• nöropsikiyatrik hastalıkları/bozuklukları olan insanlar için kullanılan bir terim

    kullanıldığı bazı durumlar için
    (bkz: dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu)
    (bkz: asperger sendromu)
    (bkz: disleksi)
    (bkz: parkinson hastalığı)
    (bkz: bipolar bozukluk)
  • ben (bkz: neurodivergent) tercih ederdim ama madem başlık var, burada dursun. hastalık, bozukluk ve tanı şart değil neurodivergent olmak için. o da olabilir ama olmayabilir de.

    şemsiye terim olarak kullanıyor bunu ecnebiler, karşısında neurotypical terimi duruyor. neurotypical normal işleyişi betimlemek için kullanırken, divergent daha baştan nörolojik olarak farklı bir biçimde doğanlar oluyor. farklı doğuyorlar, farklı öğreniyorlar, farklı düşünüyorlar, farkı şekilleniyorlar, farklı hissediyorlar.

    psikiyatrik hastalık, otizm spektrum bozukluğu, epilepsi, disleksi, dispraksi, tüm dis'ler ve cem-i cümle duyusal işlemleme bozukluğu veya farklılığı ve tabi ki üstün zekalı olmak bunun içinde yer alıyor. tanı da alabilir veya tanısız da kalabilir.

    neurodivergentlik. kafası farklı çalışan desek olur herhalde. mevcut durum seconder patolojiler çıkarıyor veya zaten durumun kendisi zaman zaman patolojiye olan eğilimle ilerliyor.

    zeynep şirin tatlısı neurodivergent. kafası o kadar değişik çalışıyor ki 37 aylık birine değil de bazen bu dünyaya ait bazen buraya ait olmayan bir varlığa eşlik ediyor gibiyiz. bir loop içinde dönüyor ki neurodivergent'lar bu döngüyü çok iyi bilir. o döngüye olan ihtiyacı. o döngü o işte. kendisi, kendi olma ihtiyacı. hoş herkes bilir o döngüyü ama bazısı o döngüye karşı koyamacak kadar kuvvetli olduğunu bilir ki bu kuvvet divergent'liğin kendisi sanırım.

    benim için bu hal çok alışıldık bir hal, neurodivergent olma yani. hep böyleydim. tüm dostlarım öyle. eşim de öyle. akrabalarımın çoğu da öyle. benim için neredeyse default hal öyle.

    eşim ve benim nörolojik fingerprint'i bir araya gelince bambaşka bir varlık çıktı. kafası zehir gibi çalışan ama diğer 3 yaş çocukları gibi olmayan bir varlık. öncelikleri farklı bir varlık çünkü düşünceyi başlatan öncülleri farklı bir varlık. güzeller güzeli bir varlık.

    10 aylıkken babıldardı. tüm bebekler babıldar konuşma öncesi. ancak zeynep şirin uykusunda da babıldardı. ilk o zaman farkettim kafası başka çalışıyor. toros hatırladı sonra. 6-7 aylıkken biz sohbet ederken, bizi tenis maçı izliyor gibi izliyordu dedi. sakin ve dikkatli.

    kelimelere çok düşkündü bebekliğinden beri. bir kelimeyi öğrenmesi için bir kez duyması yeterliydi. short (kısa) working (çalışma) ve long (uzun) term (dönem) hafızası sanki birdi. duyuyor ve öğreniyordu. ve sıfır fonolojik hata ile. aynısını çıkarırdı. konuşma anlaşırlılığı sanki hep yetişkin gibiydi. şimdi hala yeni bir kelime duyduğunda gözünün içi gülüyor. görüyorum ben zihnini "scan" ediyor ve orada olmadığını görünce çok seviniyor ve hemen alıyor oraya. çocuklar bu ne sorusunu çok sorar. o zaten ne olduğunu bildiği için" şefkat" ne demek, "zerafet" ne demek gibi sorular soruyor.

    27 aylıktan itibaren fonolojik farkındalık becerisi vardı. okuma-yazmanın temel becerisi bu. 4.5 yaş gibi öğretilmeye başlanıyor. aynı ve farklı sesleri farketmek. kafiye falan filan. biz öğretmedik. tayt, bayt ile kendisi başladı, sonrasında kaka yapmışsın deyince kakao gibi, papatya deyince poğaça gibi falan derdi. hala diyor. en çok güldüğü şeylerden biri yanlış söylenen sesler.

    100 belki daha fazla şarkıyı biliyor ve neredesinden başlarsan oradan devam ettiriyor. yaşıtları tek bir şarkıda bile çok zorlanıyor. ilk melodisinden bile çıkarıyor. 150 falan kitabı ezbere biliyor hangi sayfayı istiyorsa oradaki cümleyi söyleyerek belirtiyor. kreşte öğretmeni kafasının çok farklı çalıştığını belirtiyor.

    kendi duyguları hakkında inanılmaz bir iç görüsü var. "ben eskiden korkuyordum ama artık korkum geçti. otelde kalmayalım, mustafa'larda kalalım" falan diyor. ne istediğini ve istemediğini hep çok iyi biliyor ve asla manipule edilmiyor. eğer bir şeyi yapmak istemezse asla yapmıyor. gördüğüm en kuvvetli irade ki benimki de çok kuvvetlidir.

    tüm bunlar süperken aynı zeynep şirin insanlardan korkuyor. insanlarla olmak onu kaygılandırıyor çünkü bence o kadar çok bilgiyi işlemliyor ki insan onu ürkütüyor. yaşıtları 3 bilgiyi zor işlerken, o 3000 işliyor ve mevcut duygusal regülasyon becerileri ne yazık ki ona yetmiyor.

    tüm neurodivergent'ların ortak noktası. duygusal regülasyon becerilerinin yerlerde sürünmesi. çünkü duygu dış kaynaklı. (bkz: spinoza) (bkz: passion)
    iç o kadar farklı hızda ve biçimde çalışınca iç ve dış dengesini korumak büyük ustalık. ne yazık ki bu yavrular bu ustalık isteyen işte, gerekli rehberliği alamayınca, o iç yanması ve dünyada yerini sorgulamanın sürekli olması geliyor yanı sıra.

    anlayınca durumu, uygun bir eşliğe başladık ve kaygısını baya azalttık. en çok işe yarayan şey, hareket. hegel süper haklı, (bkz: hareket) her şeyi çözüyor. hareketin içine girdikçe rahatladı ve asıl döngüyle, kendi döngüsü arasında ilişki kurmayı öğrendi. sapmaları azaldı ve yerine neşe geldi. gördüğüm en güzel neşe. zerafetiyle karışık bir dinginliğin içinden birden bire ortaya çıkan bir ışık huzmesi gibi.

    bunları neden yazdım?

    okuyan ve neden farklı olduğunu bilmeyen ama farklı olduğunu hep bilen neurodivergentlar belki biraz rahat eder diye. artık güzel canları üzülmesin diye. diğerleri gibi olmamak kolay değil ama neden öyle olduğunu anlamak biraz işleri kolaylaştırır diye. diğerleri gibi olmak adına kendinden vazgeçmek zorunda olmadıklarını bilsinler diye bu zaten olacak iş değil ama bu sonuçsuz çabaya baştan girmesinler diye.

    öyle doğuyoruz. ebeveynlerin böyle çocuklara eşlik etmesi çok zor. bizim durumda ben ve eşim ve sevdiğim herkes de öyleyiz ki bizi bile zorluyor. ki çok okudum ben, tüm literatürü yedim bitirdim. anlayana kadar aklımı kaybetmenin sınırına geldim. asperger ve otizm'i eleyince kurban kestik. anlayınca rahatladık, uygun eşliğe başladık, o zaman onun güzelliğinin ne kadar güzel olduğunu gördük. ne kadar biricik olduğumuzu bir kere daha anladık. süper mutlu oldum ben, bunu bu vesile ile yeniden içselleştirdiğime. ve bu kadar güzel bir varlığa eşlik etme imkanı bulduğuma. çok seviyorum ben zeynep şirin'i ve bambaşkalığını. umarım zihni genişledikçe çıkacak güzellerini de görme imkanım olur.

    emin olun, herkes elinden gelenin en iyisini yapıyor ama bu çocuklarda başka bir bakış gerekiyor ki çoğu ebeveyn de böyle bir bakışın varlığının bilgisi daha olmuyor. ki her neurodivergent farklı oluyor. kızmayın ebeveynlerinize, sevdiklerinize...

    dünyaya uyum sağlamayan bir sürüsü var. toplumsal olarak yerine yerleşmiş ama gönlü, aklı yerleşmemiş. bir dolu madde bağımlılığı, depresyon, şu, bu, mutsuzluk geliştirmiş. şu zeki insanlar mutsuz olur klişesi var ya o biraz doğru. çünkü doğru rehberlik edilmediğinde bu potansiyel sapmaya neden oluyor. sapma da toplumsal yaşamda mutsuzluk anlamına geliyor.

    can neurodivergentlar, bal kafalar, dünyanın farklı yönlerini görme izni olanlar, kafası farklı hızlarda çalışanlar, delibaşlar, dert sahibi akıllılar.

    üzülmeyin artık, dertlenmeyin. bu bir olma biçimi ve bence çok güzel bir olma. güçle donanmış olma ki bu donanım daha en baştan nörolojik bir donanım. bu güç herkeste başka akıyor ki bu akış bir nehrin akışı gibi. baştan belirlenmiş. oradan akmaktan başka bir yol yok.

    kendinize acımayın. hareketin içine girin. suçlamayın kimseleri lütfen. kendinize ve sevdiklerinize çok yüklenmeyin. kendinizi kabul etmeye gayret edin ve her zaman ama her zaman olumsuz öncüllerle değil de olumlu öncüllerle başlayın.

    tırnaklarınızı yiyin, saçlarınızı yolun, yaralarınızı koparın, bacaklarınızı sallayın ki bunlara stimming diyorlar kendini uyarma biçimi ama yıkıcı davranışların bokunu çıkarmayın. kendinizi kırbaçlamayın!

    hepinizi sevgi ve hürmetle öperim.
hesabın var mı? giriş yap