• şahsımın uzun süredir muzdarip olduğu, herhangi bir şeye değil herşeye bağımlı olma durumu.
  • "bağımlılğa abone olmak"
  • yıllardır muzdarip olduğum, kurtuluşunu bilmediğim en bir kötü illettir.
    çikolata, alkol, amfetamin.. bu liste böyle uzar gider. güzel bağımlılık görmedik daha ne yazık.
  • bu mevzu üzerine kendi özelimde bir şeyler paylaşmak isterim. kendi özelimde; çünkü hastalık yoktur, hasta vardır. her hasta organik hassaları itibariyle farklıdır; yeryüzünde, bünyeleri itibariyle, aynı etkiye tamamen aynı reaksiyonu gösterecek hasta yoktur. yalnız kanımca insanlar arasındaki, duyuş, görüş, anlayış, bakış gibi farklılıklar daha da ehemmiyete haizdir ve bu ayrılış daha ince esaslıdır. ruhi özelliklerle kastettiğim şu: aynı tesir altında her birimiz farklı biçimlerde müteessir oluruz. insanların ruhi durumları açısından ayrılıp farklılaşmaları daha inceseldir.

    çok da teferruata giremeyeceğim. çünkü ben zaten kendimi bile tanımıyorum ki. 17-26 yaşlarım arasında ağır alkolizm sürecinden geçtim. çok yoğun ve sık olarak tüketiyordum alkolü. yani şöyle diyeyim, kafamın ayık olduğu ender-i nadirattandır. ama yaşamak istediğimden dolayı sonsuza kadar içemeyeceğim için bir noktada ''artık tamam, buraya kadarmış, istihkakımızı doldurduk.'' demek lazım gelir. yoksa yol belli ve o kadar açık ve net ki... yaşam ile ölüm arasında gittim geldim. hayır dedim, ben yaşamak, tatmak, koklamak, dokunup hissetmek, deneyimlemek istiyorum, tutkulu bir tatminkar olmak hevesatı bu; en azından asgari seviyede. yanlış anlaşılmasın, parayla alabileceğin şeyler değil bunlar.

    şu an yazdıklarım bir plan çerçevesine oturmuyor. aklıma estiği şekliyle spontane yazıyorum. bir mesaj kaygısı da gütmüyorum. sadece burada kaydolsun da, ileri bir tarihte dönüp baktığımda geçmişimi tartmak açısından bir malzeme olsun. dün ne yediğini bile unutan insan için not tutmak bir gerekirliktir. ayrıca tam dürüst ve samimane olmalıyım. lügat paralayacağım diye kendi gerçeğimi süsleyemeyeceğim. yoksa gelecekte okuduğumda burada yazdığımı baz alarak içsel ve zihinsel bir yolculuk yapabilirim.

    ben bağımlılık hastasıyım arkadaşlar. bu kati bir teşhis. utanılacak, sıkılacak bir durum yok burada. ee zaten anonim yazıyoruz nasılsa. bir psikiyatristin bana alkoliksin demesine ihtiyacım yok. kendi gerçeğimi tanıyarak, aklı selim tercih ve kararlar almak zorundayım ve seçimlerimi hayatımda tahakkuk ettirmek üzere azim ve sabır ve sebat ile kendi irademi fethetmek suretiyle kendimin efendisi olmalı, kendimin dostu olmalıyım; lakin şimdiye kadar yaptığım kendime düşmanlıktı. kendimden başka düşmanım yok, kendimden daha dostane bir arkadaşım da yok.

    insan ektiğini biçermiş. gençlik bir hazine anahtarıdır. o hazine tam da ayaklarımızın altında ama toprağa gömülü duruyor. kazmayı, küreği eline almadan nasıl ulaşabilirsin ki ona. işte zaman bizden bağımsız akıp geçiyor. dünya ben dünyaya geldiğimden önce vardı; ben gittikten sonra da var olacak. bir parça ekmek, biraz da suyum ben. neyin egosunu tatmin edeceğim? neyimle övüneyim ben. ego kibir kisvesiyle tezahür eder. oysa kibir 7 günahtan biridir. egomu törpüledim, törpülüyorum da hala. bir astronomi belgeseli izleyin veya ''soluk mavi nokta''nın posterini odanıza asın ve ona her gözünüz çarptığında bir silkelenin, kendinize gelin. bu devri devranın muntazaman ve mütemadiyen ve mükemmelen, milim şaşmaz kaideleri karşısında tevazu besleyin, acziyetiniz iliklerinize işlesin, zaafiyetlerimizin üzerine giderek ve manevi bir teslimiyet ile teslim olalım; bu artık allah olur, tanrı olur veya üstün güç de diyebiliriz. zoraki olmasın ama, aşkın bir mertebenin hudutları yüksek hedefimiz olsun. yoksa insanı hayvandan ayıran nedir ki? ye-iç-yat. bir gailesi olması gerekir insanın. insanın bir derdi olması lazım yaa. maişet temin etmenin ötesinde bir dert. ama geçimini sağlamak üzere hayat mücadelesi veren kimsenin tek derdi karnını doyurmaktır. o kimse varoluşsal bunalımdan azade olabilir. çünkü bir kabulleniş ve razı oluş var. ama benim isyankar duygularım kabarıyor. reddediyorum, ama fare dağa küsmüş, dağın haberi olmamış. söylesen tesiri yok, sussan gönül razı değil.

    bir şeyi istedim mi onu elde etmeliyim. dadanırım adeta ve yılmaz bir şevkle üzerine giderim. canım mesela alkol mü çekiyor, o hazzı erteleyemiyorum. anında temin etmek üzere, hiç aklımdan çıkmaksızın kitleniyorum arzuma. bu illa ki alkol veya esrar olmak zorunda değil. gidip kahve bağımlısı veya soda bağımlısı oluyorum. ben dünyaya bağımlı olmaya gelmişim sanki, öyle lanet olasıca bir meyil. bir psikoloğun çözümlemesine katılmıştım: ''sen bir kız sevsen ölümüne kadar peşinden koşarsın.'' hayat tecrübem de bunu tasdik ediyor. ben karakter icabı meftunum. yeter ki gaye maksadım olumlu olsun, beni iyiliğe sevketsin, kemalata erdirsin. bu bugünden yarına olacak iş de değil. sabır sabır sabır. mermeri delen suyun gücü değil, sürekliliğidir. bir fili bir hamlede yiyemezsin, lokma lokma yemen gerekir. aşamalı bir süreç, level atlamalı. velakin tezcanlılık ve hazzı erteyememek, bir şeyin hemen olmasını istemek gibi kötü bir huyum var. bu huyları tadil etmek hayat memat meselesi oldu artık. bu halimle kendimi sevmiyorum, bu halimle kendimle barışık değilim.

    mükemmeliyetçiliğin(perfectionalism) ne olduğunu tam bilmiyorum ama literal anlamı bir ipucu veriyor. yattığın yerden ummakla olacak iş değil; proaktif olmalıyım. hayatın öngördüğün biçimde idealize olması beklentisi bu. ama tabiatın realitesine ters bu. her şey her zaman yolunda gitmez işte, gitmeyecektir de. sümme haşa tanrı rolü de oynayamayız. hayata dokunmak gerek. tabii ki müdahil olup tesir edeceğiz ancak nispetimiz ölçüsünde ve potansiyelimiz sınırları dahilinde. münzevi bir zahit olmak için henüz erken. topluma katılmalı,bir fark yaratmalı, işe yararlılık ve öz yeterlilik duygularımı pekiştirmeliyim, ama nasıl, nasıl, nasıl... insan gençken neyi neden yapmak istediğini tam kestiremiyor ki. hatta şöyle diyeyim, ben dünkü ben bile değilim. sahip olmakla olmuş olmak çok farklı şeyler. ben bu ikincisinin peşindeyim.

    tanrı isterse bana olumlu bağımlılıklar bahşetsin, tanrı bilir kıvamını da, takvimini de...
hesabın var mı? giriş yap