• sakin, rüyalarla dolu, duygusal, arzulu ve nazik bir kenny wheeler albümü. post bop'ın incilerinden biri olduğu şüphesiz, ancak avant-garde'ın berlin contemporary jazz orchestra öncesi melankoliye bu kadar yakınsadığı nadir albümlerden biri olduğu için duyduğum saygı daha ön planda. 1990 ecm çıkışlı albümde wheeler'ın kadim dostları gitarist john abercrombie, piyanist [aynı zamanda wheeler'ın uzun dönem sidemani norma winstone'un eşi olan] john taylor, baterist peter erskine ve basçı-duayen dave holland -her zaman olduğu gibi- interplay girişimlerini dozunda bırakıp melodiyi damla damla beynimize zerk etmekteler.

    kapağından kartonetine, narin ve etkileyici bir albüm penceredeki dul. açılışındaki aspire'dan ma belle hélène'e, belki de en vurucu şarkı: ana'ya dek.
    yıllardır içinde biriken huzuru, derin denizi, melankoliyi ve tutkuyu flügelhornuna dökmüş mr. wheeler; band de harfiyen uymuş kendisine. ortaya çıkan eser ise son yirmi beş yılın en vurucu albümlerinden biri, hey gidi. altmışındaki bir adam bu enerjiyi nereden buluyor [ki seksen birinde de buluyor, merak etmeyin.] anlamak güç, öte yandan aynı anda bu soğuk melodilerle odanın içini nasıl aydınlatıyor anlamak güç; daha çok hissetmekle alakalı sanırım. [burada belirtmem lazım, müzik de diğer konular gibi akademik temellere bağlıdır ancak klasik olarak albümleri analiz ederken kişisel yorumlarımı minimuma indirgemeye çalışırken bu güzide ve vurucu albümde ne diyeceğimi bilemiyorum. baştan sona.. nasıl olabilir?]

    oslo'da, 1990 şubatında kaydedilen bu naif ve zarafet dolu albümü her dinleyişimde tüylerim diken diken olur ve post-bop'ın avant-garde halet-i ruhiyesi içinde olurum.

    eğer music for large & small ensembles'ı ya da deer wan'i sevdiyseniz; bu albüme kapılıp gitmemeniz elde değil.
hesabın var mı? giriş yap