stylites

• yunanca da sütun
  manasına gelir.
  bir sutun yada direğin üzerinde yaşayan hristiyan çilecilerine verilen ad
• ibn el fakih e göre 10.yy da roma da 1220 sütunun üzerinde bu keşişlerden varmış
• antakya samandağ'ın adı muhtemelen bir stylites keşişi olan aziz symeon/simeon'dan geliyor.
  (bkz: aziz simeon stylite) bu stylite/sütun ermişlerinin sonra iç anadolu'ya kapadokya'ya da seferi var. iç anadolu'yu hıristiyanlaştıranlardan. kendisi değil de ardılları. meryemana.net'te
  
  (kşz: gayya)
• insanların siksokundan bıktığım bir öğle yürüyüşü sırasında aklıma gelen yaşam biçimi. ne olurdu ben de genişçe bir sütunun tepesine çıkıp insanları yukarıdan süzerek vaktimi geçirseydim. bir köşe başında ya da her zaman hafif bir insan trafiğinin ortasında sizleri yukarıdan izlerken, her şeyin gelip geçiciliğini yaşam biçimi olarak deneyimlerdim. ve bir kez bu noktaya gelen için artık hiçbir şey sıkıcı değildir zaten.
  
  yemeğimi veren bikaç hayırsever illaki bulunurdu. ya onlara bir ip sarkıtırdım, ya da kafama yiyecek bişeyler fırlatırlardı. ekmek, su ve biraz katık yeterliydi. ancak sonradan aklıma gelen sıçan varlıklar olduğumuz gerçeği bütün hayallerimi yerle bir etti. cidden nasıl sıçacaktım, sütunun ucundan doğru hafif çömelip boşaltımımı yapsam, hadi o ok de götümü nasıl temizleyecektim? bu düşünce deneyi iğrenç bir sona ulaşmıştı. yan kabinde biri varken sıçamayan ben için bu yük bana fazla gelirdi.
  
  sonra bunun da çözümü var dedim. ağaç tepesinde yaşayan hintli gurular vardır. bunlar arasıra temizlenmek için zaten üstüne kuruldukları nehre girerler. ama ben ağaç değil sütun istiyordum. ben sütun seviyorum ve sütunda yaşamak istedim.
  
  sütunlar üstünde yaşamak için olmalıdır.
  
  edit: asketizme karşıyım, sadece kendimin ve sizin salaklıklarınızdan sıkıldım.
• (bkz: cami)
  (bkz: imam)
  (bkz: ezan)