• bir julian barnes romanı
  • 2011 man booker roman ödülü'ne layık görülmüştür.
  • başarılı bir eser. 150 sayfada, sağlam bir kurgu yaratmak ve içsel değerlerdirmeleri geleneksel psikolojik roman kalıplarına dökmeden aktarabilmek, ve daha da ötesi zamanın ruhundan ayrı düşmediğini işaret edebilmek takdire değer gerçekten. barnes övgüyü hak etmekte. etkileyici izlenimler bırakan bir yapıt. oldukça akıcı, gizemli çatısı bunun bir nedeni sayılabilir. bitişin çok keskin olmaması kimi okuyucular için bir eleştiri nedeni olabilir belki ama benim görüşüm (postmodern roman yaklaşımı çerçevesinde) hayatta nasıl her şeyi net bir ilişkiler sistematiği çerçevesinde sebep-sonuç bağıntısı ile betimleyemiyorsak yazında da bunun etkilerini görmek oldukça normal hatta belki de olması gereken bu ama hala balzacvari teknik arayanlar için ne kadar tatmin edici olur bilemiyorum. okunmasını şiddetle tavsiye ederim.
  • roman olmadan once, frank kermode'un roman uzerine yazdigi incelemesinin adiydi: http://www.amazon.com/…e=utf8&qid=1325148651&sr=8-1
  • ne diyeceğimi bilemiyorum. julian barnes'ın diğer kitapları içinde en yalını ve en etkileyicisi.daha ilk sayfalarda okuru etkisi altına alan yoğun atmosfere girip,150 sayfa boyunca tony webster ile düşünüyor tartışıyor, kızıyor, anlıyor, şaşırıyor, acıyor ve zaman, yaşlılık, pişmanlık, hatırladıklarımız, unuttuklarımız ve nasıl hatırlayıp neleri unuttuğumuza bağlı olarak yaşadığımız hayatı nasıl değerlendirdiğimiz üzerine efkarlanıyoruz.

    nefis nefis alın okuyun.
  • serdar rıfat kırkoğlu çevirisiyle raflardaki yerini ayrıntı yayınları tarafından çıkarılan baskıda almıştır.
  • başta tarih kavramını sorgulayan diyaloglarıyla ilgimi çekti..hikaye ilerledikçe kişisel tarihin de ve hafızanın aslında ne kadar muğlak ve güvenilmez olduğu üzerinden bu sorgulamayı içimde tekrar yapmamı sağladı. üstelik bunu - edebiyat için (bana kalırsa) en zor şekilde - aşırıya kaçmadan, sade ve olağan şekilde yaptı. demem o ki, çok çok iyi bir roman..
  • türkçeye "bir son duygusu" olarak çevrilen julian barnes romanı. romanın temel probleminin anımsama yoluyla hayatı irdeleme olduğu görülüyor. bir düşünce romanı olmasının yanı sıra akıcı ve yalın bir tarafı da mevcut. okuyucunun payına düşenleri alacağı etkileyici bir roman.

    o paylardan birini alıntılamak gerekirse:
    --- spoiler ---

    kendi hayat hikâyemizi ne kadar sık anlatırız? ne kadar sık düzeltmeler yaparız, güzelleştiririz, kurnazca kesintilere gideriz? hayat uzadıkça, çevremizde hikâyemize meydan okuyacak, bize hayatımızın bizim hayatımız olmadığını, sadece hayatımız hakkında anlattığımız hikâye olduğunu anımsatacak kişiler de azalıyor. başkalarına ama -esas olarak- kendimize anlatılan bir hikâye.
    --- spoiler ---
  • --- spoiler ---

    "tarih, hafızanın kusurlarının belgelerin yetersizliğiyle buluştuğu noktada oluşan kesinliktir."
    (history is that certainty produced at the point where the imperfections of memory meet the inadequacies of documentation.)

    "hatırladığın, tanık olduğunla aynı olmayabilir." veya belki kelimeler yerine anlamı uydurmaya çalışırsak "bugün hatırladıkların geçmişte yaşadıklarına ne kadar uyuyor?". tamam aslı soru cümlesi değil ama bu da zaten retorik bir soru. peki o zaman "bugün hatırladıkların her zaman geçmişte yaşadıklarınla uyumlu olmayabilir.". veya biraz daha serbest takılalım "hatırlıyorum diyorsun, peki olaylar gerçekten hatırladığın gibi miydi?". yine soruya döndük. neyse.
    (what you end up remembering isn't always the same as what you have witnessed.)

    ilk cümleyi daha düzgün çevirmek beni aşar. bu ifade o kadar edebi olmasa tam da umberto eco'nun kitaplarında yer bulacak ve hiç sırıtmayacak bir cümle. ne demek istediğini anlamadım ama herhalde derin bir anlamı olsa gerek. bence doğru dürüst hatırlayamadığın bir olayı yalan yanlış bir belgeyle doğrulamaya çalışırsan elde ettiğin sonuç bir yalandır.

    bir romandan tasvirleri çıkarırsan geriye bu romana benzer birşey kalır. keşke başka yazarlar da benzer romanlar yazmayı deneseler. tuhaf, romanda anlatılan hikaye ilgimi çekmedi ve karakterlerin hiçbirini umursamadım. ama bu kitap bana göre zaman kaybı değil. kapak tasarımını yapanı ayrıca kutlamak gerek, kitabın kapağının basitliği ve içerikle olan ilgisi tam yerinde. hem romanın minimalist yapısına uygun hem de veronica'nın tony'ye verdiği fotokopilere gönderme yapıyor.

    bir ara boş bir üç saatiniz varsa okuyun.

    --- spoiler ---
  • julian barnes'ın son romanı.

    ustalık işi bir roman. okuyun ne kadar etkileyici bir roman olduğunu göreceksiniz.
hesabın var mı? giriş yap