• gazeteci oya berberoğlu'nun 29 ekim 1999 tarihli hürriyet gazetesindeki köşe yazısıdır.
    bugünleri anlamak için önemli olduğunu düşündüğüm bir yazı.
    tayyip erdoğan bugünlere sürekli alan temizliği yapılarak ulaştırıldı.
    ilk durak istanbul sermayesine şeriatçı olmadığı sözünü vermesi.
    ve ardından amerika ile ilişkileri...(cüneyd zapsu)
    *
    işine geldi istanbul sermayesiyle iş tuttu,işine geldi fetö'ye ne istediyse vermedi,
    işine geldi laiklik savunucusu oldu,işine geldi ab'ye girme heveslisi oldu..
    bop eşbaşkanı oldu,ırak'ın işgali için tezkere verdi...
    kendinin önündeki en büyük engel olan ordu-yargı-medya üçlüsü yerli ve yabancı işbirlikleri tarafından çökertildi.böylelikle sürekli rte'nin kahraman,kurtarıcı olduğu imajı çizildi.
    ve fakat gün gelince cin şişeden çıktı..siyasal islam için kendi ülkesi işgal edilmesi gereken bir yer olarak görüldüğü için işgal edilmeye,yağmalanmaya başlandı.

    *
    --- spoiler ---
    oya berberoğlu - hürriyet ( 29 ekim 1999 ) link

    tayyip erdoğan rüzgarı estirilmeye başlandı... özallar'ın avukatı ve bir dönem iş ortakları da olan münci inci'nin çiftlik evinde erdoğan onuruna verdiği yemekle kamuoyuna tekrar yansıdı bu rüzgar. arkasından tüsiad yüksek istişare konseyi başkanı bülent eczacıbaşı'nın evindeki gizlenmeye çalışılan yemekle devam etti...

    fazilet partisi'nin istanbul eski belediye başkanı tayyip erdoğan da çeşitli kesimlerle toplantılarını sürdürüyor...

    tabii herkesin aklına ‘‘neler oluyor? erdoğan ne yapmak istiyor, neye hazırlanıyor, merkez sağda yeni bir oluşumun habercisi mi bunlar?’’ gibi çeşitli sorular geliyor. özellikle siyasi arenada tansiyon bu bakımdan da yükseliyor!

    önce bir hatırlatma yapalım sonra yemeğe geçelim...

    siyaset yasağı getirilen tayyip erdoğan bu yasaktan kurtuluyor.

    meclis alt komisyonu'nda görüşülen af tasarısında ‘‘memnu hakların’’ iadesi için üç yıllık bekleme süresi bir yıla, beş yıllık süre de iki yıla indirildi. böylece, erdoğan ve diğer yasaklılar 1 yıl sonra yeniden siyasete dönebilecekler.

    politikada büyük iddiaları olan tayyip erdoğan'ın şu günlerdeki toplantı etkinliklerinin arkasında, danışmanlığı görevini üstlenen münci inci ile cenajans'ın sahibi nail keçili var. bülent eczacıbaşı'nın evinde bir grup işadamıyla yenilen yemekli toplantının aracısının da münci inci olduğu söyleniyor.

    inci'nin evindeki yemekte yalım erez de vardı. erez, ‘‘münci davet etti eşimle gittim. ülkenin meselelerini konuştuk. bazı gazeteciler de vardı’’ diyor. ‘‘yeni bir oluşum mu?’’ soruma, ‘‘bir haftasonu yemeğiydi o kadar’’ karşılığını vermekle yetiniyor. inci'nin yemeğine fp milletvekili, gazeteci nazlı ılıcak'ın yanı sıra basın dünyasından fehmi koru ve yalçın doğan da katılmıştı.

    bülent eczacıbaşı'nın evindeki yemeğe gelince...

    12 kişilik bir davetti. tüsiad içinde sıkıntı da yarattı. davetli olmasına rağmen tüsiad başkanı erkut yücaoğlu katılmadı. yurtdışına gitti. eczacıbaşı, davetinin tartışılacak bir yanı olmadığını anlatmaya çalıştı, ‘‘birbirimizi dinlemeli, anlamalıyız, gücümüzü kavga ederek harcamamalıyız’’ mesajları verdi.

    doğaldır ki tayyip erdoğan'ın türkiye'nin önde gelen işadamlarının evlerinde yemekli toplantılara katılması ilk değildi. belediye başkanlığı ve sonrasında ülkenin en zengin aileleri erdoğan'ı evlerinde sıkça konuk etti... koç ailesi de bunlardan biriydi...

    eczacıbaşı'nın yeniköy'deki evine tayyip erdoğan, arkadaşı cüneyd zapsu ile gitti.
    ‘‘cüneyt ben evi bilmiyorum sen beni götür’’ diyerek.

    azizler holding'in sahibi cüneyd zapsu ve diğer bazı işadamlarıyla da konuştum.

    erdoğan'a neler sorulduğunu merak ediyordum. zeytinyağlı enginarlar, balıklar yenilirken önce işadamları kendi aralarında işlerinden konuşuyorlar.

    sonra bir işadamı, ‘‘buraya gazoz içmeye gelmedik herhalde’’ diyerek sadede gelinmesini sağlıyor...

    erdoğan'a tahmin edebileceğimiz sorular soruluyor. önce çıkan soru ise ‘‘siz şeriatçı mısınız tayyip bey?’’ oluyor. erdoğan da herhalde ‘‘haşa’’ demiştir! erdoğan'ın nasıl bir laiklik sorusuna, ‘‘laik düzen inançları koruyan bir düzendir. böyle bir düzene karşı çıkmam mümkün değildir’’ dediği söyleniyor...

    erdoğan'ın bir lafı ilgimi çekti. tam belki bu cümlelerle olmamış olabilir, ama şu mesajı vermiş: ‘‘turgut özal'ın bıraktığı yerden gideceğim...’’

    anlaşılıyor ki erdoğan, partisi fazilet'in başına oynamıyor. başka açılımlar peşinde. ‘‘radikallikle marjinallikle hiçbir yere varamayız diyormuş’’ erdoğan. içinde bulunacağı hareketin türkiye'deki oyların yüzde 85'ine talip olması gereğinden hareket ediyormuş.

    o yemekteki bir işadamı, ‘‘erdoğan, özalcı olmaya başlamış’’ diyor.

    bir başkası, ‘‘bir değişim başlamıştır. gerekliydi de’’ yorumunu yapıyor. (sağda ortalık çok karışacak. anap'ta da liderliğe hazırlananlardan bazıları ‘‘83 ruhu, özal ruhu’’ diyor. )

    cüneyd zapsu'ya ‘‘tansiyonu yükselttiniz’’ diyorum. zapsu ise ‘‘ülke gergin bir ortamdaydı aksine biz tansiyonu düşürmek istedik’’ diyor. ‘‘siyasilerin tansiyonu ’’ deyince de ‘‘sadece mevcut siyasilerin tansiyonu fırlasın’’ esprisini yapıyor...

    ‘‘demokrasi bizim için amaç değil araçtır’’ diyen bir tayyip erdoğan vardı.
    izleyelim bakalım, o resim mi bu resim mi...
    --- spoiler ---
  • anlaşılıyor ki gazoz içmek için değil, gazozlarımıza ilaç atmak için toplanmışlar.
hesabın var mı? giriş yap