• başbakan pirlo'nun otobiyografisini yazdığı i think therefore i play kitabında gözlemlenen "dost acı söyler" tandanslı bir doğa olayı...

    seni sevenleri üzdün be başbakan... ama şimdi baktığın zaman bence haklı... eskidenmiş onlar... doğruya doğru, homurdanıp söylenmenin alemi yok!
  • doğru bir eleştiridir. world class diyecek hali yoktu ya.
  • türkiye'nin en iyi takımının avrupada düşük profilli diye anılması ülkenin futbolu hakkında yeterli bilgiyi veriyor.
  • o zamanlar milan'ın avrupanın en elit kuluplerinden biri olduğunu düşünürsek mantıklı bir düşünce.

    şimdiki gibi avrupa ligine katılma mücadelesi vermiyordu milan 2000lerin başlarında

    nerden nereye
  • dost biraz boş söylemiş, hele ki milanın son yıllarda ki halini göze alarak galatasaray yüksek profilli bir kulüptür tarih ve başarılar olarak milan daha büyük bunu tartışmaya bile gerek yok ama son 5 yılı baz alırsak yanlış bir görüştür
  • kıyas ölçeği milan olduğunda pek de haksız sayılmayan fiil.

    kitaptaki yazı, fanatik'in yazdığına göre şöyleymiş.

    berlusconi ve ancelotti arasında karşılıklı sevgiye dayanan, oldukça sağlam bir ilişki vardı. fakat bunun milan'ı çalıştıran herkes için geçerli olduğunu söyleyemem, örneğin fatih terim...

    fatih terim oldukça dikkat çekici ve kurallara alerjisi varmış gibi gözüken garip bir insandı. daha en başında milan'da uzun süre görev yapamayacağı oldukça belliydi ve kısa bir süre sonra da kovuldu.

    terim milan'dan önce, canının istediği her şeyi yapabildiği, daha düşük profilli takımlarda görev almıştı ama burası milan'dı. burada bazı hareketlerin tolere edilmeyeceğini herkes bilirdi.

    mesela; öğle yemeğine canı isteyince geç katılıyordu. ac milan'ı temsil etmesi gereken resmi aktivitelere kravat takmadan gelebiliyor; sonra bu aktivitelerden, evinde "biri bizi gözetliyor" seyretmek için kimseye haber vermeden erkenden ayrılıp, galliani'yi masasında tek başına bırakıyordu. kendisini tesislerde john travolta gibi garip, cafcaflı ve renkli kıyafetler giyerken görüyorduk.

    görevi boyunca kendisinin adeta gölgesi gibi olan deli bir tercümanı vardı. terim'in 5 dakikalık ateşli konuşmalarını, duygusuz şekilde 5 saniyede tercüme eden bir adam... tercümanı bir ara terim'e medya ile tüm ilişkileri süresiz kesmesini tavsiye etti. medya ile ilişkileri kesmek... süresiz... ac milan'da... iletişimin her şeyden önemli olduğu ve mükemmel yönetildiği bir kulüpte...

    özellikle göreve başladığı ilk günlerde yaptığı takım toplantıları ise unutulmazdı. terim eline bir tebeşir alıp taktik tahtasına 11 daire çizerdi. tahtadaki her daire sahaya çıkacak bir oyuncuyu temsil ederdi. ancak konuşmanın ortasında taktik tahtası, çizdiği oklardan ve karalamalardan öyle bir hale gelirdi ki; hangi dairenin kimi işaret ettiğini anlamak imkansızlaşırdı. taktik tahtası, oyuncuları ve mevkileri birbirinden ayırmanın mümkün olmadığı karmakarşılık bir hal alırdı. kısacası tam bir kaos... sadece kalecinin kendi pozisyonundan emin olabildiği bir kaos...

    toplantı sırasında bir daireyi işaret edip, "costacurta, tam burada olman gerekiyor" diye konuşmaya başlardı. bir gün dayanamayıp, "ama patron, o gösterdiğin dairenin biraz önce benim olduğunu söyledin, costacurta değil ki" demek zorunda hissettim.

    işin daha da kötüsü konuşma ilerledikçe defans bölgesindeki dairelerle, forvettekileri karıştırmaya başlardı. artık öyle bir hal almıştı ki, kendi aramızda 'acaba bunu berlusconi'nin gizli rüyası olan 2-4-4 taktiğini gerçekleştirmek için bilerek mi yapıyor' diye şakalaşmaya başlamıştık.

    ancak şaka bir yana, terim'in taktik bilgisinin yetersizliğini ve tüm oyun planının takımı bağıra çağıra motive ederek, sahada iyi bir sonuç almamızı ümit etmek olduğunu anlamamız çok uzun bir süre almadı. belki böyle bir plan başka yerlerde geçerli olabilirdi ancak milan'da işlemezdi, işlemedi de... milan'da uzun süreli görev alabilmek için bundan çok daha fazlasına ihtiyaç vardı.

    kaynağı da şu: http://euro2016.fanatik.com.tr/…_sgm_source=1239018

    ps: fanatik'ten kaynak gösterecek duruma düşmüşüz, ağlayanımız yok.
  • bir kaç galibiyetle, zamanında iyi koyduk demekle avunulduğu için doğru bir tespit.
    süreklilik olmadığı için mevsimlik başarılar elit klup seviyesine yeterli olmuyor.

    şimdi zamanında iyi koyduk demeye devam. futbol osbiri bu da.
  • pirlo dediyse doğrudur.. içinde türk olup da düşük profilli olmayan oluşumlar pek yok zaten. ayrıca sinyor'dan resmen palyaçoymuş gibi bahsetmiş adam. ahaha.
  • galatasaray'i kotulememistir ,milani yucelteyim derken ortalik kan revan olmustur.
  • galatasaray ile dalga geçen taraftarların takımlarının gs den daha da düşük bir itibarı olduğu gerçeği ve aynı taraftarın bunun ezikliğini bastırmak için pirlonun lafıyla orgazm olma çabaları...
hesabın var mı? giriş yap