• entry'lerini okuyunca sinirimi stresimi alan, zaman zaman beni derin kahkalara sevk eden badim. hollanda 2. ligi uzmanıdır. iyi futbol bilir.
  • basketboldan anlayan, nba ve euroleague hakkında engin bilgilere sahip yazar.
  • bu akşam itibariyle kendi topuğuna kurşun sıkmıştır..
  • (tahminen) m.ö. 300 yıllarında samos'ta yaşamış bir filozof.
  • muazzam bir insan, idolüm diyebilirim.
  • yıl 1996, acayip soğuk bi kış türkiye'yi sarmış desek yanlış olmaz. ben de bingöl karlıova dağ karakolunda askerlik yapıyorum. acemilik bitip de geleli 3 ay filan olmuş. daha önümde 14 koca ay var. cep telefonları filalan malumunuz pek yaygın değil o zamanlar kimseyle ne bi konuşma ne bi şey. arada telefon hakkım denk gelicek, olaysız bi gece olucak - parazit olmucak da sevdiklerimizle konuşucaz. zaten psikolojik olarak çok güçlü değilim, bi de askerliğimin 2. ayında annemi kaybettiğim için iyice aklım gitmiş. geriye bi tane sevdiğim kalmış, istanbul'da yolumu gözlüyor ya da ben öyle sanıyorum. herkes gider o gitmez diyorum, çok seviyorum ama çok da üzmüşlüğüm var. en çok da sevdiğiniz üzüyor insan..

    iyi hatırlıyorum yine buz gibi bir çarşamba akşamı. dualarımızda "ne olur bu gece bi olay olmasın, telefonla konuşabilelim" var. artık hayatta kalmakla ilgili bi endişemiz kalmamış. kimsenin öyle bi derdi yok. sadece bir kez daha telefonla konuşabilmek için yaşıyoruz diyebilirim. karakolda 13 kişiyiz er olarak, kura ile telefon sırası belirledik bana 11 çıktı, çok kötü. en boktan gecede bile 7.'ye kadar kesin ulaşıyoruz ama 11 çok riskli. o hafta konuşamadan ölme ihtimalim var. neyse 1 3 5 7 derken 10. kişi konuştu ve sıra bende. ama sorumlu arkadaş "bi parazit kontrolü yapayım pheno sen başlamadan" diyerek iğrenç bi gülüş takındı, götoğlan aklınca beni sinirlendiricek. sinirlendirdi de..
    bu sevgili kardeşimiz kendince parazit kontrolü yaptıktan sonra telsiz odasına bir adım atmamla arkamda cama taş çarpma sesi duydum. "sikerim yapıcanız şakayı yeter lan!" diye arkamı dönmemle beraber sağ elmacık kemiğinden vurulmuş serkan abi'yi yerde gördüm. pek konuşmaz, konuştuğunda ne anlattığı anlaşılmaz bi adamdıı serkan abi. usta asker, 4 haftası kalmış diye biliyorduk meğer günü bitmiş.
    hemen yere atladım, bi taraftan emirleri dinlemeye çalışıyorum ama götoğlanı telsiz sorumlusunun yaptığını da aklımdan çıkaramıyorum. siktiğimin parazit kontrolünü benden sonra yapsa sevdiğimin doğum gününü kutlicam ama kutlayamadım. aklımda sadece o var, son kez konuşamadan ölmek. siktiğimin paraziti olsa nolucak, sanki karakol sırlarını vericem telefonda, alt tarafı doğum gününü kutlayıp seni seviyorum dicem. diyemedim..
    serkan abi'yi duvar kenarına çektikten sonra cephaneliğe doğru süründüm. mermiler yağmur gibi akarken karakol komutanı astsubay (vekaleten) gözcüden bilgileri alıp emirleri sıralamaya başladı. önceden konuşmuştuk, boşta bir cephe olursa 3 kişi oradan dışarı çıkıp karakoldan uzakta kendine bir yer belirleyecek, varsa yaklaşanları ya da yıkıcı silah kullananları etkisiz hale getirmeye çabalicak. geri kalanlar içeride sürekli yer değiştirerek savunma atışları yapıcak. dışarı çıkacak 3 kişiden biri de bu kardeşiniz pheno. karakolun ana kapıyı karşınıza alınca sağ tarafı ve arkanın sağının boş olduğu bilgisini alıp oraya doğru yöneldik. dışarı çıkınca üçümüz 25-30 metre kadar beraber süründükten sonra benden 1 ya da 2 yaş küçük emre kardeşim farklı bi yöne gidip bizden ayrıldı. 10-15 metre sonra da diğer can dostum caner'le ayrıldık. sanıyorum bi 30 saniye sonra emre'nin gittiği yerden silah sesleri geldi, sanıyorum yüzyüze gelmiş ve iki ya da üç kişiyi devirdikten sonra düşmüştü emre. yakın mesafede keleşe göre kırıkkale çok daha etkili ve seriydi ama bilenler bilir mermisi kısıtlıdır ve şimdiyi bilmiyorum ama 3 atıyosa 4.de kesin tutukluk yapardı.
    ben aldığım emri yerine getirip gitmem gereken yere ulaştıktan kısa süre sonra bana takriben 35-40 metre mesafede birinin (şu an adını nedense hatırlayamadım) rpg benzeri bi silahla hazırlandığını farkettim. aslında burada eğer varsa allah yardım etti diyebilirim. çünkü oldukça soğuk olmasına rağmen bulutsuz bir geceydi ve detayları farketmek için yeterli görüş vardı. elimdeki g3 menzil olarak muazzam olmasına rağmen o titreten soğuğun içinde 40 metreden tekte adam indirmek çok da kolay değildi takdir edersiniz ki. muhtemelen ikinci mermiyi atamadan delik deşik olurdum. sürünerek biraz yaklaşmaya çalıştım ve o esnada da birisi karakoldan rpglinin olduğu bölgeye mermi yağdırıyordu. sayabildiğim kadarıyla rpgli ve 2 kişi daha vardı o çevrede. bunlardan birinin karakoldan gelen mermilerle düştüğünü farketmemle g3'ün tetiğine basıp rpgliyi düşürmem arasındaki süre sanıyorum 5-10 saniye filandı. sonra g3'ü yere bırakıp tabancayı çektim ve bütün şarjörü son kalan kişiye boşalttım. (sanıyorum bu askerlik hayatım boyunca yaptığım en gerizekalıca hareketti) sonrasında arkamdan gelen yürüme sesi ki ben bu hikayeyi ne zaman anlatsam "ölüm sesi" diye bahsederim, tam olarak ölümün sesiydi. ellerimi kaldırıp arkamı döndüm ve bana bakan kadın teröristle yüz yüze geldim. tabancamda mermi yoktu ve g3'ü de 5-6 metre uzakta yere atmıştım. sanıyorum bi 10-15 saniye birbirimize baktık, sonra bana doğru bir iki adım attı ve tam o anda karakoldan takır takır mermi sıkan arda isimli kardeşimin mermisi bu kıza isabet etti. biraz yalpalayıp yere düştü, hemen üzerine atlayıp silahını aldım. son nefeslerini alıp veriyordu, öldürmeye vicdanım el vermedi, orada bırakıp karakol çevresine baktım. normalde asla böyle bi şey olamaz ama 2 tane helikopter karakola doğru geliyordu, havanın açık olması resmen hayatımızı kurtardı diyebilirim çünkü daha fazla direnecek ne cephanem ne enerjim ne de mücadele arzum kalmıştı.
    helikopter seslerinin bütün vadide yankılanmasıyla karşıdan gelen mermiler de kesildi. o gece 13 er + 1 astsubaydan sadece 4 er ve 1 astsubay kalmıştık. caner, ben, arda, telsizci (onu hiç sevmediğim için adını vermicem) ve asteğmen teo (babası yunan annesi türktü). karakol etrafından da 12 tane terörist cesedi topladık, kaç tane götürdüler bilmiyorum.

    bütün bu anlattıklarım sanki 5-10 dakika içinde gerçekleşmiş gibi görünsede 1 saatten biraz fazla sürmüştü ve sikelanjelo, o gece benimle beraber hayatta kalan 3 askerden biriydi.
  • ergen ruhlu kofti yazar, okullar tatilken veya tatil dönemlerinde başlık altı pisliyor, yazık...
  • disiplin çalışkanlıkla birleşince ortaya böyle durumlar çıkabiliyor yüksek bir medeniyet kültürüne sahip bir millet den başka bir şey beklenemez de aslında.
  • (bkz: #55338153)

    boyundan büyük işlere kalkışan ve sözünde durmayan yazar.
  • bana ilham veriyor.
hesabın var mı? giriş yap