• fince kedi. ve hatta rusya, tataristan vs.de de tırmık, tekir, boncuk tadında kedilere kisa denir
  • jp. kissaten'in kısaltması.
    (bkz: meido kissa)
  • caz söz konusu olduğunda japonya oldukça tekil bir ülkedir. ikinci dünya savaşı'nın ardından organik olarak büyüyen amerikan pop kültürü, japon ana akımına giderek daha fazla nüfuz ettikçe, insanların ithal caz plâklarını dinleyebilecekleri kafe ve barlar* şehir sakinleri için birer heves mekânına dönüştü.

    1960'larda, cazın efsane isimleri art blakey'den ray brown'a hepsi japonya'da konser verdi ve kahraman muamelesi gördüler. afro amerikalı müzisyenler açısından bu durum ayrımcılık ve ırk ayrımcılığının, varoluşlarının gündelik koşullarının bir parçası olduğu abd ile taban tabana zıt idi. bu da doğal olarak caz müziğini o dönem tokyo'daki öğrenci ayaklanmaları ve hükümet karşıtı protestolarla uyumlu bir karşı kültür müziği haline getirdi.

    japonya'nın caz sahnesi, 1970'lerde, tokyo'nun şehir merkezindeki mahalleler, japonca kafe anlamına gelen "kissaten" kelimesinin kısaltması olan caz "kissa" kelimesiyle çalkalandığında zirveye ulaştı. sadece başkentte 250'den fazla kissa vardı, haruki murakami bile kokubunji'de peter cat adında bir kissa açmıştı.

    kissa'lar hakkında david mcelhinney'in yazısını buradan okuyabilirsiniz.
hesabın var mı? giriş yap