• "aya, 15 yaşında akıllı ve sportif bir genç kızdır. ailesinin en büyük çocuğudur. babasının tofu dükkanı vardır ve dükkanla aynı yerde olan evlerinde yaşamaktadırlar. aya giriş sınavına girmeden önce düşer ve asou adlı gençle tanışır. asou ona yardım eder ve birlikte sınava girerler. halbuki asou sınava girmekten vazgeçmişti ama aya'yı okula yetiştirmeye çalıştığı için o da sınava girer. aya, higashi lisesi'nin giriş sınavını kazanır ve evde bunu kutlarlar. asou da aynı okulu kazanır ve aynı sınıfa düşerler. aya basketbolu oldukça seviyordur ve bu oyunda çok iyidir. bir gün okula giderken feci şekilde düşer ve çenesi kanar. bunun üzerine hastaneye giderler ve annesi eskiden hemşire olduğu için hastalıkları bilmektedir ve kızının bir zamandır farklı belirtiler gösterdiğini doktora söyler ve doktor onu muayene ettikten sonra omuriliğinin bozulduğunu tespit eder ve bu hastalığın hiç bir tedavisi olmadığını söyler. aya bu hastalık sürecinde ailesinin ve arkadaşlarının desteği ile hayatına devam eder."

    (bkz: alıntı)

    sevilesi, saygı duyulası bir japon dizisi, müzikleri için;

    (bkz: remioromen)
    (bkz: konayuki)

    ayrıca 1 liter of tears olarak da bilinir.
  • gerçek bir hikayeye dayanan ve 1 litre no namida, 1 liter of tears, 1 litre of tears adlarıyla da bilinen 2005 yapımı, 11 bölümlük japon dizisidir. (bkz: j drama) bir de 140 dakikalık özel bir bölümü vardır.

    dramada spinocerebellar ataxia yani türkçe adıyla beyincik dejenerasyonu hastalığına yakalanan ikeuchi aya isimli 15 yaşında olan ve liseye yeni başlayan genç kızın yaşadıkları anlatılıyor. bu hastalığın tedavisi yoktur ve çok çeşitli türleri vardır. hastalığın ilerleme derecesi kişiden kişiye değişir. bu hastalığa yakalanan kişi önce dengesiz bir şekilde yürümeye başlar ve yürürken sık sık yere düşer , sonra nesneleri tutamamaya, düzgün yazamamaya ve en sonunda da konuşamamaya ve yutkunamamaya başlar. yani beyincik kasları kontrol ettiği için vücutta kaslarla ilgili her türlü hareket kısıtlanmaya başlar.

    aya da bu hastalığa yakalandığında öncelikle "bu hastalık, bu yaşta neden seçti" diye sitemde bulunur ama sonra sitemde bulunmanın hiçbir faydası olmadığını kabullenerek güçlü olmaya çalışır. hastalığına rağmen çevreye gülücüklerini bir güneş gibi saçar. bu güneşin gitgide solmasını görmek seyirciyi en çok yaralayan şey olur.

    aya, doktorunun tavsiyesiyle günlük tutmaya başlar. hatta kalemi doğru dürüst tutamadığı zamanlarda bile günlük tutmaya devam eder. daha sonra bu günlükler derlenir ve bir kitap haline getirilir. bu kitap japonyada 2005 yılı itibariyle 10 milyondan fazla satmıştır. aya, aynı hastalığa yakalanan insanlar için bir güç kaynağı haline gelmiştir.

    anime tadında bir seridir. yer yer ağlatır, yer yer de güldürür. özellikle aya'nın babası mizuo gerçekten çok komik ve neşeli bir adam. en dramatik sahnelerde bile insanı güldürmeyi başarıyor. bleach'i seyredenler gözlerinin önüne ichigo'nun babası isshin'i getirsin. işte aya'nın babası da o türden bir insan. özellikle 8. bölümde, aya'yı seven asou'nun, aya okula veda ederken arkasından koşarak söylediği şarkıyı, babasının 9. bölümde taklit ettiği sahneyi ilk kez seyrederken yarılmıştım; ne zaman aklıma gelse hala beni güldürmeyi başarıyor. işte bu kadar neşeli ve canlı bir adamın, kızının hastalığı ilerledikçe canlılığını yitirmesi gerçekten yaralar seyredeni... aya gibi güçlü bir kızın 10. bölümde hıçkıra hıçkıra ağlaması bitirir insanı...

    ilk seyrettiğim dramaydı. seyredeli bir haftadan fazla olmasına rağmen etkisinden hala kurtulamadım. bitince de, bittiğine en çok üzüldüğüm dizi oldu. japon filmlerinin ve j dramaların güzel olmadığını düşünen insanların ön yargılarının kırılmasına vesile olan dizidir aynı zamanda. müziklerinden özellikle sangatsu kokonoka gerçekten güzeldir.

    diziyle ilgili bazı resimler:

    http://img104.imageshack.us/…rscopy0027xr0mrdu2.jpg
    http://img104.imageshack.us/…6002587e94e793ewk4.jpg
    http://img104.imageshack.us/…rittorunonamidasu5.jpg
    http://img104.imageshack.us/…200602052250517vw4.jpg
    http://img104.imageshack.us/…90544902c9eb9c8fg4.jpg
  • ilk bölümden itibaren ağlamaya başladığınız, sonuna kadar tek solukta izlemenin imkansız olduğu bir japon dizisi. gerçek hayattan uyarlanmış bu dizide nishikido ryo nun oynadığı karakterin aya'nın annesi tarafından rica edilmesi üzere senaryoya eklendiği biliniyor. kızı gerçek hayatta sevgiyi yaşayamadı bari dizide yaşasın tarzı bir düşünce ile rica etmiş.

    müzikleri ile ayrı, çekimleri ile ayrı, oyunculuğu ile ayrı güzel bir drama ama bir litreden daha çok gözyaşı akıtmış olmalıyım.
  • ne litresi demek istiyorum, bir barajı dolduracak kadar ağlatır. gerçek bir öyküye dayanması ayrı bir sızlatır insanın içini. izlediğim en dokunaklı dramalardandır mianhada saranghanda ile beraber. dizi boyunca hastalığın tüm aşamalarını izlersiniz. ikeuchi aya'nın kendisi dışında ailesi ve arkadaşlarının hastalığı kendilerince kabullenme aşamaları, aya'nın umutla hayata sarılmaya çalışması, annesinin, sonra babasının, sonra asou'nun çırpınışları mahveder izleyiciyi. en çok üzüldüğüm şey aya öyle çabalarken, aklının ucundan bile geçmezken okuldaki mallar sürüsünün ondan rahatsız oluşu ve aya'nın çok sevdiği okulunu bırakmak zorunda kalmasıydı. asou-kun'um sağolsun bir güzel benzetti hepsini. daha önce yazıldığı gibi aya ayrılırken söylenen şarkı da öldürür. soundtrack gerçekten müthiştir, konayuki, only human özellikle. dizinin kapanışında gerçek aya'nın resimleri ve günlüğünden bölümler gösterilmesi de bitirir insanı. kısacası güzeldir benim gibi mazoşistler izleyebilir.

    --- spoiler ---

    konayuki eşliğinde bahsettiğim sahnelerden biri aşağıdan izlenebilir.

    http://www.youtube.com/watch?v=8fmaxoas-ri

    --- spoiler ---
  • dizisi aya kito'nun 1 litre no namida adlı 1988 yılında yayınlanan kitabından uyarlanmıştır. bu kitap aya'nın günlüklerinden oluşmuş ve ölmeden biraz önce basılmıştır. 15 yaşında yakalandığı hastalığından, 25 yaşına kadar ailesinin desteği ve kendi gücü sayesinde kaçmayı başarmış ama 25 yaşında bu hastalığa teslim olmuştur. 1988 yılından bugüne kadar kitaplarıyla, dizisiyle ve filmleriyle insanları litrelerce ağlatmış ve sahip olduklarıyla mutlu olmaları gerektiğini hatırlatmıştır.
  • izleyerek resmen kendime işkence ettiğim drama şuan. final bölümünü izlemeye korkuyorum. azcık etkisinden kurtulunca düzgün bir yorum yazabilmem mümkün, ancak kendime işkence etmekten zevk aldırsa da şöyle kıyısından az biraz ilgisi olanların dramalara -ki olması da gerekmiyor esasen bunu izlemek için- izlemesi gerektiğini düşünüyorum, yanlış mı düşünüyorum ki öhöm, mendilim nerde benim?

    --- spoiler ---

    özellikle onuncu bölümde aya'nın mektubu asou'ya verdikten sonra hastanede annesi babası ve doktorla konuştuğu sahne, şen şakrak bildiğimiz babasının daha fazla dayanamayışı, neredeyse kafayı gözü duvarlara çarpmama sebep oluyordu.
    --- spoiler ---

    bunlar bir yana, her bölüm sonunda aya'nın gerçek günlüğünden alınan sözler de çok etkileyici. bazısı insana ilham verirken, bir diğeri çökmenize sebep olabiliyor.
  • dün akşam başladığım japon dizisidir. şimdi birden karşıma çıkınca birden ürperdim. gerçekten sonunu biliyorsunuz fakat yine de izlemek istiyorsunuz. bir diğer etkense, müzikleri gerçekten çok güzeldir. müzikleri kötü olan bir japon dizisi görmedim orası da ayrı bir konu.
  • insanın içine dokunan bir yaşanmışlıktır. beni bu kadar etkileyecek bir dizi daha çıkmadı karşıma. en son bin muhteşem güneşi okurken bu kadar etkilenmiştim. ama bu dizi daha da etkileyici saatlerce ağladım. diziyi her açtığımda yanımda bir kutu mendil ile başladım izlemeye. 45'er dakika olan 11 bölüm boyunca ağlatabilen bizi dizi düşünün. yaşanmış bir hayat hikayesi olması, sizin de başınıza gelme ihtimalidir insanı düşündürten.
    kaçırmadan izleyin derim, kesinlikle izleyin derim. izleyinde hayatta aslında ne kadar boş şeylere üzüldüğünüzü görün, hayata daha sıkı tutunun.
    ah aya ve asou aşkı siz ne güzel aşıksınız öyle.
  • hayatımda hiçbir diziye hiçbir filme bu kadar ağlamadım. şu ana kadar izlediğim ve beni en çok ağlatan şey.

    çok eski bir dizi, japon dizileri, filmleri, animeleri ile de pek, hatta hiç alakam yok. bir arkadaşım dram türünü çok seviyorum diye izlemem için bir senedir ısrar ediyordu. geçen gece başlıyım dedim zaten 11 bölüm bir gecede bitiririm mantığı ile. ilk başta çok negatif başladım çok eski görüntüler, tipler alışık olmadığım tarzda. allahtan japonca kulağımı tırmalamıyor hatta güzel geliyor nedense o konuda ön yargılı değildim. bir kaç bölüm devam edeyim dedim. iyi ki etmişim.

    --- spoiler ---

    bir kere dizinin her bölümünün sonunda gerçek bir hikaye olduğu için eklenen aya'nın günlüğünden alınan sözler ve gerçek fotoğrafları beni bitirdi. her bölümün teması ayrı bir güzeldi.
    15 yaşında bir genç kızın önce bir hastalıkla mücadelesi, yavaş yavaş yürüyüşünün değişmesi ile kardeşinin ondan utandığı süreçlerden geçmesi, engelli kimliği alması, gittiği liseyi bırakıp engelli okulunu kabullenmesi... zamanla hayatta hiç amacının kalmaması. yapabildiği tek aktivitenin yazmak olması. bu yüzden de günlük tutması... dizi de zaten yayınlanan günlükler sayesinde çekilmiş meğerse.

    insan izlerken allah'a şükrediyor. kendi başıma yürüyebiliyorum koşabiliyorum, kendi kaşığımı tutabiliyorum, konuşabiliyorum diye...

    diziden unutamayacağım 3 sahne var.
    biri erkek kardeşin ablasından utanırken diğer ablasının "ben onunla gurur duyuyorum. böyle olmasına rağmen hala umudu var, hayattan vazgeçmedi ve hala gülebiliyor ben olsam yapamazdım, sen de ablandan utanma onunla gurur duy" temalı konuşması.

    2. sahne aya'nın "artık yürüyemiyorum bile" diye çaresiazlik içinde ağladığı sahne.

    3.sahne ise aya öldükten sonra annenin mezar başında "gittiğin yerde yüksek sesle konuşabiliyor musun, yürüyebiliyor musun? sadece bunları düşünüyorum" dediği sahne.

    --- spoiler ---

    böyle bir dramı 2. kere izlemeye yüreğim el vermez valla, düşününce bile kötü oluyorum..
  • hikayenin kendisi zaten gerçek ve fazlasıyla hüzünlü olmakla beraber, konuyu işleyişiyle bu dramı iliklerinize kadar yaşamanızı sağlayan japon dizisi. sonuçta ne olacağını en baştan bilseniz veya tahmin etseniz de her bölümü sizi farklı bir şekilde sarsar.

    hayatta bugüne kadar izlediğim şeyler arasında * en çok ağlatan olmuştur. ama tek olayı ağlatmak değil, haddinden fazla önem atfettiğimiz dertlerimizin aslında ne kadar boktan olduğunu hatırlatmaktır.

    ingilizce biliyorsanız dailymotion'da tüm bölümlerini ingilizce altyazılı olarak bulabilirsiniz. zaten çok da uzun bir şey değil, 40 küsür dakikalık 11 tane bölümden oluşuyor.

    magazinel not: aya'yı canlandıran sawajiri erika 'nın bu dizideki masum güzelliği de es geçilemez. gerçi kendisi sonraları şöhretin şımarıklığına kendisini kaptırıp japonya'daki karakter olarak en sevilmeyen celebrity'lerden biri haline gelmiştir.

    (bkz: ne güzel komşumuzdun sen fahriye abla)
hesabın var mı? giriş yap