• bir italyan erkek ismidir.
  • büyüleyici nostalghia karakteri. sinema tarihinde yaşamış olan en yüce deli.

    --- spoiler ---

    içimde hangi atam konuşuyor?
    hem aklımda hem de bedenimde…
    aynı anda ayrılamam.
    bu yüzden tek kişi olamıyorum.
    kendimi aynı anda sayısız şey olarak hissedebiliyorum.
    fazla büyük usta kalmadı.
    zamanımızın gerçek kötülüğü budur.
    kalbin yolları gölgelerle kaplanmış.
    yararsız görünen seslere kulak vermeliyiz.
    okul duvarları, asfalt ve refah reklâmlarının
    uzun kanalizasyon boruları ile dolu beyinlere
    böceklerin vızıltıları girmeli.

    her birimizin gözlerini ve kulaklarını,
    büyük bir rüyanın başlangıcı olan şeylerle doldurmalıyız.
    birisi piramitleri yapacağımızı haykırmalı.
    yapmamamızın bir önemi yok.
    o isteği beslemeliyiz!
    ve ruhun köşelerini esnetmeliyiz,
    sınırsız bir çarşaf gibi.
    dünyanın ilerlemesini istiyorsanız,
    el ele vermeliyiz.
    sözüm ona sağlıklıları,
    sözüm ona hastalarla karıştırmalıyız.

    siz sağlıklı olanlar,
    sağlığınız ne anlama gelir?
    insanoğlunun bütün gözleri, içine
    daldığımız çukura bakıyor.
    özgürlük faydasızdır!
    eğer gözlerimizin içine bakmaya;
    yemeye, içmeye ve
    bizimle yatmaya cesaretiniz yoksa,
    dünyayı yıkıntının eşiğine getirenler,
    sözüm ona sağlıklı olanlardır.

    insanoğlu dinle!
    senin içinde su, ateş
    ve sonra kül…
    ve külün içindeki kemikler.
    kemikler ve küller...
    gerçekliğin içinde veya
    hayalimde değilken, ben neredeyim?
    işte yeni anlaşmam:
    geceleri güneşli olmalı
    ve ağustos da karlı.
    büyük şeyler sona erer,
    küçük şeyler baki kalır.
    toplum böylesine parçalanmaktansa,
    yeniden bir araya gelmeli.
    sadece doğaya bak,
    hayatın ne kadar basit olduğunu göreceksin.
    bir zamanlar olduğumuz yere dönmeliyiz;
    yanlış tarafa döndüğümüz noktaya.
    hayatın ana temellerine geri dönmeliyiz,
    suları kirletmeden.

    deli bir adam size
    kendinizden utanmanızı söylüyorsa,
    ne biçim bir dünyadır burası!

    --- spoiler ---

    kivikocan sağolsun.
  • yeni ütopyama başlık aramadım değil, sonra başladığım yere döndüm. dahi-delileri seviyorum.
    senin de bir ütopyan varsa insansın kesinlikle ama biraz evrensel kılmak istedim bunu aklımca.

    ayrıca evet;

    "soytarılık etmeden güldürebilmek seni
    ekmek çalmadan doyurabilmek
    ve haksızlık etmeden doğan güneşe
    bütün aydınlıkları içine süzebilmek gibi
    mülteci isteklerim oldu ara sıra, biliyorsun.."

    şimdi ben istemenin allahını bilirim bayım madem, yeni istemem "empatiye gerek duymadan karşımdakini anlamak" hak vermek filan.

    neden ben kendi kimliğimin dışına çıkıyorum. yetmiyor mu insan olmalarım gerçeklere. o zaman çoğalmaya kudretim var benim. yaratıkların en üstünü bendim.

    "hepimiz ermeniyiz" demeden hrant dink'in sokak ortasında kim vurduya gitmesine öfkelenmem için illa o ayakkabıyı görmem ve lanet içsel kıyaslamamı yapıp "neden" diye soramıyorum.

    "necip hablemitoğlu" ve gazeteci katilleri için neden benim onun yazılarından bir pay çıkarıp "ama adam bilmiş f tipine dikkat çekmiş" demem bekleniyor.

    ya da artık melek olan muharrem'in adını illa iktidara küfrederken geçiriyorum. bakın diyorum; oğlunun cenazesini çuvalla taşıyan baba eğer benim partimin döneminde olsaydı sırtında başka birşey taşırdı filan.

    yakup köse yalnız değildir, neden diyemiyorum. barış atayın yanında. hem daha o çocuktu.

    ne bileyim, ebru gündeş hani benim uçağım demese benim aklıma neden cennete uçan diğer soğuktan-açlıktan ölen büşra bebekler gelmiyor.

    hep yazıyorum ama aklımdan çıkmıyor ölemeyen çocukların acısı,2 yaşındaki çocuğa tecavüz olayına somut-sonuca götüren tepki vermem için neden benim onun yakını olmam bekleniyor.

    kocası ali, adı fadime ayvalıtaş anamızı anmam için kerbelayı mı örnek göstermem lazım hep.

    acıdan ölünmüyor bile bazen evet. ama bu bize göre. "başka"larının acısıyla ölünmez anca melankolik iki laf ya da sövgü dolu cümleler ederiz sisteme. sonra, sonrası gelsin. işte bu yazı yazılır belki.

    yeni mevzu, konuşmaya devam. derdi besleyen sermaye filan. ama acıdan ölünüyor. anneler ölüyor. insanlığımızı örnek verip o duyguyu beslemicem.

    artık yeni birşeyler, yeni çözümler yeni ruh lazım. somut adım atmadan - attırılmadan eve dönmesin o sokaktakiler. mesai mi bu, bağır-tatmin ol gel.

    bu yaz ne eylem yaptı bee.. diye hemen anılarına ekle onu. hani samimi duygun hani ölen çocukların savunduğun yaşam hakkı. senin-benim çocuğum olsaydı diner miydi yaran.
    kalbin bu kadar çabuk kurur muydu.

    sokaktakiler ve somut adım derken kaba kuvveti kastetmedim. temsili kullandım o kelimeleri. yoksa burası o tren kazası oldu diye, yok efendim devlet fonundan çocuğuna bez aldı diye istifa edenlerin ülkesi değil. bunu biliyoruz. 50 gün sokakta yat, sonunda an gelir bir refleks gösterirsin etkiye tepki olarak yine suçlu sayılırsın.

    demem şu, edebiyat- müzik- reklamlardaki 25. kare- alt metin- bilim ve zaten hakk. bizden yana hepsi, bazıları onların elindeymiş gibi ama 'miş gibi işte.

    hala birileri çıkıp 'bunların ki din değil diyor, ' tamam diyoruz değil. ama 'din de bu da bu da var mış' diyor. kimden öğrendin diyoruz. "onlardan diyor".. işte olay burdan çözülür. üstad domemico hep haklı, terse dönüş, başladığımız yere!
hesabın var mı? giriş yap