• filmde beğendiğim yaratıcılık ve bright fikirleri yazacak olursam. uzay gemisi dünya yüzeyinde olmasına rağmen içerisinde yer çekiminin işlemeyişi tıpkı uzay gibi. uzaylıların insansı bir yapıdan ziyade karada yaşayan büyük bir ahtapot benzeri bir şey olarak tasvir edilmesi. iletişim için kullandıkları dilin boşluğa dumanvari bir maddeyle çizilen semboller olması ve bu sembollerin her birinin cümle mahiyetinde olması. filmin anahtarı yani en son anlaşılan can alıcı ve bir o kadarda etkileyici kısmı ise başrol oyuncusunun geleceği görme yetisi.
  • tabikide bir interstellar değil ama güzel film gelecek tamamda geçmişe gidebildik mi anlamadim
  • bir sanat eseri.

    tıpkı diğer tüm sanat eserleri gibi, insanı düşünmeye yönlendirme amacı taşımaktadır.

    bu filmi izleyip; "uzaylılar öyle görünmez bi kere !!111" diye eleştirmek, beyninizin en önemli görevini yerine getirmediği anlamına geliyor. yani düşünmeyi beceremiyorsunuz. eğer bu filmi izleyip, anlatmak istediğinden çok, hangi yöntemle anlattığına takılıyorsanız, üzgünüm sizin adınıza cidden. hayatınız boyunca güneşi değil, güneşi işaret eden parmağın şeklini şemalini tartışacaksınız demektir bu.

    sizin yerinizde olmak istemezdim.
  • bilim kurgu filmine dil bilimci bakışından bakan film. farklı bir bakış açısı ama mantıklı. bilimi kurguyu geçtim oldu da geldiler? nasıl anlaşıcaz?

    --- spoiler ---

    bilim adamını yürütürüz artık "ian walks" deyü.
    --- spoiler ---
  • abartili, klise, kotu kalpli uzaylilarin dunyayi istila etme fikrinden uzak; daha gercekci, duygusal ve yaratici bir film. sinemada izlemedigime pisman oldum. iste tam olarak bekledigim bir temas, keske gercek olsa..
  • iki üç tane geri zekalı uzaylıya dil öğretmeye çalışan insanları anlatan film.

    şaka bir yana yavaş ilerlemesine rağmen insanı kendine çekebilen güzel bir film.
  • öncelikle konusu ve işleyişi olarak dikkat çeken bir film. kesinlikle yaratıcı bir konu, farklı bir işleniş... akılda kalıcı, düşündürüp sorgulatıcı, üzerinde tartışılacak bir film. ağır, durgun (fakat yine de oldukça ilgi çekici) bir şekilde ilerliyor ve sonunda sizi zaman, doğrusal ya da döngüsel zamansallık, dil, dil - toplum ilişkileri ve hatta "annelik" konularında düşündürmeyi başarıyor.
    bu filmi interstallar'la kıyaslayarak eleştirenler olmuş. interstellar'la tek benzerliği yumuşak, duygusal ve hüzünlü yapısı. yoksa interstellar'da daha çok "boyutsallık" irdelenirken bu filmde "zamansallık" ön plana çıkmış.
    bu filmden hemen önce kızımla birlikte bir kez daha butterfly effect'i izlemiş ve yine filmdeki paradoksları bularak eğlenmiştik. oysa arrival, insanı farklı bir zaman kavramı üzerine düşünmeye ve anlamaya iterken
    --- spoiler ---
    geçmiş/gelecek bağlamındaki "zaman paradoksları"nın da hepsine birden çözüm buluyor kendi yarattığı teorisiyle. ayrıca örneğin "sapir whorf hipotezi" ya da "palindrom"u tüm işleyişe uyarlamak gibi küçük incelikler de yapılmış öyküde.
    --- spoiler ---

    bir takım eksiklikler ya da "şu şöyle anlatılsaydı..." tarzı eleştiriler yapılabilir elbette; ama uzay-zaman, dil bilim ve felsefe sevenlerin seveceği bir film.
  • daha başındayken sarsıldığım filmlerin başında antichrist geliyor, ve arrivalde bu listeye girdi.
    tam bir anne çocuğunun bunları yaşayacağını bilse yine de onu dünyaya getirmek ister miydi sorusunu düşünürken cevabı yine içerden geldi.
    'anne ben önlenilemez miyim'.
    en yüce duyguları uzaylılarla bağlamaları bence çok güzeldi. dillerini kavradıkça anlamı derinleşen kadını sevdim ben.
    'ilk sözcüğü anlamla birleştiren çocuğu düşün
    onun kavradıkça derinleşen şarkısını ...'
  • başıma bir şey gelmeyecek ise içine beni çekememiş, yarısında uykuya daldığım sonra uyanıp bitirmeliyim takıntısı ile izlediğim filmdir.

    o kadar uyku sersemi olunca filmin aktarmaya çalıştığı felsefe melsefe de boşa gitti. tabi ki anlayamadım. oysa barış özcan ın videosunu izleyince mutlak seyretmek duygusuna kapılmıştım.

    film tıkandığı her noktada fizik ötesi açıklamalara dalıyormuş gibi.

    --- spoiler ---

    dünyadakileri ortak çalışmaya yönlendirmelerine yönelik tezi destekleyen bir iki sahne koysalardı. sıra ile her ülkeden bir katılımla çözülse idi. kadının kafasında son dakika imgesi ile çözülmese idi belki daha az uyutur, daha bi ilgimi çekerdi.
    --- spoiler ---
  • son zamanlarda değil, tüm zamanlarda izlediğim en kötü filmlerden.
    konunun bu kadar ağır işlenmesini, filmin neredeyse durma noktasına gelmesini ise hiç söylemiyorum.
    klişeler gırla giderken, izlenesi ve sevilesi tek yan "iletişim" kurmaya dair harcanan detaylardı.
hesabın var mı? giriş yap