• samimiyet

    evet evet tam olarak bu. çok özledim ben samimiyeti.
    kimsenin kimselere ''sen necisin'' tarzında bakmadığı o güzel günler.

    kürdün, laz ile çay ocağında tavla attığı, futbol'a siyasetin bulaşmadığı o güzel günler. bir ümraniye sapığını yakalamak için tüm türkiye'nin hep biraraya geldiği o efsane günler. (şimdiler de bu sapıkları kurtarmak için yasa çıkartan bir meclis görmek ne acı)

    insanların kendilerine götünün kılıyım diyecek kadar aşağılanmadığı o günler. şehit cenazelerine siyasetin bulaşmadığı, tüm insanların gırtlakları patlarcasına teröre lanet okuduğu o günler.

    polis'in ''diktanın değil halk'ın polisi olduğu o güzel günler''

    özledim be sözlük. çok özledim.
  • (bkz: yeşil alan)
  • gençlik. gençliğimizi çürüttü faydasızlar. yıl 2002, 23 yaşındaydım lan ben.
    ne diyeyim, çoluğunuzdan çocuğunuzdan çıksın.
  • din denilen kavramın temizliği.

    artık eskisi kadar temiz değil.

    din siyasi bir simge, işlerin hallediliş yöntemi ve pislik temizleme aracı olmuş durumda...
  • siyaset ve politikanın vatandaşın hayatına olan etkisi.

    o vakitlerde apolitik değilik ama bu kadar da politika/siyaset hayata, yaşantıya girmemişti. ırakla gerginlik, yunanla havada dalaşma, arada gelen zamlar, belki 2-3 yolsuzluk... buydu.

    şu an siyasetle yatıp siyasetle kalkıyoruz, her gün ülkede konusulan en az 2 olay, haftada 4-5 defa değişin bir gündem var. politik manada gidilmek istenen net bir yol ve yöntem olmadığı süreklilik, uzun vadeli planlar hedefler yerine anlık, nereye varacağı bilinmeyen kararlar alınıp uygulandığı bir dönem içindeyiz.

    insanlara devamlı birşeyler anlatılıyor, birşeylere yönlendiriliyor. haftabaşı tvden duyulan bir konu haftasonu olmadan ne zaman kimin kurduğu belli olmayan stk lar, haberler ile gündem oluyor, meclise geliyor, birileri konuşuyor, meydan okuyor, tehdit ediyor, sonra söylediğini tam tersini yapıyor ya da hiç bir şey söylemiyor, istenilen çoğunlukla yapılıyor, çok az bir ihtimal olmuyor sonra hepsi unutuluyor. sonra hepsi baştan bir daha bir daha başlıyor...
  • umut...
    o zamanlar enflasyon çok yüksekti ,koalisyonlarımız vardı , internet daha yeni yeni hayatımıza giriyordu,tek terör örgütümüz pkk'ydı o da yenilmişti, cep telefonları alo demek içindi,bu kadar avm'miz yoktu, bu kadar yüksek binamız,sitemiz yoktu... ama güzel komşularımız,çamurlu olsa bile yeşil alanlarımız,kimsin necisin bakmadan oluşan arkadaşlıklarımız,birbirimize kafagöz dalacak pozisyona gelmeden konuşabilecek konularımız vardı.
    en önemlisi umut vardı gelecek için. 24 yaşında olan ben veya benim kuşağımın bu ülkeden umudu vardı. insanlarımızı seviyorduk bu ülke bizim kuşakla daha ileri gidecek her ne kadar kriz vs. olsa bile çok güzel bir geleceğimiz olacağına dair umudumuz vardı.
    şimdi yaşım oldu 39 içim kara,umutsuzluk dolu... bu ülkenin insanlarını,cehaletini ve cehaleti yüceltelmelerini gördükçe daha da umutsuzum... bence bizden aldıkları en değerli şey bu umudumuzu bitirdiler...
  • öğrenciydim ve günlük harçlığımla kadıköyde bir barda 5 bira içebiliyordum. 5 x 13.-tl*30= 1.950.-tl aylık harçlık alıyormuşum. annem babam devlet memuruydu, kirada oturuyorduk. hayat renkliydi be, her gün festivaller, konserler, öğrenci şenlikleri vs. sokakta sting ve dustin hoffmanla karşılaştım ulan 90larda.
  • (bkz: adalet)
  • çocukluğum tabi ki amk.
    bir de tasolar.
hesabın var mı? giriş yap