• sürekli yapıyorum bunu. bugün de, dünden kalan ekmekler vardı, onları da değerlendirmek adına suda ıslayıp kuşlara koydum. sizler de bahçenize olur, balkonunuzda olur, bir kap su biraz da ekmek koyun. bu sıcak havalarda en azından kuşlar aç kalmasın. belki bu sayede biraz olsun farkındalık oluştururuz.

    edit; arkadaşlar burda esas olay sıcak havalarda hayvanların da aç ve özellikle susuz kalmaması. bunu sen bahçene koyarsın, ben altta balkon olmadığı için kendi balkonuma koyarım. balkon dediysek gidin balkonun her yerine koyun demiyoruz zaten. pisleniyor falan diyorsanız sadece su koyun yeter. ayrıca bir yazarın hatırlatmasıyla, ekmeklerin kuşların sindirim sistemine zararlı olduğunu öğrendim, bundan sonra daha bilinçli olacağım bu konuda.
  • balkonda kumru ve güvercin boku temizlemeniz ile sonuçlanır. siz o ekmekleri bahçeye veya parka koyun, onlar bulur yer merak etmeyin.
  • bunu yapanlar yüzünden yurtta sürekli anons geçerlerdi, pencerelere ekmek koymayın diye. etrafı pisletmekten başka bir işe yaradığı yok.
  • alt komşumun haklı şikayeti ile son vermek zorunda kaldığım hareket.
  • biraz önce buğday koyarak yaptığım eylem. yaz kış koyarız, onlar da gelir yerler, bizim kedi sinir oluyor ama olsun.

    büyük dikdörtgen bir köpükten kap vardı. içine su doldurup terasa koydum, on numara yüzme havuzu oldu. serinlesin fıkaralar.
  • geçen kış boyunca balkonda ekmek verdim kuşlara, tabii tüm balkon ekmek ve kuş dışkısı olmuştu. :)
    anamdan güzel bir azar da işitmedim değil :))
  • ekoloji düşmanlığıdır. sanat düşmanlığıdır. heykel düşmanlığıdır. yüksek meblağlar verip dam meydanı, zafer takı, sagra de familia, big ben saat kulesi, venezia meydanı, kızıl meydan vb. gezerken bir düşünün burası neden kuş bokuna bulanmış şekilde değil de bizim beyazıt meydanımız, sultan ahmet meydanımız, kızılay meydanımız, yeni cami önümüz kuş boku dolu diye. bizim kurucu liderimizin heykeli, cumhuriyetimizi simgeleyen heykeller neden kirli diye. önemli bir nedeni de bu sizin camınıza ekmek koyarak beslediğiniz kuşlar.
  • kedimin güvercinlerden birini yakalamasıyla bıraktığım alışkanlık. neyse ki öldürmeden müdahale edildi de hayvancık kaçabildi.
  • doğu görevimi ülkenin en doğusunda yaptım. yaklaşık 4 yıl aynı apartmanın iki farklı dairesinde kaldım. kışların çok çetin geçtiği bir yerdi yani balkonu hemen hemen hiç kullanmadık diyebilirim, kirlenip, pislenmesi çok umurumda değildi açıkçası zaten karlar yağmaya başladığında balkona da birikiyordu. bu evlerde kaldığım süre boyunca markete her gidişimde kendi ihtiyaçlarımın yanında mutlaka en az bir paket çoğu zaman iki, üç paket buğday alırdım. sabahları mesai batı illerine göre erken başlardı. uyanıp hazırlanırken balkona doluşan kuş sürüsü pencereye tıklamaya başlarlardı. paket buğdayın tamamını boşaltır evden öyle çıkardım. yeni yağmış karın üzerine ilk basan olmanın verdiği sevinçle okula gider, geleceğimizin güvencesi olan çocuklarla ders işlerdik. tayinim çıkıp oradan ayrıldıktan sonra en çok özlediğim ritüellerden biri bu oldu. şimdi ne konum, ne zaman ne de balkon hiçbiri müsait değil, zaten kuşlarda gelmiyor artık.
  • arkadaki binanın çatısına atarak yaptığım eylem.
    kuşların topluca gelip, ekmekleri yemelerini izlemek çok mutlu ediyor insanı. bazı zamanlar unutuyorum ekmek atmayı. hemen camın önüne geliyorlar. ekmek nerede lan it der gibi*
    cam önlerine su koyun. bu sıcaklarda ekmekten çok su arıyorlar.
hesabın var mı? giriş yap