• bir çok islami din adamı, kadının dövülmesi konusunda allah'ın böyle bir hüküm vermesine inanmanın insan doğasına aykırı olacağını bildiklerinden, kuran’da "kadını döv" ifadesi bulunan bir ayetin olmadığını iddia ederlerse de, ayet çok açıktır.

    (bkz: nisa suresi 34. ayet)

    diyanet meali:

    "erkekler, kadınların koruyup kollayıcılarıdırlar. çünkü allah insanların kimini kiminden üstün kılmıştır. bir de erkekler kendi mallarından harcamakta (ve ailenin geçimini sağlamakta)dırlar. iyi kadınlar, itaatkârdırlar. allah'ın (kendilerini) koruması sayesinde onlar da "gayb"ı korurlar. (evlilik yükümlülüklerini reddederek) başkaldırdıklarını gördüğünüz kadınlara öğüt verin, onları yataklarında yalnız bırakın. (bunlar fayda vermez de mecbur kalırsanız) onları (hafifçe) dövün. eğer itaat ederlerse artık onların aleyhine başka bir yol aramayın. şüphesiz allah çok yücedir, çok büyüktür."

    kaynak: http://mushaf.diyanet.gov.tr/

    abdülmelik et-taberi (en çok kabul gören islam alimi ve tarihçilerinden) tefsiri:

    "erkekler, kadınları terbiye etme, idare etme gibi hususlarda onlar üzerinde hakimdirler. erkeklerin bu hakimiyeti, allah’ın, erkekleri vücutça kadınlardan daha güçlü olarak yaratması ve evin geçimini erkeğe yüklemesindendir. saliha kadınlar kocalarına itaat ederler. kocaları evlerinde bulunmadığı zamanlarda da namuslarını korurlar. onların böyle yapması, allah’ın onları bu şekilde yaratarak korumasındandır. onlar, kocalarının mallarını boş yere harcamazlar. size karşı gelmelerinden korktuğunuz kadınlara allah’ı hatırlatarak, ondan korkmasını söyleyerek nasihatta bulunun. yataklarından ayrılın. bunlarda fayda vermezse onları ağır bir şekilde olmamak üzere dövün. şayet bundan sonra size itaat ederlerse artık onlara eziyet vermek için başka bir yola başvurmayın. şüphesiz ki allah yücedir, büyüktür. kadınlara haksızlık ettiğiniz taktirde onların haklarını sizden alır."

    hasan-ı basri, katabe ve ibn cüreyc bu ayetin, karısını döven bir kişi hakkında nazil olduğunu söylemişlerdir. bu hususta hasan-ı basri diyor ki: "bir adam karısını dövdü. kadın resulullah’a gelip kocasını şikayet etti. resulullah da kocasına kısas uygulamak istedi. bunun üzerine allah teala 'erkekler kadınlar üzerine hakimdirler.' ayetini indirdi. resulullah adamı çağırıp ayeti ona okudu ve buyurdu ki: 'ben bir şey yapmak istemiştim ama allah daha başkasını diledi.'.".

    aynı şekilde ebü’l-berekat nesefi bu ayet için menar vi/74'te (menar'ul envâr veya el menar fi'l usul adıyla da bilinir. usule dair kısa ama son derece meşhur bir eserdir.) şöyle der; "hz. peygamber’in, 'ben bir şey istedim ama allah başka bir şey irade etti. allah’ın irade ettiği şey en hayırlısıdır.' dediği rivayet edilmiştir.".

    buradan da, peygamber istemediği halde, allah’ın kuran’da kadının dövülmesi konusunda irade kullandığı anlaşılıyor.

    (bkz: muhammed'in allah'tan farklı düşünmesi)

    ibn şihab zuhri bu ayeti göz önünde bulundurarak "koca ile karı arasında cana kıyma söz konusu olmadıkça kısas yoktur." demiştir. yani koca karısını öldürmedikçe, karısını dövmesinden dolayı kendisine kısas yapılmaz.

    "bu adamlar kim ki, neden söylediklerini ciddiye alalım?" diyecek olanlar için peşinen cevap vereyim. hasan-ı basri, ibn cüreyc, ibn şihab zuhri gibi adamlar tabiin, yani sahabeleri görmüş olan müslümanlardır. bu kişilerle peygamber arasında sadece bir kuşak vardır. örneğin hasan-ı basri'nin, muhammed'in ölümünden yalnızca 10 yıl sonra doğduğu kabul edilmektedir (farklı bilgiler de var). tabiinlerden, sahabe'den kalan islami adetleri sonraki müslümanlara iletmeyi görev edinmiş hepi topu 20 kişi vardır. el netice, bu adamlar islam alemi tarafından en büyük alimlerinden kabul edilir, peygambere en yakın olanlardır.

    kaynak

    meal ve tefsirin ardından en bayıldığım kısım olan hadislere de bakalım. burada başvuracağımız kaynaklar, ehl-i sünnet tarafından en sağlam (sahih) hadis kaynakları olarak kabul edilen kütüb-i sitte (altı kitap) olacak. bu kitapların müellifleri buhari, müslim bin haccac, nesai, tirmizi, ebu davud ve ibn-i mace isimli putlardır.

    (bkz: müslümanların sahih kabul ettiği hadis kitapları)

    - hz. ömer anlatıyor: "resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "erkeğe, hanımını ne sebeple dövdüğü sorulmaz."
    ebu davud, nikah 43, (2147)

    - amr ibnu'l-ahvas anlatıyor: "resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "kadınlara karşı hayırhah olun. çünkü onlar sizin yanınızda esirler gibidirler. onlara iyi davranmaktan başka bir hakkınız yok, yeter ki onlar açık bir çirkinlik işlemesinler. eğer işlerlerse yatakta yalnız bırakın ve şiddetli olmayacak şekilde dövün. size itaat ederlerse haklarında aşırı gitmeye bahane aramayın. bilesiniz, kadınlarınız üzerinde hakkınız var, kadınlarınızın da sizin üzerinizde hakkı var. onlar üzerindeki hakkınız, yatağınızı istemediklerinize çiğnetmemeleridir. istemediklerinizi evlerinize almamalarıdır. bilesiniz onların sizin üzerinizdeki hakları, onlara giyecek ve yiyeceklerinde iyi davranmanızdır.''
    tirmizi, tefsir tevbe, (3087)

    - hakim ibnu mu'aviye babası mu'aviye'den anlatıyor: "ey allah'ın resulü! dedim, bizden her biri üzerinde, zevcesinin hakkı nedir?", "kendin yiyince ona da yedirmen, giydiğin zaman ona da giydirmen, yüzüne vurmaman, takbîh etmemen, evin içi hariç onu terketmemen." dedi.
    ebu davud, nikah 42, (2142, 2143, 2144)

    diyanet diyor ki, "hadisler olmadan islam'ı ve kuran'ı anlamak mümkün değildir.".

    (bkz: zorda kalan müslümanın hadisleri reddetmesi)

    sevgili müslüman kadınlar, tam olarak neye iman ettiğinizi biliyor musunuz?
  • aslında tefsirlere, hadislere itibar etmeye gerek yoktur. zira allah, kuran'ın açık, net ve anlaşılır bir kitap olduğunu şu ayetlerde söylüyor:

    zuhruf/2: apaçık kitab'a andolsun ki,

    duhan/2: apaçık olan kitab'a andolsun ki,

    mücadele/5: oysa biz apaçık âyetler indirdik.

    talak/11: size allah'ın apaçık âyetlerini okuyan bir peygamber gönderdi.

    bakara/99: andolsun, biz sana apaçık âyetler indirdik. bunları ancak fasıklar inkâr eder.

    nisa/174: size rabbinizden kesin bir delil (hz. muhammed) geldi ve size apaçık bir nur (kur'an) indirdik.

    maide/15: işte size allah'tan bir nur ve apaçık bir kitap (kur'an) gelmiştir.

    enam/59: yerin karanlıklarında da hiçbir tane, hiçbir yaş, hiçbir kuru şey yoktur ki apaçık bir kitapta (allah'ın bilgisi dahilinde, levh-i mahfuz'da) olmasın.

    hicr/1: elif lâm râ. bunlar, kitabın ve apaçık olan kur'an'ın âyetleridir.

    ankebut/49: hayır, o, kendilerine ilim verilenlerin kalplerindeki apaçık âyetlerdir. bizim âyetlerimizi ancak zalimler inkâr eder.

    yasin/69: o(na verdiğimiz) ancak bir öğüt ve apaçık bir kur'an'dır.

    bu ayetler nisa suresi 34. ayet'ten anladığımızı doğrulamaya yetiyor. gelin görün ki yorumlar (tefsir), rivayetler(hadis), mitlerin olmazsa olmazlarıdır. insan onlara bakınca ayetlerin "aslında öyle demek istemediğini" görmeyi arzu ediyor ama onlar da ayetlerden beter.

    belli ki islam alemi topyekün kadının dövülmesini meşru görüyor.
hesabın var mı? giriş yap