*

  • yaşını başını almış, düşüncede olgunlaşmış insanların genç kişilere yönelik genel düşünce tarzları*.
  • ayakları yere basmayan, gerçekle düşü ayırt edemeyen, daha çok hayal dünyasında yaşayan insanlar için kullanılan deyim...
  • (bkz: kavak)
  • kavak, en ufak meltemde bile hışırdamaya, ıslık çalmaya başlayan bir ağaç. yapraklarının sıklığı, hafifliği ve biçimi ona böyle hep kıpırdayan, kendini avuturcasına mırıl mırıl sayıklayan ve etrafında olan biten onca başka şeye aldırmazmışçasına tatlı tatlı ıslık çalan bir karakter vermiş...
    sonra ne olmuş. birisi bir gün çıkıp, bu mübalağasız teşbihi yapmış. o gün bugündür bizler de, insanın ufacık etkilerle derin umutlara veya umutsuzluklara sürüklendiği hülyalı hallerini, aşık hallerini bu teşbihle anlatmışız.
  • en esintisiz, en sessiz, en yaprak kımıldamaz havalarda bile arsızca salınan kavak yapraklarını, varlığı sır, sükuneti yel bir rüzgarın tahrik ettiğine inanılırmış vaktiyle. işte böyle meçhul bir esintiye kapılıp da bastığı yeri görmeden kararsızca devinen nice hülyalı bakışlıya kavak yelleri yakıştırması bundandır.
  • realiteyle bağları sıklıkla zayıflayan ya da kopan insanları tanımlamak için kullanılan deyim.
  • sorumsuz ve kendi zevkleri uğruna işler yapan gençler için söylenen deyim ise aslında anadolu ve rumeli kavaklarının şiddetli rüzgarları üzerine söylenmiştir. zamanla kişilerin karakter yapılarının tarifinde ve özellikle de gençlik dönemlerinde karşılarına çıkan bu deyimi de sıkça kullanmaktayız.
  • hayalperest ve gerçekleşmesi mümkün olmayan şeyler peşinde koşan insanları anlatırken kullanılan bir deyimdir.

    zerrin özer'in o yaz şarkısında şu şekilde geçmektedir:

    "ne güzel geçmişti bütün bir yaz,
    başımda kavak yelleri esen o yaş..."

    şarkı sözünde geçtiği gibi belli bir yaştan sonra duyguları ve heyecanları oturmuş kişilerde gözükmemesi beklenmektedir.

    yoksa "başında kavak yellerinin esmesi" yıllar geçse bile insanın içinde oluşan hayalleri mi kapsamaktadır?
hesabın var mı? giriş yap