• yılmaz öner türkiye'nin yetiştirdiği en büyük zakalardan biridir bana kalırsa. istanbul erkek lisesi ve istanbul üniversitesi matematik bölümü mezunudur. matematik, fizik felsefe ile ilgilenmiş, göttingen'de, cambridge'de öğrencilik yapmış, heisenberg'den ders almış, biyolojiye merak sarıp genetiği incelemiş, bir sürü kitap yazıp bir çok çeviri yapmıştır.
    türkiye'de değil de bir avrupa ülkesinde doğmuş olsaydı kendisini science'dan humanist'den falan takip ediyor olurduk herhal.
  • böylesi bir zeka, bu üretkenlik sessiz sedasız ölüp gitmiştir kimsenin haberi olmadan. ah ülkem ah. otu boku, ünlülerin sırt sivilcelerini bilen vatandaşım bu bilgenin adını duymamıştır. bu bilge ölmüştür.
    ikinci bir örneği yoktur,matematik, biyoloji, felsefe vs kadar geniş bir spektrumda bu kadar değerli eserler veren. kitaplarının bir kısmı almanca-türkçe yazılmıştır, adeta "beni okumayın" demektedir okurlara.
    prodeterminizm diye adlandırdığı bir konuda epey kafa yormuştur, yazılar yazmıştır.
  • yilmaz öner ve hikmet kıvılcımlı türkiye'nin politika,felsefe,bilim alanında teorileri ve orjinal fikirleri ile hala keşfedilmeyi bekleyen bir hazine niteliğindeler.onlara olan ilgi herhalde toplumsal muhalefetin gelişimiyle üstel olarak artacak sanırım.

    nedense bu zatların el atmadıkları alan yok gibidir.
    bu geniş yelpazede orjinal fikirler üretmiş olmaları insanın aklına bu kadarıda olmaz dedirtiyor.

    yılmaz öner'in en önemli eserlerinden biri pozitivizmi eleştirmek'tir.
    hem philip frank'tan çeviri ve eleştiridir.
    ayrıca canlıların diyalektiği.yeni evrim teorisi
    prodeterminismus
    din adamının bunalımı
    modern doğa anlayışı ve kuantum kuramına giriş:max planck ve çeviri eleştiri yılmaz öner
    bilimde ve sanatta diyalektik
    bilim ve felsefe:heisenberg, çeviri ve eleştiri yılmaz öner
    vs sayabileceğim kitaplarından bazıları
  • max planck'ın modern doğa anlayışı ve kuantum teorisine giriş adlı kitabını çevirmiş, kitaba kendi açıklamalarını da eklemiş. yalnız, yılmaz öner'in açıklamaları kitabın kendisinden daha anlaşılmaz. en azından benim için.
  • son zamanlarda dahilerle ilgili haberlerin çoğalmasınında etkisiyle yöneldiğim biyografi okumalarına koşut karşıma ilgili birçok benzeri ismin çıkmasını spiritüel determinizmime bağlıyorum, -evet, kaderciyim- karşıma çıkan son isim de hazret oldu. vahiyle değil, afilifilintalar'da fatih altınöz'ün yumruğuyla haberdar oldum. ve ilgili googlevideo linkiyle beraber, acı bir kahve yaparak, oturup bir taraftan izlemeyi bir taraftan da sosyal bilimci olma isteğimi gözden geçirmek istiyorum, ne diyor hazret,

    “insanı ekonomik davranışlarının ötesinde insan yapan, yani sosyal yalnızlığın duvarlarını yıkmak, insanların atom atom dağılmışlığını yine kendi kararlarıyla toparlamak, sosyalleşme denen bu ihtiyaç, kendine eş, hem dert ve davranış dengi arayışı... bu değil midir özgürlük denen şu tükenmez ihtiyaç? bu arayış sevinci bir nevrozla mı ödenmelidir?”
  • 1978-79 yıllarında eski yakup'un tek göz odalık bir meyhane olduğu zamanlarda, o yuvarlak masada bugün artık çoğu yaşamayan büyüklerimizle birlikte içtiğimiz büyük zekâ...

    hakkında esaslı bir inceleme çetin veysal tarafından selahattin hilav'a saygı kitabında görülebilir.
  • karl korsch'un marxismus und philosophie isimli kitabını 91'de belge yayınları'ndan türkçeye aktarmış çevirmen.
  • türkçeyle çok da güzel felsefe yapabilmiş matematikçi.
    (bkz: türkçeyle felsefe yapamazsınız)

    gugılda lisedeki coğrafya öğretmenimi ararken karşılaştım kendisiyle. ne büyük ummanmış ve bunca yıl haberim olmamış, üzüldüm.

    nazi almanya'sından kaçıp istanbul üniversitesi'ne gelen hocalar fikrî gelişimine epey katkı sağlamış. hatta zamanın yerli matematik hocaları hakkında şöyle de bir şey söylemiş:

    "cahit arf dışındaki hocalar iyi niyetliydiler ancak matematiğin arkasındaki temeli anlamıyorlardı."

    zamanın doğasıyla ilgili bir kitabı var.
    "zamanı soyut kavramların metafiziksel dünyasından kurtaramadık değil mi? peki, zamanı özne olarak biz mi icat ettik? öyle ya, platon'un dediği gibi, 'zaman ebediliğin hareketli bir kopyası' mı?" diye soruyor.

    ben hali hazırdaki "canlıların diyalektiği ve yeni evrim teorisi" kitabıyla fikir dünyasına adım atmayı planlıyorum.

    hocamı değil ama dahiyâne bir insan buldum bu sabah. mutluyum.
  • ingiliz filozof roy bhaskar'ın dialectic: the pulse of freedom kitabında ismi geçer.
  • (bkz: max planck)'in ve (bkz: werner heisenberg)' in kitaplarını çeviren ve uzun uzadıya arkanotlarla kendi fikirlerini yazan kişi. 2003'te hayata gözlerini yummuş. çok değerli biridir ya da değildir, pek umrumda değil, umursadığım şu; keşke bu tip kıymetli kitaplara 'müdahale'ler yapmak yerine ilgili kitap üzerine kendi kitabını veya makalesini yayınlasaymış. makalesi vardıysa da kitaplarda bkz; vererek yönlendirseymiş. bence fazlasıyla rahatsız edici bir davranış. bir esere, başka bir eserle cevap verilebilir tamam da, bir insanın eserine sırf çevirisini yaptın diye o eserin içinde cevap vermek oldukça garip. hele ki o insanlar hayata gözlerini yummuş, cevap hakkı yok olmuşsa.

    edit: ayrıca nedense bu tip 'müdahale'lerin anlaşılırlığı, dahi insanların anlattıklarından daha kapalı oluyor. iki eserde de bu durumla karşılaştım.
hesabın var mı? giriş yap