• mubi sayesinde izlediğim bir film daha ve yine başlığı açma görevi bana kalmış anladığım kadarıyla. bu işi sevmeye başladım.

    neyse filmimize gelelim. 1946 yapımı bir drama/noir film kendileri. lewis milestone'un elinden çıkma ve de başrollerini barbara stanwyck, kirk douglas, van heflin ve de lizabeth scott paylaşmakta.

    filmin özetini ise direkt olarak mubi üzerinden aktaracağım. yani bu kelimeler bana değil mubi'ye aittir: kural tanımayan despot bir kadın, çocukluk arkadaşı olan alkolik bir bölge savcısı ile evlenir. adam aynı zamanda 17 yıl önce zengin halasını öldürdüğü ana şahit olan yeryüzündeki tek insandır.

    olabilecek en kötü özet sanırım. hoş böylece spoiler'ı da minimuma indirmiş olduk.

    biraz da kendi fikrimi söyleyeyim film hakkında. ilk söyleyeceğim şey ise kesinlikle filmin bu kadar sıradan(casual) oluşuna olan şaşkınlığım. tabi bunun sebebi mubi üzerinden izlemem. yoksa kötü bi anlamda söylemedim. sadece bu tarz sade bi senaryoya sahip filmi buradan izlemek garibime gitti. onun dışında da hoş, 116 dakika sürmesine rağmen pek sıkmayan, karakterlerini ve hikayesini de gayet güzel anlattığına inandığım bir film izledim.

    söylemeden geçemeyeceğin baştaki kaza sahnesini 3 kere falan izledim sanırım. sahne o kadar yapay o kadar dandik duruyordu ki tekrar tekrar izleyip güldüm. neyse ki filmin kalanında bu tarz kötü çekilmiş/yazılmış sahne yoktu neyse ki.

    son olarak mubi'de 5 üzerinden 4 verdiğimi söylemeliyim. zihni yoran sanat filmlerinden sonra iyi geldi.

    not. akademi ödüllerinde özgün senaryo adayıymış film aynı zamanda. 46 için özgün senaryo bu oluyormuş demek ki. onu da öğrenmiş olduk
  • lewis milestone yönetmenliğindeki '46 yapım bir film noir örneği. filmde amerikan sinemasının en mühim aktristlerinden barbara stanwyck ve lizabeth scott'la birlikte van heflin, kirk douglas, judith anderson da yer alıyor.

    sınıfsal çelişkiler ve çatışmalar üzerine kurulu olay örgüsüne sahip filmde bir cinayete tanıklık ediyoruz ve bu cinayetin meşrulaştırılma süreçlerinin psikolojik boyutlarını izliyoruz. iverstown kasabasının en zengini olan martha ve bölge başsavcısı olan eşi walter oldukça sorunlu bir evlilik yaşamaktadır. martha'nın zenginliği halasından gelmektedir ve halası yıllar önce öldürülmüştür. halası öldürüldüğü sırada o evde olan sam ise yıllar sonra kasabaya geçerken uğramıştır ve toni ile tanışmasını da buna borçludur. bu iki kadın ve iki erkeğin hayatı kasabadaki bu birkaç günle birlikte tamamen değişecektir.

    filmin sonunda iverstown kasabasını son kez gördüğümüz sekans ise herhalde hollywood tarihinin en radikal kapitalizm eleştirilerinden birine de vesile olmaktadır. şehirler büyümekte, insanlar zenginleşmekte iken birileri yok olmakta, kanlar akmaktadır. ölümlerin üzerine inşa edilen şehirlerin misafirleri oluyor hepimiz.
  • femme fatale'ler arasında bir üçgen-çekim : görsel

    bu tarz çekimler fim noir için trademark niteliğindedir. meslek diliyle söylenirse: üçgen-çekim kara filmlerde âdettendir. sonra adlandırmalar işin içine karışır: aşk üçgeni, ikili kışkırtma, üçlü düello, ikinizi de sevdim, hem sana hem ona aşığım vd.

    karedekiler: barbara stanwyck, van heflin, lizabeth scot.
hesabın var mı? giriş yap