiiri.

    (bkz: 50li yıllar)
    (bkz: nazım ne güzel söylemiş)
  • "how do you propose to get it? do you want to get it through the cooperation of turkey where the men in the ranks get 23 cents a month the first year and 32 cents the second year, or do you want to get an american division and equip it and send it over to turkey which would cost you 10 times as much?"
    —john foster dulles, u.s. secretary of state, 1955
  • sizin dilde anlamı pek de belli değilken henüz
    zulüm gibi,
    hürriyet gibi,
    kardeşlik gibi sözlerin,
    dövüştü zulme karşı o,
    ve istiklal ve hürriyet uğruna
    ve milletleri kardeş sofrasına davet ederek
    ve yarin yanağından gayri her yerde,
    her şeyde,
    hep beraber
    diyebilmek için,
    yürüdü peşince bedrettin'in…

    (bkz: amerikan diplomatların sözlüğü okumaları)

    (bkz: demokrasi)

    (bkz: hürriyet)

    (bkz: insan hakları)
  • biz bir şeyleri değiştirmediğimiz sürece tarihin tekerrürden ibaret olacağını hatırlatan şiir...
    (amerikanın afganistan ve ıraktaki parası neyse veririz tutumu 50 yıl öncekinden zerre kadar farklı değil...)
  • nâzım, şiire düştüğü notta, bu şiiri gazetede okuduğu bir haber üzerine yazdığını söyler. haberde verilen bilgiye göre, amerika’nın dışişleri bakanı mister dalles, atlantik paktı’na en ucuz askeri türkiye’nin sağladığını söylemiştir. dalles’ın hesabına göre bir türk askeri “23 sent”e mal olmaktadır...

    mister dalles, türk askerine “23 sentlik” değer biçmiştir ama, bu “23 sent”in türkiye’de neye karşılık geldiğini bilmemektedir. türkiye’de “23 sent” demek, “iki yüz gram koyun eti” demektir. ya da “iki kilo kuru soğan”, “bir kilodan fazla mercimek” veya “elli santim kefen bezi” ya da bunların hepsinden daha ucuz olmak üzere, “bir aylığına yirmi yaşlarında bir insan, bir erkek” demektir, “23 sent”, türkiye’de...

    fakat, dalles’ın “23 sent” değer biçtiği asker, her şeyden önce bir insandır, hem de her insan gibi normal bir insandır. “belki tavşan gibi korkak, belki toprak gibi akıllı, belki gençlik gibi cesur, belki su gibi kurnaz”dır; ancak nihayetinde, “belki ömründe ilk defa denizi görecek, belki ava meraklı, belki sevdalı” olan bu insan, “ağzı burnu, eli ayağı yerinde, üniforması, otomatiği üzerinde”, abd için/emperyalizm için ölmeye ve öldürülmeye de hazırdır. en azından mister dalles, “23 sent”e kiralayacağını düşündüğü askeri, emperyalizmin çıkarları için ölmeye ve öldürmeye hazır görüyordur...

    kuşkusuz değil “23 sent”, belki milyonlarca dolar değer biçilse bile, yine de insan hayatı için önemsiz kalır. işte bu önemsizliği vurgulamak için şair, emperyalizme satılacak 35 askere -adam başı “23 sent”ten- ödenecek paranın “istanbul’da bir tek odanın aylık kirası” ya da “bir çift iskarpin parasının seksen beş onda altısı”na denk geldiğini söyler. diğer bir deyişle, abd dışişleri bakanı dalles’ın nazarında, türk askerinin değeri, bir evin aylık kirasından, hatta bir ayakkabı parasından bile daha ucuzdur...

    yalnız, mister dalles’ın bilmediği, belki de türk askerini “23 sent”e satmak isteyenlerin ona söylemediği bir şey vardır. türk askeri, daha türkiye abd’yle iş birliği yapmaya başlamadan önce de vardı. insan olarak vardı. abd’nin üniforması, silahı olmadan önce, hatta daha abd tarihte yokken asker kimliğinden önce insan kimliğiyle vardı. dili vardı o insanın, kültürü vardı. o insan, daha new-york diye bir şehir yokken dünyada, “gökkubbe gibi yüksek, haşmetli ve derin kurşun kubbeler kurdu. ipeği bursa bahçeleri gibi nakışladı. mermeri halı dokur gibi yonttu. ve kırk gözlü köprüleri nehirlerin bir kıyısından öbür kıyısına ebemkuşağı gibi attı”. nâzım, tüm bunları mister dalles’a hatırlatır ve ekler: türk milleti, daha emperyalizmin dilinde “zulüm, hürriyet ve kardeşlik” gibi sözlerin anlamı pek belli değilken, “zulme karşı, istiklâl ve hürriyet uğruna, milletleri kardeş sofrasına davet ederek dövüşmüş” ve “yârin yanağından gayrı her yerde, her şeyde, hep beraber diyebilmek için bedreddin’in peşince yürümüş”tür...

    nâzım, şiirin bu bölümünde hem geçmişinden, kültüründen ve insanlık mirasına katkılarından bahsederek türk milletinin “23 sent” fiyat biçilecek kadar değersiz olmadığını vurgular, hem de “ve yârin yanağından gayrı her yerde,/her şeyde,/hep beraber/diyebilmek için yürüdü peşince bedreddin’in” mısrasıyla yine kendi eseri olan simavne kadısı oğlu şeyh bedreddin destanı’na göndermede bulunur. şairin kendi eserine göndermede bulunuşu, kuşkusuz emperyalizm karşısında sosyalist/komünist öğretiyi yükseltme düşüncesiyle ilgilidir. zira destandaki anlatıma göre, bedreddin ve “yoldaşlar”ı, kendilerini ezen ve sömüren osmanlı devleti’ne karşı kardeşliği, eşitliği ve dayanışmayı savunan bir bilinçle mücadele etmişlerdir. nâzım hikmet’e göre bu mücadele, 20. yüzyıldaki sosyalist/komünist mücadelenin bir benzeri, belki de bir yerde temelidir...

    söz konusu emperyalizme/sömürüye karşı kardeşlik, eşitlik ve dayanışma duygusuyla mücadele etme vurgusu, şiirin son bölümünde de sürer. “tornacı hasan, köylü memet ve öğretmen ali”, yani işçisiyle, köylüsüyle ve aydınıyla türk milleti, son büyük zaferini, 9 eylül 1922’de, emperyalizme karşı hep beraber savaşarak kazanmıştır. gerektiğinde yine aynı birlik ve beraberlikle, yine aynı dayanışmayla emperyalizmin karşısına dikilecek ve onunla mücadele edecektir. şaire göre türk milletinin bu onurlu geçmişi, büyük ihtimalle mister dalles’tan gizlenmiştir. zira bu onurlu geçmişi/köklü maziyi bilen birinin türk milletinin askerlerine “23 sentlik” değer biçmesi olmayacak şeydir. fakat, şair, mister dalles’ı, daha sonra şaşırmaması için yine de uyarır; türk milleti fakir, ama cesur ve çalışkan bir millettir. her büyük millet gibi, o da, kendisine biçilen değeri, o değeri biçenlere pahalıya mal etmesini bilir...
  • türkiye'de eskiden hayatın dolarla çok ucuz olduğunu çıkardığım şiir. etin kilosu, mercimeğin 5 kilosu 1 dolara geliyor, hey yavrum hey.
hesabın var mı? giriş yap