• israil'in iç güvenlik birimi shin bet'e şu ana kadar başkanlık yapmış 6 kişiyle yapılmış röportajlardan oluşan 2012 yılına ait bir belgesel.

    israil'in, hakkında ki bilgileri devlet sırrı şeklinde koruduğu shin bet'le ilgili ilk defa birinci elden bilgileri yöneticilerinden yani birinci elden dinleme fırsatı yakalıyorsunuz.

    iki buçuk fragmanda o altı yöneticiyi de kısa kısa dinleme fırsatınız oluyor ama her yöneticinin birbirinden farklı tarzları ve görüşleri olduğunu anlamak uzun sürmüyor. askeri yollarla barış sağlanamaz diyen bile var, ki o pozisyonda ki bir israilli yahudiden duymayı beklemediğiniz bir şey bu.

    fragman: http://www.imdb.com/video/imdb/vi3741296409/

    http://en.wikipedia.org/…keepers_(documentary_film)

    http://www.imdb.com/title/tt2309788/combined
  • filistin-israil olayına israil tarafından tarafsız bakmayı başarmış bir belgesel. taraflı diyenler yanılıyorlar. çünkü yönetmen görevini çok iyi yapmış. belki de görüntüsü bile alınamaz denilen örgüt yöneticilerini kamera karşısına geçirmiş. sorulabilecek en zor soruları sormuş ve cevaplarını almıştır. belki belgesele konamayan veya cevabı alınamayan sorular vardır, olabilir de ama bu yönetmeni taraflı veya başarısız/taraflı yapmaz.

    memlekettedeki her olayda israili suçlayan bir millet olarak hala türkçe alt yazısının düşmemesi çok manidar.
  • israil-filistin meselesi ile ilgili var olan aşırı hassasiyet sebebiyle bazı kesimlerce filistin yanlısı bazı kesimlerce ise israil yanlısı olarak nitelendirilmesi doğal. 'çok şey bilip de hiç konuşmayan' insanları konuşturmak yönetmenin en büyük başarısı aslında. konuya ahmedinejad bakış açısıyla bakmayan herkese izlenmesi tavsiye olunur.
  • burdaki şin bet üst yetkililerinin bir evin üzerine bomba bırakmanın etik olmadığı, etkisiz olduğundan bahsetmesine rağmen. anlattıkları olayda da şu zamanlarda da gazzedeki evlerin üzerine atılan bombalar insanı bir düşünce çıkmazına götürüyor. film genel anlamda başarılı. hatta baya başarılı. yönetmen dersine iyi çalışmış ve güzel bir film yapmış. bazı yerlerde görüntülerin acımasızlığı ile anlatılanın çelişmesi de yönetmenin tarafsız bir tutum sergilediğini gösteriyor. israil askerleri konuştuğu için israil tarafından bakıyor doğal olarak.
  • israil güvenlik bürokrasisinin eski mensupları tarafından dikkate değer özeleştirilerin yapıldığı başarılı bir yapım.

    oldukça dışa kapalı yapıların üst düzeyinden kamuoyu önünde hataların kabullenilmesi, kurumsal hatalara rağmen kendini yenileme potansiyeli olan bir kurumsal kültüre işaret etmekte.

    bir başka dikkat çeken nokta ise, israil gerek geçmişte gerekse günümüzde giderek siyasi yelpazenin en sağına doğru istikrarla savrulan bir ülke olmasına karşın, istihbarat gibi kritik kurumların nispeten siyasallaşmadan uzak kalabildiği ve görece ılımlı/liberal kesimlerin kurumları yönetmesine müsaade edildiği izlenimi vermekte.

    belgeselin son kısmında ami ayalon'un sözlerinden güvenlik bürokrasisinin israil'in içinde bulunduğu açmazı gayet iyi analiz ettiği anlaşılmakta:
    "the tragedy of israel's public security debate is that we don't realize that we face a frustrating situation in which we win every battle, but we lose the war."
  • israil filistin meselesine iyi bi bakış sunmuş başarılı bi belgesel. başlangıcında avraham shalom'un (tombik olan) "şehrinizde her an patlayabilir bombalar varken ahlaktan bahsedemezsiniz" diyip istihbaratın yanlışlarını aklamaya çalıştığını görünce insan taraflı bi belgesel olduğunu yanılgısına kapılıyor halbuki devamında özeleştirisini yapıp artık solcu olduğunu söyleyen mevkidaşlarını falan görüyoruz.

    istihbaratın en önemli isimlerinin dahi diyalogdan yana olduğu görülüyor. uyguladıkları askeri operasyonların başarı getirmeyeceğini içten içe biliyorlar, en kötü düşmanlarıyla bile masaya oturmaya hazır bi görüntü çiziyorlar. biz onları ezeriz, biz daha güçlüyüz gibi düşünceler bekliyor insan ama öle değil. hatta dediğim gibi bi yığın özeleştiri yapıyorlar. yaptıklarının işgal olduğunu ve bazı bölgelerden çekilmeleri gerektiğini açık açık söyleyenler vardı aralarında. colleteral damage bölümünde ailesiyle sokulmuş uyuyan insanların evlerine öyle girmemeliydik dediler, yanlış istihbaratla masumları öldürmelerini onaylamadıklarını belirttiler.

    israil'in ortadoğu ülkeleri arasında batıya en yakın duranlardan biri olduğu söylenir. çünkü eğitimleri çok iyidir dünyayı yakalayabilirler falan. işin biraz daha politik kısmına bakınca aşırı dinci yahudilerin kendi başbakanlarını araplarla yürüttüğü müzakerelerden dolayı bi yığın protesto gösterisi düzenlediyip en sonunda öldürdüğünü izledik ki bu gayet ilkel bi refleks. ayrıca mescidi aksa'yı patlatmak isteyen, ülkenin yönetici kadrosuyla yakından ilişkisi olan kişilerin eylemi yapamadan yakalanmalarından sonra "onlar bizim kanımızdan" denilerek affedildiğini gördük. ki belgeselde de dendiği gibi bu tarz bi saldırır bugün bile arap israil savasına yol açar türden bi eylem ama affedecek kadar akıl mantıktan yoksunlar. ayrıca 2015te israil askerlerinin mescidi aksaya girdiğini de belirteyim. *

    belgesel bitince şimdiye kadar konuya objektif yaklaşmadığımı fark ettim. hatta -bizdeki saldırıların etkisiyle olsa gerek- otobüslerinde bombalar patladıkça israillerin karşı tarafa bakışlarının nedenini daha iyi anlayabildim. en nihayetinde karşılıklı hatalar söz konusu ve taraflar o kadar da masum değil. ami ayalon "biz güvende olmak istedik daha çok terör bulduk, onlar devlet istediler daha çok yerleşimci buldular" dediğinde buna iyice ikna oldum.
  • israil'in gunah cikartiyormus gibi yaparak, sevimli gozukmeye calistigi kolpacinin krali belgesel.

    izlemeyin diyemem, 3-5 ilginc birseyler var, ancak bunlari anlatan herifler, sanki boyle, """valla biz hic oyle olsun istemezdik, bak ne hale geldi ortam, senelerdir baris yok, hatta daha cok birbirimize zarar verdik""" filan tadinda takilinca, istemsizce hassktr lan diyerek guldum yalan yok.

    yanniz izlerken sunu farkettim, bu yahudiler de aslinda bildigin arap irkinin bir tik gungormusu gibi. sikime benzeyen telaffuza sahip lisanlarindan tut, tiplerine kadar, baya tirrek bunlar. hele bunlarin sagcilarini baz alirsam, coldeki bedeviden farklari yok alayinin.

    evet, araplar basta olmak uzere, bazi milletlere karsi gayet irkciyim. alinan gucenen varsa cok da pipi.
  • belgeselde bahsi geçen golan tepelerindeki ormancılık faaliyetine ait hikaye aynı zamanda netflix yapımı olan the spy dizisine de konu olmuştur.
  • son derece başarılı bulduğum bir belegesel.dikkatimi çeken 2 yer oldu. birincisi 300 numaralı otobüs olayı ve sonrasında yaşananlardı. her ne kadar o dönem ki shabak başkanı tonton aga (bkz: ami ayalon) terörle mücadelede ahlaka yer yoktur anlayışına sahip olsa da o an alt kademede olup daha sonra teşkilatın başına geçecek yuval diskin'in söyledikleri daha önemli idi. terörle uzun soluklu mücadele eden her ülke ve kurumda bir süre sonra terörle mücadelede terörist gibi davranmak ile başlayan yozlaşmayı onlarda farketmişler ve "beyler bizimde üzerimizde kanunlar var" anlayışı o dönemde hakim olmuş.

    2. konu ise israil siyasetindeki aşırı sağ unsurların komplosunun ortaya çıkartılması ve sonrasında yaşananlar oldu. devlet içerisindeki bir takım önenli kişilerin (hükümet,knesset) bu komploculara yönelik sempatik tavırları ve kısa sürede bu kişilerin salıverilmeleri aslında insanı çok şaşırtmıyor fakat asıl şaşırtıcı husus devletin kurucu değeri olarak nitelenen yahudiliği benimseyen ve bu amaçla eylemlerde bulunan bir örgütlenmeye böyle bir operasyon yapılması ve bunun ülkenin kurucu değerlerine bağlı olan bir hükümet tarafından düzenlenmiş olması. yani ergenekon vb davalar gibi kurucu değerlere ve o değerlere bağlı insanlara kumpas kurmak şeklinde değil bunu suistimal edenleri suçüstü yaparak yakalayan bir teşkilat ve onu destekleyen bir hükümet.

    neticede güzel belgeseldir efenim izleyiniz. israil devletine olmasa bile vatandaşlarına (ki iç istihbarat servisinin başında bulunan 6 kişiden bahsediyoruz) yönelik bakış açinızı ciddi manada değiştirmese bile sorgulatabilir.
hesabın var mı? giriş yap