• belli ki edebiyat uçkuru kontrol edebilen bir şey değil (etmesi de gerekmez), bunu bir kere daha göstermiştir. başka da hiçbir şey olmamıştır. (mevzu ne bir "pedofili" vakası ne de "sapıklık"tır; mevzu insanları taciz etmektir.)

    ve lâkin, kendisini şu anda en iştahlı şekilde köşeye sıkıştıranların çoğu meydanın kendilerine kalmasından hoşnut olanlar daha çok. hangisi daha iğrenç? aytaç ars ve onun, ihtiyaçlarını gidermek için getirisi çok kez kanıtlanmış olan edebiyatı kullanması mı; yoksa bugün ona sataşmak için bile, ondan farksız olmayan dangalaklara minnet eden yani edebiyatı bizatihi böyle bir şeye çeviren "okur" kılıklı başka abazanlar mı? çünkü bu alanda en az "yazar", "şair" kadar iştahlı okurlar da var ve kendilerine yönelen her ilgiyi de olanca aptallıklarıyla benimsemeye hazırlar.

    kimse kusura bakmasın, en küçük ayrıntıya kadar, hayatımızdaki her şeyi belirleyen, insan kalitesidir. aytaç ars diye birinden haberdar dahi değildim şimdiye değin ama onun saçmalıklarına hücum edenlerin çoğundan daha zavallı olduğunu hiç sanmıyorum. ona hücum edenlere yavşayanlardan ve kendilerine de sarkıldığını bir tür kendini beğenmişlikle ima edenlerden de.

    velhasıl, pespaye hayatları, bu boktan çevreleri, her şeyin en iğrencini sonuna dek hak ediyorsunuz. daha ne diyeyim yani.
  • gerçek bir kımıl zararlısı.
  • beyler bu irfan home'u göktaş hukuk bürosunu rezalette pazara çıkarır. adamın yüzü kızaracağına; kırmızı bornozla kahve içesi gelmiş. açıklamaları insanın sinirlerini tahrip eden malın teki
  • neyse uykuları kaçmıştır.
  • peyniraltı edebiyatı'nın ilk sayılarını çıkarttığımız zamanlardı. bu sapıkla bir taksim dergi toplantısında tanışmıştık. fötr şapkasının kenarlarından fışkıran yağlı kıvırcık saçları, motorin kıvamında her yerinden akan kasıntılık hali ilk gördüğümde dikkatimi çekmişti. itici bir adamdı doğrusu.

    efendim sonradan bu adamın sapık olduğu ortaya çıktı. önceleri gülerek takip ederdik yazıp çizdiklerini. sonra sapıklığı boyut değiştirince dergide de yazamaz oldu. çünkü karıya kıza sulanmaya başlamıştı. böyle adamlar toplumda kendine nasıl yer buluyor anlaması çok zor. böyle adamlara kadınlar nasıl yüz veriyor, hatta başka şeyler de veriyor, anlaması çok zor. topuklu ayakkabından şarap içmek istiyorum bir edebiyat mıdır? ilk başta -internet/telefon üzerinden yazdığı mesajlarla- bazı kadınlar bu sapsızın karın gurultularını yer altından gelen müzik sesi olarak algıladıysa da eninde sonunda iflah olmaz bir sapık olduğunu fark edecek sezgiye sahip olmalılardı. geç de olsa öyle olmuş. artık kendisini kurtarabilmesinin tek bir yolu var. o da itiraf etmek. ama şimdi süslü cümlelerle çaresizce kendi tacizciliğinin savunuculuğunu yapıyor. eğer toplumun temiz kısmında hayata tutunmak istiyorsa yaptıklarını ve niyetini, edebiyatın arkasına saklanışını itiraf etmelidir.

    bu arada bazıları aytaç ars'ın internet üzerinden lince uğramasını aşırı bulmuş. buna şaşırmamak gerekir. çünkü toplumun refleksi bunu gerektirir. toplum tuzağa düşürülen ya da düşürülmeye çalışılan kişilerin, belki de içinde bulunduğu iğrençliği şikayet edecek cesareti bile bulamayan kadınların, olaylar gün yüzüne çıktığı zaman savunuculuğunu üstlenir, mağdurlara cesaret verir.

    şimdi, bu adama bir topuklu ayakkabı sokacaklar, götünden kan alıp onu da ayakkabının içinden kendisine içirecekler. koçum, arslanım, yer altı edebiyatının aytaç ars'ı. artık sen yoksun.
  • egolar...egolar..
    yine egolara esir düşmüş bir insanoğlu işte.
    öyle gözünü bürümüş ki, tercihlerini yaşamak ile taciz arasındaki farkı anlamayıp arz-talep dengesi merkezinde abuk sabuk cahilce açıklamalarla, yaptıklarını sıvamakla meşgul.
    böyle böyle yozlaşılıyor, cahilleşiyor toplum.
    yazık.

    özgürlük böyle bir şey değil.
  • şuan ilk defa burda adını duygdugum ve google dan arattıktan sonra hakkında bir fikrim olmadıgından ötürü sadece tipine yorum yaptıgım kişidir hayy tipini dedim sadece.
  • kardeş
    sikeriz
    sıkıntı yapma
  • olay hakkında kim nedir çok üstelemedim zira ben yüzeysel bir okuyucuyum. asıl eklemek istediğim şey şudur;

    x aa bakayım ne okuyorsun?
    y aytaç ars'ın bir kitabı...
    x şu kadınlara fetişli taciz mesajları atan adam değil mi o ya?

    özetle sayın ars siz istediğiniz kadar açıklamalar yapın o kırmızı bornozunuz üstünüzdeyken, aslında tam olarak yukarıda yazdığım diyalogla hatırlanacaksınız.

    adam yazar olunca siz diyesim geldi

    (bkz: şarap,ayak,oje)
hesabın var mı? giriş yap