• ingilizce başlığın altında birkac entry var gerci ama ben turkçesini okudum. o yüzden buraya yazıyorum.

    bir kere, kitabı türkçeye aktaran roza hakmen harika bir iş çıkarmış bence. gayet parlak bir çeviriyle okuyoruz kitabı.

    ishiguro unutma-anımsama ilişkisindeki karanlık noktaları harika biçimde ele alıyor bana kalırsa "gömülü dev"de. anımsamak insanlar için ne kadar önemliyse unutmak da öyle. toplumsal düzeyde ve kişisel ilişkilerde anımsama ve (geçmişle) yüzleşme çok önemli, evet. fakat bazen ilişkiler bazı şeylerin unutulması, zamanın karanlık perdesiyle örtülmesi sayesinde sürdürülebiliyor. toplumların birarada yaşaması ancak bazı anıların/olayların unutulmasıyla mümkün oluyor. dolayısıyla ne unutma, ne de anımsama durumlardan bağımsız, saf bir değere sahip. ishiguro bunu tutarlılıkla gösteriyor, hatırlatıyor "gömülü dev"de. bence kitabın asıl güzelliği de burada yatıyor.

    son olarak, ingilizce başlığa yazan arkadaşlar ishiguro'nun yepyeni fantastik bir dünya yaratmamış olmasını bir eksiklik olarak gördüklerini belirtmişler. bence bu durum romanın eksikliği olmaktan ziyade olumlu taraflarından biri. anlatının fantastik öğeleriyle kanlı canlı bir tarihin üst üste binmesi gayet yaratıcı ve parlak bir seçim.

    anlatı bazen kesintili biçimde aksa da sadece sorduğu ve sordurduğu sorular için bile okumaya değer.
  • sürükleyici okuması keyifli bir (bkz: kazuo ishiguro) romanı;

    okurken şunu sorguladım, acaba ben kabul eder miydim bir şeyleri unutmayı? kabul etmesem bile hayatımın acı veren bir parçasının peşine düşer miydim?

    yazar muhteşem bir örgü ile okuru adım adım düşündürtmeye, anlatı içinde kendimize dair şeyleri bulup çıkartmaya davet ediyor.

    --- spoiler ---

    “elveda öyleyse axl”

    “elveda biricik aşkım”

    --- spoiler ---
  • kazuo ıshiguro'nun okuduğum bir diğer kitabı.
    hikaye gri,puslu,soğuk ve fantastik bir dünya'da geçiyor yani en sevdiğim.
    hayatta anımsamak ne kadar önemliyse unutmak da öyle. kitap bizlere bunu anlatıyor.
    siz olsaydınız unutmak mı isterdiniz yoksa acı da olsa gerçeğin peşinde tehlikeli bir ruhsal ve bedensel yolculuğa mı çıkardınız? kitabı okurken sık sık bu soruyu soruyorsunuz kendinize.
    ve yaşayabilmek için bazı gerçekleri de görmezden gelmek gerekiyor galiba.
  • yeni basladigim kitap, adam karisina hep prensesim diyor. cok hosuma gitti bu. "tamam prensesim acelemiz yok".
    edit: goodreads'de okudugum su yoruma katiliyorum: kitabi sanki benden daha akilli insanlarin anladigi ve yorumlayabildigi semboller varmis ve ben anlayamiyormusum hissiyle okudum.
    biraz yorumlara baktigim kadariyla cok buyuk kacirdigim bi sey yok. bu kitap hakkinda kararsiz kaldim, sevdim mi bilmiyorum. ishiguro'yu yaptigi betimlemeleri, karakterleri vs. seviyorum ama bu kitabinda diger kitaplarindan aldigimdan farkli bir tat aldim.
hesabın var mı? giriş yap