• hakan peker'in illaki albümünden güzel duygusal şarkı.

    sözleri;

    tenimi ikiye böldüm bu gece
    içimde çöllerin güz fırtınası
    adını yazdırdım öbür yarıma
    okunmuyor bile imla hatası

    unuttu bedenimin her bi hücresi
    suya yazılmış bir aşk gecesi
    nefesin yetmiyor, yapma nafile
    aşkı yakmak olur bundan sonrası…

    çocuk bir gülüşle yatsam dizine
    mor sancılar var ya, tam yüreğimde
    çizilmemiş resim gibi yoksun yoksun
    aşkı yakmak olur bundan sonrası…

    merak edenler için;http://www.youtube.com/watch?v=z9qeernud4c
  • zaten klavyeye zor basıyordu. bir yazıyor iki siliyordu.

    işimin bitmeyeceğine inanmaya başlamıştım. allah'ım görmesem daha iyiydi. izlemek beni büsbütün bitiriyordu. zaten heryerinden yılların prosedürü akan başçavuş, zimmet devir işlemi yapacağı için inanılmaz keyifli idi. bilmeyenler için; askeriyede zimmet alması çok kolay, vermesi ise inanılmaz zordur. yangın dolabı kendisine zimmetli olduğu için söküp götüren adam duydunuz mu? ben duydum. gerçi kendi zimmetinde birşeyi de vermiyordu, başkası adına iş yapıyordu ama yine de keyif aldığı gözlerinden okunuyordu. belki de hiçbir sebebi yoktu, sadece prosedür seviyordu. *

    tutanağın altına not düştü. "yukarudaki malzeme sağlam olarak teslim edilmiştir." adam öyle konuşuyordu; yani söylerken "yukarudaki" diye söylüyordu ama yazıya da öyle yazıldığını sanıyor olamazdı. yine de şöyle bir durumla karşılaşmayacağımı bilemedim. uyarsam bir türlü, uyarmasam bir türlü. en sonunda dayanamadım, söyledim: "abi yanlış yazdın galiba". durdu, baktı, değiştirmedi. ulan yoksa? yok olamazdı, bunu başaracaktım; "abi yukarıdaki olacak o yazdığın". adam, böyle isteksizce değiştirir gibi yaptı. gerçi birşey için acele eder bir hali de yoktu. yine de ben iyi niyetli düşünmeye çalıştım. belki sadece prosedür seviyordu.

    oradan çıkıp, başka bir başçavuşa başka bir senet doldurtup onu da sistemden kendi üzerime geçirmem gerektiği söylendi. "ulan bir bilgisayar alacağız, çektiğimiz çileye bak" dedim. neyse, atladım landa, askere dedim ki "sür dostum". asker de baktı ki astek light çıktı, verdi gazı.

    gittim başçavuşun yanına. dedim ki ben falanca. elinde zaten hani şu yumrukta kas yapmaya yarayan aletlerden biri ile oynuyordu. çok sıkıldığı da halinden belli idi. yeni bir iş geldiğine sevindi sanırım. fakat gözlerinden okuyamadım bunu. öylesine söylüyorum. öyle olması gerektiği için söylüyorum. birinin masaya bacaklarını kırarak yaslayıp, kas geliştirici bir aletle oynaması için çok boş olması lazımdı. neyse, söver gibi kalktı ayağa. belki de astek olduğum içindir, bilemedim. oturdu başladı yazmaya.

    "kamutanlığın emrine ...."

    ulan dedim kendi kendime, söylesem mi?

    ah dedim sonra, dünyayı ben mi kurtarıcam. imla hatanız batsın.

    vazgeçtim dünyadan.

    *
  • iyi tarafımızdan kalktık bugün evrene gülümseyelim ve diyelim ki:"tüm hayatım boyunca kelimelere hep onları ilk kez görüyormuşum gibi merakla baktım." der ernest hemingway. imla hatası yapanlar o hayran kalınan kelimeleri yazıda ilk defa kullanıyordur muhtemelen. hem bilselerdi yapmazlardı.
  • en nadide örnekleri hurriyet.com.tr tarafından verilen yazı yazamama ya da doğruyu yanlışı umursamama biçimi. ben sana adam olamazsın demedim gazeteci olamazsın dedim.
  • imla hatası kavramını bazen, özellikle birilerini eleştirip bilgiçlik yaparken yanlış anlaşılıp öyle takdim ediliyor. mesela "seninle" yerine "senle" yazmak, yazarken konuşma dilini kullanmaktır. eskiden yazı çok ciddi mektup resmi yazı edebi bilimsel eser vs. vs. içerirken şimdi mesajlaşma ile günlük konuşmanın yerini aldı. yani bir defa yerine bi defa yazmak konuşma dili, samimi bir dil kullanmanın sonucudur genelde.

    dahi anlamındaki de yi, soru eki mi yi ayırmamak, misal sen de yerine sende yazmak ise anlam karmaşası yarattığı için yanlıştır. benzer şekilde mahzur yerine mahsur yazmak mahsur yerine mahzur, nüfuz yerine etkiyi kasdedip nüfus yazmak, bunlar da yazanın eğitimsizliğini, kelimenin aslen nasıl yazıldığını bilmediğinizi gösterir, karşı tarafı yorar, kaçınılmalıdır. bunu yapmayan, önemini anlamayan ne farfeder diyen veya yapamayan kişinin kapasitesi hakkında yorum yapılabilir.

    bir de ingilizcede typo denen, kişinin bir kelimeyi yanlış bildiği için bizzat yanlış şekilde yazması değil de; klavyede hemen yandaki tuşa basarak yapılan imla hataları var, bunlar da imla hatası değil, harf hatası diyelim.. bunlara atlamak da olayı algılayamamış olmak demek. bir yazım hatasının kelimenin yazmını bilmemekten mi yoksa yandaki harfe basnaktan mı olduğunu tahmin etmek çok ortalama düzeyde bir zeka ister, eğer typoya "aha hata; yazmayı bilmiyor" diye atlıyorsanız, yine kendinizi ifşa etmiş olursunuz.
  • türkce ikinci ana dilim oldugu icin, ve bu dili sadece konusarak ögrendigim icin büyük ihtimal cok yapacagim hatadir.
    acik konumak gerekirse ne imla kurallarini bilirim, ne de neyin imla hatasi oldugunu bilirim.
    sözlükte yapicam diye ödüm patliyo
  • şu ara herkes editör herkes tdk maşallah. ınstagram da facebook da hepsi kol gezip duyar kasıyor. yok o ki ayrı. o de birleşik. salın şu insanları. herkesin imlâsı, dilbilgisi, telafuzu, diksiyonu bu kadar iyiyse neden okuma oranımız bu kadar az.
hesabın var mı? giriş yap