• gemlikte buluşup gösteri yapma amaçlı ayaklanan bölücü terör örgütü taraflarının ortalığın velveleye vermesi olayıdır. tv de gördüğümüz kadarıyla ortalık birbirine girmiş, ana cadde harp meydanına dönmüş, yoldan geçen araçların azına edilmiştir. ayrıca bu sayede eskişehir-bursa arası yol kapatılmıştır. 5 eylülün uludağ üniverisitesi mühendislik-mimarlık fakültesi kayıt günü olduğu göz önünde bulundurulursa eskişehirden bursaya kayda gitme düşüncesi içinde olan bir genç için tam anlamıyla ulvi bir mesajdır bu olay... arkadaşlar durup birdaha düşünelim. bakın bu bir açık seçik mesaj... hala dönüşümüz olabilir. yapmayalım gözünüzü seveyim...
    bu yöntem yemezse * sabaha dek bursanın kara parçası halinde yarım adamızdan kopup kayıplara karışması bekleniyor...
  • istanbuldan eskisehire dogru yol almakta olan bir otobusun yolcularinin bozuyukte hic alisik olmadik bir trafige yakalanmasiyla burun buruna gelinen olaydir. ilerlemeyen trafigin nedeni trafigi kontrol etmekle gorevli memurlara soruldugunda cevap alinamaz. kaldirimlar kalabaliktir. henuz ortada aksam haberlerde verilen atese verilmis arac goruntuleri yoktur. otobus bir tali yola dalar ve trafigi asip ilcenin disindaki benzinligin arkasindan ana yola cikmaya calisir. benzinligin onunde akli basinda gorunuslu farkli yaslarda 7-8 kisi ellerinde tuglalarla beklemektedir ve otobusu yola cikmamasi icin uyarirlar. birden tum camlari kirilmis, mavi perdeleri disari firlamis ve icinde hic yolcu gorulmeyen bir otobus bozuyuk tarafindan gelir ve benzinligin onundeki eli yuzu duzgun gencler ve orta yaslilar ellerindeki tugla ve o buyuklukteki taslari otobusun icine, lastiklerine ve dogrudan soforun onundeki cama dogru yagdirirlar. icerden cigliklar duyulur, otobus saga sola kayar, yavaslar, ama durmaz yola devam eder. bir uc yuz metre otede bu sefer ciddi bir kalabalik vardir ve otobus kalabaligin arasinda sıkisir. arkasindan bir otobus daha gorunur, 2-3 camı kiriktir ve icinde korkuyla ayaga firlamis yolcular vardir, onlara da ayni taslardan firlatilir, butun camlar asagi indirilir, cogu kadinlardan olusan yolcular kendilerini yere atar... arkasindan bir cami kirik bir minibus hizla gecer ve uc arac da ilerdeki kalabaligin yolu kesmesi sonucu durdurulur. kenarda bekleyen otobusun soforu gec kalma ve can korkusuyla kalabaligi yarip yola cikmak ister. kalabaliga yaklastiginda onbes onalti yaslarinda bir genc elinde bir tasla otobuse dogru hizla kosar, ondeki yolcular panikler, genc tasi otobusun ustune atar, otobusun tavani biraz ezilir ve "geri donun yaklasmayin" diye uyarip (!) kalabaliga geri doner. otobusun soforu geri doner, baska bir ara yoldan eskisehire ulasir, yolcularin cani burnundadir... uzun suredir devam ettigi apacik belli olan olaylara, o iki saat boyunca hic bir yetkili mercinin mudahalesi olmamistir...

    teroristin cezasini halka verdirmek teroru ve karışıklığı arttirir mi azaltir mi diye sordurtan olay...

    edit: gemlige gidiş yolunda ayni grubun bozüyük halkını galeyana getirecek kadar çok tahrik ettigi ve dönüşte ektiklerini biçtikleri söyleniyor... gene de ah devlet, ille de devlet...
  • gece 1 arabasıyla eskişehirden istanbula çıkan otobüsün her zaman gittiği yolun aksine eğri büğrü, bol virajlı, dar eski söğüt yolundan gitmesiyle yol çalışması olduğunu sandığım yorgun olduğumdan pekte takmadığım birşey sormadığım, akşam haberlerinde olayı öğrenince şaşkınlık içinde izlediğim, eski yolu kullanmanın amacını anladığım her yerde olmaya başlayan bu karışıklığın hiçte iyiye işaret olmadığını düşündüğüm vahim olay.
  • bir hukuk devletinde (hani var ya, arada bir manken resimlerinin arasinda cikiyor gazetelerde, guguk degil, hukuk) islendigi iddia edilen suclarin cezasini verecek olan devletin bizzat kendisidir. buna gidip de sokaktan gecenler el koydugu zaman, bunun adi hukuk devleti degil, linc devletidir; afganistan'da falan hala normal karsilansa da, avrupa birligi'ne tam üylelik basvurusunda bulunan bir ülkeye bu ne de güzel yakismaktadir.

    hukugun kendi icerisinde belli kurallari vardir, bunlari ve bunlarin tasidigi mantigi ögrenebilmek, haylice zaman almakta bir tarafinizi kadayifa cevirebilmektedir. gene, bu kurallari uygulamakla yükümlü devletin gerektiginde son care olarak dahi basvurabilecegi yarim milyona yakin eli silah tutan insani vardir. devlet isterse suc isledigi iddia edilen bu insanlari bir güzel toparlar, yetkili mahkemelerine teslim eder ve cezalarini verir, ama ne tuhaftir ki bu yapilmamis, bu insanlar dünyaca ünlü, yurtdisinda gögsümüzü gere gere anlatabilecegimiz "bozüyük adaleti"ne temsil edilmistir. bu tuhafligin kimsenin dikkatini cekmemesi ayri bir garabet, bir otobüs dolusu insanin linc edilmesine destek cikilmasi ayri bir ucubedir.

    simdi tüm bunlardan sonra, "ulen bunlar terörik orospu cocugu, ben istedigimi yaparim, istedigimi yazarim" diyen kisi bunlari burada alenen yazmak suretiyle tck'nin 214, 215, 216 ii ve 217. maddelerine muhalefet ederek acikca suc islemektedir. bu fiili bizzat yerinde eda edip de "terörist" taslayan kisiler de tck madde 214 i, 217'ye, hic olmadi madde 87'ye göre suc islemistir.
    ayni zamanda suclulugu mahkemece kanitlanmamis kisilere (ki kanitlanmis olsa da baki kalan kisilik haklarindan dolayi bir sey degismez) "orospu cocugu" diyenler de ceza kanunun 125. maddesine göre suc islemektedirler.
    bu yazilanlar, begenirsiniz ya da begenmezsiniz onu savunmak icin tasli tuglali "direnis"e gecilmis olan devletin yazili kanunlaridir. eskiden bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunurdu, artik ona da gerek kalmamis: tas, tugla olmadi iki küfür yetiyor kahraman olmaya, pek güzel...
  • (bkz: #8144447)
  • anadolunun bir köşesinde yurdun diğer bir yerinden gelmiş bir insanı parmağınızla gösterip linç edilmesine sebep olabilirsiniz artık galiba. ve diğer köşesinde de gene anadolunun öbür köşesinden gelmiş bir insana bunu yapabilirler. ülkenin iç savaş ortamına döndürüldüğü yıllarda bile oluşmamış bir nefret bugün sokaklarda kol geziyor. ülkenin başbakanının, sorunun adını telaffuz edebilmesi bir gelişme sanılırken, halk birbirine düşman edilmiş bile. sözlükte küfür eden anlayış sahipleri, sokakta lince kalkışan katil adayları oluyor bir anda. halkların kardeşliğinden bahsetmek bölücülük delili sayılıyor. bölünmeye en çok karşı olduğunu söyleyen taraf öyle bir geriyor ki ipi, kopma an meselesi. kimse attığı adımın kendini nereye götürdüğüne bakmıyor. ve galiba baksa da anlayabilecek akıl sağlığına sahip değil. yangını çıkardıktan sonra kendine zarar gelmeyeceğinden o kadar emin ki herkes. kimsenin umurunda değil yanan canlar, köyler, ormanlar, insanlığımız, kültürümüz, kardeşlik bağlarımız... tarih binlerce örneğiyle dolu yüzyıllarca süren çatışma ve halklar arası nefretin nasıl da kolayca çıkarılabidiğinin. biz lise tarih kitaplarını karıştırmaya devam edelim bakalım.
  • isin aslinda pek de dile getirilmeyen cok ilginc ve de kafa karistiran bir yani daha vardir: bu da, bahsi gecen seferileri ne yapacagimizdir. bu adamlari guzelce yargilayip ardindan da hapse tikarak bir hukuk devleti olarak yapmamiz gerekenleri yapabiliriz. peki ya sonra? saliverildiklerinde fikilerinin degismis olacagini uman var mi? ya da eylem yapmadiklari zaman bu vatani sever hale mi gelecek hepsi? (bkz: daha gider bu) sanirim bu sorularin hepsinin ve de her birinin ayri ayri birer yaniti var: hayir!
    o zaman bir cozum dusunmek zorundayiz. gercekten cozum olacak, gercekten kalici olacak bir cozum. ve bunu yine demokratik bir hukuk devleti olarak yapmak zorundayiz. bu adamlari ilelebet f tipi cezaevlerinde konaklatmak da cozum olmayacaktir zira bu adil olmayacaktir; ote yandan kurmak istedikleri devleti (veya her ne boksa) kurdurtmak da cok sevdikleri ada vapurunu salivermek de... her zaman bir adim otesi vardir cunku, nasil ki biz demokratiklesmeyi yavas yavas ogreniyorsak onlar da hakli-haksiz talep etmeyi -bizden cok daha hizli bir bicimde- ogrenmektedirler. (bkz: biz) (bkz: onlar) o halde is burada arkasina milyonlari toplayabilen, mecliste masalara vurmasini, birbirlerine nuktedan laflar etmesini pek de guzel beceren politikacilara dusmektedir. zira bu sorunun cozumsuzlugu memleketin basini agrittigi kadar kendi iktidar ve rahatlarina da fazlasiyla dokunacaktir, hem de en kisa bir vadede.
  • halkımızın daha önceleri her kafası karıştığında yaptığı gibi çözeceği olaylardır. umut ederiz ki bu sefer kökten çözer halkımız bu sorunu.
    avrupa birliği ile köprüler atılırsa polisin ve ordunun halka bırakmadan kendisinin de çok rahat çözeceği karışıklıkların da bir halkasıdır zaten. avrupa'ya şirin görünmek adına verilen tavizlerin halkın burasına (burnumu gösterdiğimi farzedin) kadar gelmesidir bu olaylar.
  • siki taşağına denk memleketten ithal edilen demokrasi ve hukuğun çözemeyeceği olaylardır. gerçek şu ki birçok gerekçe sebebiyle-ki birçoğu bizim hatamızdır- bu ülke siki taşağına denk memleketlerden biri olamamıştır cumhuriyet boyunca. hukuk evrenseldir diye düşünmeden önce neden bu kadar çok memleket, neden bu kadar çok kanun var diye düşünmek ve coğrafi, toplumsal şartların hukuğun evrenselliğine attığı madikleri gözönüne almak gereklidir. terörü hiç yaşamamış hatta bizzat terörü yaratmış ülkelerin dayatmaları sonucu alışmamış götüne don giymeye çalışırsan olacak karışıklıktır, kaostur. onlarca yıldır binlerce evladını yitiren insanlardan, terör deyince olaf palme suikastini hatırlayan isveçlilerin soğukkanlılığını beklemek sadece toplum psikolojisini "bağımayan taraftar siktirsin gitsin" den ibaret zannetmektir.
    elbette kimse insan haklarından, medeni yaşamdan vazgeçmekten ve ayrımcılıktan yana saf tutmuyor, tutanı da vardır beni ilgilendirmez. ama evinizin halısına sıçan misafire alkış tutmayacaksınız. eğer birileri benden, kapımın önünde gönülden bağlı olduğum bayrağın yakılmasını sükunetle karşılamamı bekliyorsa, 1 eylülde şans eseri metro dışında patlayan ve uyuya kaldığım için orada olmadığım, yani ucu ucuna kurtardığım, bir haftadır hayatı sorgulamama neden olan, eşimi ve 1 yaşında çocuğumu kalabalık yerlere götürme fobisi yaratan olayı, bu ülkeyi şehit mezarlığına çeviren şerefsiz bir oluşumun bir o kadar şerefsiz başını*, posterlerini, adına atılan sloganları, hilafet deyip atatürke küfür edenleri hoş karşılamamı bekliyorsa kusura bakmayın, ben evrimimi daha tamamlayamamışım.
hesabın var mı? giriş yap