65 entry daha
  • en genis anlamiyla, emek sureci insanin kullanim degeri olusturmak icin doganin geri kalaniyla kurdugu iliski olarak tanimlanabilirse, teknoloji, yine en genis anlamiyla, bu emek surecinde dolayimlanmadan var olamayacagimiz aractir.

    et kiymak, kok kesmek icin yontulan ilk tas aletten tutun da uzaya cikmak icin kullandigimiz roket'e kadar kullandigimiz vasitalardir teknoloji dedigimiz sey. gunluk kullanimda teknolojinin dogrudan ileri teknoloji anlaminda kullanilmasi da ilerlemeci tarih anlayisinin bize bir hediyesi olsa gerek. "cok teknolojik bir alet" gibi aslinda icinde totoloji barindiran --cok alet bir teknoloji demekten daha anlamli olmayan--ucube cumleler kurmamiz bundan saniyorum.

    uretim surecinde dogayla kurulmasi kacinilmaz olan iliskinin vasitasi olarak teknolojinin toplumsal manasini anlamak da ancak teknolojinin dahil oldugu sureclerin iliskisel bir calismasiyla mumkun olur. bahse konu iliskisel anlayisin en guzel orneklerinden biri, suphesiz, marx'in kapital'in birinci cildindeki kisa bir dipnotunda bulunabilir:

    "technology reveals the active relation of man to nature, the direct process of the production of his life, and thereby it also lays bare the process of the production of the social relations of his life, and of the mental conceptions that flow from those relations" [*]

    soyle cevrilmis: "teknoloji, insanın doğayı ele alış biçimini, yaşamını sürdürmek için başvurduğu üretim sürecini açıklayarak, toplumsal ilişkilerin oluşum biçimini ve bu ilişkilerden doğan kavranıları ve düşünce biçimlerini ortaya koyuyor." [**]

    bu tercumede kanimca marx'in kurdugu iliskisel diyalektik dil yerini "teknoloji uretim surecini aciklar", "iliskilerden dogan kavranilar" ifadelerindeki gibi nedensel bir dile biraktigi icin birmiktar sorun var.

    ben su sekilde cevirmeyi uygun bulurum: teknoloji insanin dogayla aktif iliskisini, hayatini dogrudan dogruya uretme surecini, dolayisiyla da toplumsal iliskilerin uretimini ve bu surecte yeseren toplumsal mefhum ve anlayislari gozumuzun onune serer.

    bu cumledeki ana kavramlar --teknoloji, dogayla kurulan iliski, hayatin uretilmesi sureci, toplumsal iliskilerin uretimi ve toplumsal mefhumlar-- dikkat buyrunuz, birbirinin sebeb sonucu degil, diyalektik olarak genis bir surecte beraber var olan momentler olarak inceleniyor.

    marxin iliskisel-diyalektik ipiyle toplumsallik kuyusuna inersek sayet, teknolojinin toplumsal uretimi, anlami ve oneminin kendi icinde anlasilamayacagini teslim etmemiz gerekir. teknoloji, onu vareden toplumsal iliskiler icerisinde anlasilabilir. teknolojik gelisme iyimidir kotumudur klisesi uzerinden bir ornek vermek gerekirse: sadece 1970'lerden beri artan uretim kapasitesi ve buna bagli olarak uretilen zenginlik eger insanin kollektif olarak emek surecinden ozgurlestirilmesi icin kullanilabilen bir toplumsal sistemde var olsaydi, tahmin ediyorum bugun hepimiz gunde bir iki saat calisip, insancil bir refah duzeyinde eylesebilirdik. lakin teknoloji mevcut sistemimizde, kapitalizmin hayat kaynagi olan cebri rekabet yasalarinin yuzu suyu hurmetine degisim degeri saglamanin araci olarak var oldugu icin, sermayenin kontrolu altinda bir emek kirbaci islevini gormekte ve bu surecte yeseren tahakkum iliskilerini var etmektedir.

    kanimca sasirtici tek bir istatistik ile bunu desteklemeye calisayim. abd'de 1970'lerin ortalarindan beri uretimin emek gucunun daha ucuz oldugu cin, meksika gibi yerlere kacmasi abd'de artan issizligin en buyuk musebibi olarak gosterilse de, teknolojik gelisme vasitasiyla kotarilan iscilerin iskartaya cikarilmasi ile artan issizlik off-shore'lasmanin yarattigi issizlikten cok daha fazla. off-shore uretimin yarattigi issizlik toplam issizligin %30'unu olustururken teknolojik gelismenin uretim surecinin disina attigi iscilerin yarattigi issizlik toplam issizligin %60'ini olusturuyor [***]

    sonuc olarak, bu ornekten hareketle, teknolojinin icinde varoldugu toplumsal iliskiler ve bu iliskiler tarafindan belirlenen toplumsal rolu, insanligi selamete goturebilecegi gibi, insanligi kor kuyularda merdivensiz de birakabilir.

    * karl marx (1990), capital: a critique of political economy, volume i, london: penguin, sf. 493.
    ** http://www.kurtuluscephesi.com/…ks/kapc115.html#nt4 (4. dipnot).
    *** david harvey (2010) enigma of capital (3. bolum).
236 entry daha
hesabın var mı? giriş yap