• iran’ın usta yönetmen, minimalist filmlerin babası abbas kiyarüstemi’nin senaryosuna imza attığı yasaklı yönetmen jafar panahi’nin ilk filmi. film 8 yaşındaki razieh’in yeni yılda bir akvaryum balığı alma hikayesini anlatır. razieh başta hayır diyen annesini abisi vasıtasıyla para alması için ikna eder. anne çocuklara 500 toman verir. razieh balığı almaya giderken 500 tomanını kaybeder. film para bulanacak mı, bulunan para nasıl alınacak merakıyla devam ederken biz başka insanların da hayatına şahit oluruz hatta olay örgüsüne bir tesiri olmayan kişilerin hayatına da şahit oluruz örneğin bir askerin, terziye gelen bir müşterinin böylece filmde başrolün hikayesi zaman zaman başka hikayelerle bölünür. böylece 85 dakikalık minimal masalımsı filmde yönetmen razieh’in hikayesi üzerinden, terzi’nin, terzi müşterisinin, yılan oynatıcısının, balon satıcısı çocuğun ve bir askerin hikayesine de bizi dahil eder. tepeden baktığımızda film sokaktaki basit, günlük, sıradan iki saatlik bir olayı kameraya kaydeder. özelde razieh’in genelde birkaç insanın hikayesine şahit oluruz. filmi izlettiren hikayenin basitliği sadeliği yalın analtışı, çocukların samimi, gerçekçi, doğal halleri ve içerdiği evrensel mesajlardır. evrensel mesajlarına baktığımızda “ahlaklı” davranış ön plana çıkar; zor durumda kalan razieh’in hayali kurduğu japon balığının parasını vermeden balığı almaz. razieh’in kardeşi ali’nin zor durumda olduğu halde kör satıcıdan sakız çalmaz. dayanışma örneği; işini bırakan baloncu çocuğun çocuklara yardım etmesi ve çocuk dayanılması sevecenliği. ayrıca filmin büyükleri eleştiren bir noktası da var. büyükler ve genelde adamların çocukların sorunuyla ilgilenmelerine vakitleri yok herkes telaş içinde sadece bir kadın çocukların dertleriyle kısmen ilgilenir. filmin başıyla kaybolan razieh’in elinde mavi bir balon vardır böylece filmin sonunda razieh’e yardımcı olacak baloncu çocuk ile razieh karşılaşmış olduğunu filmin sonunda anlarız. ve filmin başımda kaybolan yılan oynacısına meraklı rezieh’in farklı bir kişiliğe de sahip olduğunu anlarız. sonunda çaresiz kalan iki çocuğa yardım eden kişi ise balon satıcısı afgan çocuktur. mazgala düşen parayı alabilmek için işini bırakan balon satıcısı hem sopasıyla hem de getirdiği sakızla çocukların kurtarıcısı olur. kendi yöntemleriyle parayı çıkaran çocuklar onlara yardım eden baloncu çocuğa teşekkür etmeden uzaklaşırlar. filmin ismini veren ise çocuklara sopasıyla getirdiği sakızıyla yardım eden balon satıcısıdır, bu manidar bir isimdir çünkü biz razieh’in japon balığı satın alma hikayesine şahit oluruz ama filmin sonunda sokak işçisi balon satıcısı bir çocuğun elindeki son beyaz balon filme adını verir. yönetmen bu arada dikkati sokak çocuğuna vermiş. kurtarıcı çocuk iki kardeşin mutluluğuna oturduğu mazgal üzerinden şahit olur. yönetmen filmin sonuna donuk kare balon satıcısını koyar çünkü iki kardeş muradına varıp evinin yolunu tutmuşlardır ama balon satıcısı çocuğun akıbeti belli değildir, yönetmen seyirciyi buna düşünmeye iter. evrensel mesajlar veren, duygusal anlar yaşatan, masalımsı filmin sonunda paranın düştüğü mazgalın karşısında çerçevelenen kameranın içinden filmin olay örgüsüne dahil olan yılan oynatıcısı, terziye kıyafetlerini diktiren müşteri, dükkan sahibi, baloncu çocuk ve razieh ile kardeşini görürüz. yönetmen bu çerçeveyle hepimiz tek dünyanın birer parçasıyız farkında olmadan birbirimizin hayatından geçip gidiyoruz alt metnini gizlemiştir. yılancı parayla oynama sekansı ?
  • bu iran filmlerinde çocuklar olmasa iran filmi diye bir şey olmaz herhalde.hep başrolde çocuklar ve çocukların acılarına ,mutsuzluklarina bizleri de ortak edip sevincleriyle seviniyoruz.ve görüyoruz ki çocukların küçük masumane istekleri hevesleri parası olmayan anne babaya ne büyük bir yük

    filmin konusu basit ve sade aslında ama filme ismini de veren baloncunun yapayalnız kalması ve tüm iran'ın nevroz bayramı dolayısıyla evlerine cekildiklerinde baloncunun tıpkı sopadaki tek beyaz balon gibi yapayalnız sokakta kalmasi filme anlam katan şeylerden.ayrica abi kardeş dayanışması da filmin pozitif yanlarindan.
  • yıllar yıllar önce tesadüfen izlediğim film. bende öyle yer etti ki... o çocuklardan biri de ben olabilir miydim acaba? şimdilerde o baloncu çocuk misyonuna erişebildim mi? kim bilir. ruhum beyaz ekrandan içeri sızarak bedenim hipnotize olmuş vaziyette izlemiştim filmi. uyku öncesi değil can kulağıyla dinlenenlerden, öyle masalsı.

    çok sonraları da çalışma alanlarımdan birine esin kaynağı olmuştu balonlar. benimkiler rengârenk! her işimde hep vardır balonlar. imza gibi adeta. uçan balonların felsefi bir yanı var herkese göre değişen. benimki bambaşka. ah öyle kıymetli ki...

    kaybedilen zaferler
    zamana karşı yenik düşenlerindir
    benim umut dolu balonlarım var
    zamana karşı birer birer uçurduğum
    ve ben hâla umutlarımla büyüyorum...

    balonlar gök yüzüne yükselirken güler mi ağlar mı bilinmez ama onları bırakan eller hep bir hüzünlü orası kesin. ama umut dolu.

    daha 17! huzur içinde uyu sıra arkadaşım ve sırdaşım can çağdaş b. aziz hatıran için uçar o balonlar. bilirim görürsün.

    (bkz: beyaz balon)
hesabın var mı? giriş yap