• aynı hedefe sinirlenmek.
    (bkz: baba)
  • baştan sona tüm entryleri okudum. sanki hepsini annemle yapmışım gibi hayaller kurdum..annenizin kıymetini bilin.
  • böbreğin birini vererek bana 2. hayatı hediye etmesine şahit olmak
  • eskilerden konuşmak, ama çok eskilerden. senin ya bilmediğin ya da çok az hatırladığın şeylerden konuşmak; ya öğrenmek, ya da hafıza tazelemek. geçmiş zamanlar içinde lezzetli yolcuklar kısacası. ve onca yıla rağmen geçmişlerden bir yerlerden hep yeni öğrenilip de şaşırılan bişeyler olur anneden.
  • yemek yapmak

    mutfakla yakından ilgili bir erkek evlat olarak canım anacığım bana mutfakta hep teşvik edici davrandı.
  • (bkz: halı yıkamak)

    ama öyle tahta fırçalarla dizlerin üstünde sürünerek sağı solu fırçalamak değil. öyle halı yıkamaktan nefret ediyorum.

    yıkama için geniş bir alana ihtiyacınız var. ayrıca bir gün önceden yıkama için bütün gerekli malzemeler alınmış olmalı.

    şöyle makineler var. altında büyük yuvarlak fırça dönerek fırçalıyor. bu makineyi ben kullanıyorum. annem de sabunu, şampuanı vs. döker, halının suyunu çeker. bu makineyi zapt etmek için biraz kuvvet uygulamak gerekiyor. yıkama sonrasında 1-2 gün boyunca kollarda ve omuzlarda ağrı yapıyor.

    o halıları yıkarken verilen molada bir şeyler atıştırmak bu aktivitenin en güzel yanı. arkada size bir şeyler hazırlayan biri kesinlikle olmalı. ya da yiyeceğiniz şeyleri bir gün önceden hazırlayın.

    halılar güzelce yıkanıp durulandıktan sonra sıra halıları kuruması için asmaya geliyor. o ıslak halılar her ne kadar süzülmesi için kenarda bekletilse de eşek ölüsü ağırlığında oluyorlar. kaldırırken her yeriniz ıslanıyor. halının arka tarafı bilek içlerinizi tahriş ediyor... yazarken düşündüm de bu halı yıkama işi bayağı işkenceymiş. neyse işte o halıları astıktan sonra işler bitmiyor. leke olmaması için o halılar düzenli aralıklarla bulunduğu konumda ters düz edilmeli.

    ve nihayet o halılar kuruduktan sonra yerlere sarılıyor ve o deterjan, şampuan kokan, yumuşacık hale gelen halılara gururla ilk adımı atıyorsunuz.
  • dizine yatarım. o saçımla oynarken, onun geçmişini benim geleceğimi konuşuruz. hep de keyifli olmaz tabi ukdelerin torbası açılınca. babam ve gerzek akrabalarının, annemin cahil akrabalarının onun ruhunda bıraktığı yaralarda elim kolum bağlanır. ben de onun sırtını kollarını bacaklarını ovarım, gıdıklarım, güldürürüm, şimdilik geçer.
    edit:edit
  • babamın dedikodusunu yapıp yapıp en sonunda aklamak. canım babam ahaahaa.
    kışlık hazırlamak.
    ekmek yapmak, hem de taş fırında.
    bitmek bilmeyen çiçek muhabbetleri yapmak.
  • denize gittiğimizde kıyıya uzanıp kendimizi dalgalara dövdürmek, sağa sola devrildikçe gülmek ve sudan çıktığımızda beştaş oynamak.
  • (bkz: fındık toplamak)

    o güzel sesiyle "fındık toplayan kızlar" türküsünü söylemesi.

    peki ya bunun artık sadece burun direği sızlatan bir anıya dönüşmesine ne buyrulur.
hesabın var mı? giriş yap