• 1983'te çıkarılan ve 1991 yılına kadar yürürlükte kalan yasa. bu yasa ile "türk devleti tarafından tanınmış bulunan devletlerin birinci resmi dilleri dışındaki herhangi bir dille düşüncelerin açıklanması, yayılması ve yayınlanması" yasaklanmıştı. "birinci resmi dilleri dışındaki" şeklindeki garip ibarenin nedeni, ırak'ın ikinci resmi dilinin kürtçe olmasıydı.
  • yasanın çıkarıldığı sırada da şimdiki gibi, türkiye'de onlarca değişik dilde yayın yapılmakta hatta devlet eliyle öğretilmekte olduğundan; bu dilleri değil de sadece kürtçeyi ifade edecek ama kürtçe sözünü içermeyecek dahiyane bir tanım içermektedir. o zamanlar varlığı reddedilen bir kavmin, varlığı reddedilen zaten var olmayan dilini yasaklamak böyle teknik problemler çıkarmıştır. bu arada sanırım tatarca, başkırtça gibi diller de (o zamanki sscb'de 1. resmi dil rusça olduğundan) tanım gereği ve kazara yasaklanmış olabilir. yasak 1991'de turgut özal'ın çabalarıyla, çıkarılan terörle mücadele yasasının içindeki bir madde aracılığıyla yürürlükten kaldırılmıştır.

    1983-1991 arasında bildiği tek dilin kürtçe olduğunu söyleyen onlarca kişi kendilerini bu kanuna göre yargılayan mahkemeleri güç durumda bırakmıştır veya hiç de bırakmamıştır.

    (bkz: hukuk devleti)
  • 12 eylül 1980 rejiminin kürtçe'ye karşı geliştirdiği yasal çerçeve kapsamında; 1982 anayasası'nın "düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti" başlığı altındaki 26. maddesi ile birlikte ele alınması gereken yasa.

    anayasanın orijinal metninde, sözkonusu 26. maddenin 3. fıkrası şöyle:
    "düşüncelerin açıklanması ve yayılmasında kanunla yasaklanmış olan herhangi bir dil kullanılamaz. bu yasağa aykırı yazılı veya basılı kağıtlar, plaklar, ses ve görüntü bantları ile diğer anlatım araç ve gereçleri usulüne göre verilmiş hakim kararı üzerine veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde kanunla yetkili kılınan merciin emriyle toplattırılır. toplatma kararını veren merci bu kararını, yirmidört saat içinde yetkili hakime bildirir. hakim bu uygulamayı üç gün içinde karara bağlar."

    yani önce anayasadaki bu fıkra, kanunla yasaklanmış bir dille düşüncelerin açıklanamayacağını ve yayılamayacağını hükme bağlamış. peşinden, resmi gazete'de 22 ekim 1983'te yayımlanarak yürürlüğe giren 2932 sayılı yasa da, düşünceyi yaymak için kürtçe'nin kullanılmasını yasaklamış ve bir anlamda anayasadaki bu fıkrayı somutlaştırmış.

    bir süre sonra, 12 nisan 1991'de, 2932 sayılı yasa yürürlükten kaldırılmış. bundan 10 yıl sonra, 3 ekim 2001'de yapılan anayasa değişikliğiyle, anayasadaki ilgili fıkra da ilga edilmiş, yani anayasanın 26. maddesinden 3. fıkra çıkarılmış. ancak bundan sonra kürtçe'nin kullanılması önündeki yasal engeller kalkmış gözüküyor.
  • sözkonusu yasayı yürürlükten kaldıran kanunun 3713 sayılı terörle mücadele kanunu olması da ironinin en güzel örneklerinden biri olsa gerek.
hesabın var mı? giriş yap