*

  • umberto eco'nun 2004'teki 'güzelliğin tarihi'nden sonra, 2007'de kaleme aldığı ve batı uygarlığında sanat yapıtı üzerinden çirkinlik kavramının uğradığı dönüşümleri incelediği kitap.

    eco, kitabın daha girişinde filozof ve ressamların güzelliğe yeni bir tanım getirdiklerinden ancak çirkinlik için aynı durumun söz konusu olmadığından bahsediyor ve çirkinin, güzelin tersi olarak tanımlandığını söylüyor.

    okura, felsefe ve edebiyat tarihinin bilinen metinlerinden yaptığı alıntılarla bezediği ve kronolojik-tematik bir yöntemle sürdürdüğü anlatısında geniş bir görsel zenginlik de sunan eco, 'güzelliğin tarihi'nin devamı niteliğindeki 'çirkinliğin tarihi'nde yüzyıllara yayılmış birçok örneği sunuyor. eco, öznel değerler, zevkler, haz alınan objeler gibi, çirkinliği algılayışımızın da öğretilmiş değerler üzerine kurulu olduğunu gösteriyor. çirkinliğin farklı zamanlarda insanların konumuna ve formasyonuna göre algılanışını gözler önüne seren eco, kuramsal metinlerin eksikliği nedeniyle evrenini batı uygarlığı ile sınırlı tutuyor.

    eco, 'güzelliğin hakimiyetinde bir dünya mı?' başlığı ile çirkinin tanımlanışının uzunca bir dönem güzele bağımlı oluşuna göndermede bulunuyor. çirkinin tutku, ölüm, şahadet, kıyamet, cehennem ve şeytan ile ilişkilendirilmesine değinen ve bunun sanattaki yansımalarını örnekleyen eco, çirkinin gülünç ve müstehcenlikle bağlantılandırılmasını da anlatıyor. tüketim toplumunun güzellikle bütünleştirdiği kadının, ortaçağ'dan barok çağ'a geçişte iç kötülükleri ve baştan çıkarma güçlerini yansıttığına inanıldığını aktaran eco, kadın çirkinliğini resmeden sanat yapıtlarını da sıralıyor. sinema ve müzikte de çirkinin izini süren eco, günümüzde çirkinliği anlatırken ses uyumsuzluğunun heyecanlandırma gücüne göndermede bulunuyor.

    çirkinliğin dönemler ve kültürlere göreceli oluşunun bizleri de bu bakış açısını doğrulamaya ittiğini söyleyen eco, dönemler ve kültürler boyunca değişmemiş psikolojik tepkilere sahip olduğumuzu belirtiyor. şeytanın gittikçe kabul gördüğünü anlatan eco, heavy metalden örnekler veriyor, et'ye, yıldız savaşları'ndaki uzaylılara, frankenstein'e, king kong ve godzilla'ya değiniyor. zombilerin kırışmış, kokuşan ciltleri, siyah dişleri ve tırnakları ile bizler gibi tutkulu bireyler olduklarına dikkat çekiyor. 'çirkinliğe başvurmak, kötülüğün varlığını dışa vurmak için bir araç mıdır?' sorusunu da soran eco, satanizm gibi marjinal durumlarda kötülüğün kutlanmasını anlatıyor. dinozorlar, pokemon ve diğer şekilsiz yaratıkların insanları hayran bıraktığını örnekleyen eco, çirkin ile ilişkimizin ve ona dair algımızın günümüzde büründüğü şekli inceliyor. eco, çağdaş sanatın da çirkinliği artık 20. yüzyılın başındaki avangart hareketlerin provakatif şekliyle ele almadığını, çirkinlikle hem ilgilendiğini hem de onu kutladığını anlatıyor.

    kaynak: http://www.aksam.com.tr/…an_cirkinligin_tarihi.html
  • diliniz yetiyorsa orijinalini okuyunuz. yetmiyorsa türkçe çevirisiyle koca kitabı heba etmeyin. çeviri özellikle bazı bölümlerde rezalet çünkü. google translate'e çevirtseler işte ancak o kadar düzgün cümle kurulur. noktalama işaretleri zaten facia. okumayı zorlaştıracak kadar abartılı noktalama işareti hatası var. hayır hiç sıkıcı bir kitap da değil ki yayına hazırlayanlar sıkılıp bir kez daha okumamışlar diyeceğim. rezalet rezalet..
  • "hoffman'ın öyküsünde, ana karakter büyüdüğünde olimpia adlı, gerçekte robot olan çok güzel bir kıza âşık olur." (s: 313)
  • umberto eco'nun iki kitabı geçti elime ; güzelliğin tarihi ve çirkinliğin tarihi.güzel olanı sona saklamak gibi bir huyum var.öncelikle çevirisinin berbat olması okuyucuyu yoruyor.fakat yazar umberto eco olunca okunmaya değer bir eser.insanlık tarihi boyunca insanların mitoloji , sanat , din , edebiyat , felsefe gibi alanlarda çirkinliğe bakış açısı ele alınmış ve kaçınılmaz estetik , ahlâk , özgürlük , kötülük gibi kavramların da üzerinde durulmuş derin araştırmalar yapılmış bir eser.aslında insanın zihinsel evriminin bir portresi diyebilirim.insanlığın kendisiyle yüzleşmesi tüm çıplaklığıyla kendi geçmişini görmesi hatta dünya'yı nasıl algıladığını fark etmesi bazen bize tiksinç gelebilir fakat gerçekliği kabullenmemiz gerekiyor.umberto eco tam olarak bunu yansıtmış okuyucuya.üzerinde durduğunuz kavramlar hakkında tekrar sorgulamaya başlıyorsunuz.özellikle tarih ve felsefe okumaları yaparken o dönemin ruhunu daha net anlayarak , değerlendirme yaparken referans alarak yorum yapma yeteneği kazandırıyor.
  • bugüne kadar güzelliğin tarihsel değişimini merak ettik de, peki çirkinlik nasıldı? kitap 15 bölümden oluşup; resim,heykel,kitaplar,masallar üzerinden çirkinin çirkinliğini anlatıyor. okunmaya değer mi tartışılır zira fiyatı da çirkin*
    bu arada güzellik hep iyilik ve ahlakla ilişkiliyken; çirkinlik şeytani olan ve kötülükle,ahlaksızlıkla ilişkilendirilmiş. kadının çirkinliği ise mutsuzluk olarak resmedilmiş, yaşlılık genel itibariyle çirkinlik olarak görülmüş. cehennem tasviri o kadar fazla ki;gündüz vassafın cehenneme övgüsünde dediği ; "dante'nin ilahi komedya'sında ınferno'da ve bir dereceye kadar araf'ta, hayal gücümüz sınırsızca çalışır, hayal kurmanın sonsuz özgürlüğünü tadarız. öte yandan, dante'nin cennet'i alabildiğine sıkıcı bir yerdir. öylesine sıkıcıdır ki, okumuş olanların pek azı onu anımsar." sözünü haklı çıkarıyor.

    kendimce ilgimi çeken yerlerden alıntılar da eklemek isterim;
    “güzellik ya da çirkinliğe dair yorumlar sadece estetik kavramı yüzünden değil, aynı zamanda sosyo-politik kriterlerden de kaynaklanır.
    marx’ın 1844 elyazmalarıekonomi politik ve felsefe adlı eserinde paraya sahip olmanın çirkinliği nasıl telafi edeceğine dikkat çektiği bir bölüm vardır;”para herhangi bir şeyi alabilme, tüm nesneleri edinebilme özelliğine sahip olduğu için, bu yüzden sahip olma kavramına değen ilk egemen nesnedir... gücümün sınırı sahip olduğum paranın gücü kadardır... ne olduğum ve ne yaptığım bu yüzden en ufak bir şekilde kişiliğimle saptanmaz. çirkinim ama kendime kadınların en güzelini satın alabilirim.bu sebeple çirkin değilim, çünkü çirkinliğin etkisi,hayal kırıklığına uğratan gücü para ile iptal edilmiştir.bir birey olarak topalım ama para bana yirmi dört ayak verir: bu yüzden de topal değilim... param tüm engelliğimi tersine çevirebilir mi?”
    —-
    “sokakta neredeyse hiç dişi kalmamış bir adam gördüğümüzü düşünelim;bizi rahatsız eden şey dudaklarının ya da bir iki tane kalmış dişinin şekli değildir.aslında hayatta kalanlara ağızda olması gereken diğer dişlerin eşlik edilmiyor olmasıdır.duygusal olarak çirkinliği bizi ilgilendirmeyen bu adamı hemüz tanımayız-bu bütünün noksanlığı ya da tutarsızlığıyla karşı karşıya kalarak-ama serinkanlı bir şekilde bu yüzün çirkin olduğunu söylemekten kendimizi alamayız.”
    —-
    çirkinlik aynı zamanda sosyal bir olgudur.”üst sınıf “lara mensup kişiler her zaman “aşağı” sınıfların beğenilerinin kötü ya da gülünç olduğunu düşünmüşlerdir.böyle bir ayrımda ekonomik etmenlerin önemli rolü olduğu söylenebilir, çünkü zarafet her zaman pahalı kumaşlar, renkler ve mücevherlerle bağdaştırılmıştır.ama bu ayrıma yol açan, ekonomik etmenlerden ziyade kültürel etmenlerdir.zenginlikleriyle gösteriş yapmak için baskın estetik duyarlılık tarafından “iyi beğeni”ye konulan sınırı aşan sonradan görmelerin kabalığından söz etmekse alışılagelmiş bir gelenektir.
  • güzelliğin tarihi'nin devamı niteliğinde. ne de olsa güzellik ve çirkinlik birbirini imleyen kavramlar. birinin doğasını anlamak için diğerini tanımlamak gerek. eco da antik yunan’dan günümüze çirkinliğin nasıl görüldüğünü resimler, filozofların görüşleri ve edebiyattan örnekler ile inceleyen kapsamlı bir tarih kitabı yazmış.
hesabın var mı? giriş yap