• dün itibariyle keşfettim ki "anlatılmaz yaşanır!" klişesine sığınılacak yegane durum buymuş... farklı, çok farklı bir şey...
  • çocuk olayı ayrı mesele, işlerim oturdu, artık kafam rahat, zamanımızın ve enerjimizin çoğunu çalabilecek çok güzel bir yeni insan yaratmanın zamanı geldi dediğinde yapılması en güzeli.
    ama tamamıyle zamansız ve her boktan koşulun ortasında yaptığında da yine de insan kafasını uçuran bir mutluluk ve huzur veren bir yeni aile bireyin, ev arkadaşın, en az kendin kadar önemseyeceğin bir bebek klonun oluyor.

    bütün gün gebermiş olarak eve gidip, gözlerin ağrıdan yanıp yaşarır durumda uyuya-sızmışken, kaç kez gecenin 3'ünde ağlamasına anormal bir zindelikle uyanıp, sütünü hazırlayıp, içirip, ayağında sallarken, uyurken yaptığı garip bir hareket yüzünden yarım saat boyunca güldüğün olur.

    yani niye yaptığın belli olmayan, uzunca bir süre kendi hayatını karmaşıklaştıran dünyanın en garip ve güzel şeyi baba olmak.
  • sabahin korunde kalkip kizinin kaka yapmamasini kafana takmaktir, uyuyamamaktir.
  • baba olmak; en heyecanlı boğuşma anlarında yediğiniz tekme sonucu, testis naklini düşünmeye başlamak, istem dışı çıkan bih ah sesinden sonra, çocuğunuzun sıcacık korkmuş gözlerine bakarak sarılmak, bişey yok babacım diyerek her erkeğin yaptığı gibi tuvalete koşmak.
  • ilk başta hislerini yokluyorsun şöyle... yok bende bir değişiklik diyorsun...

    ilk ellediğinde ama... daha kanlı ve çıplak iken... bir bağ oluyor aranızda...bakıveriyor sana öyle minik... sonra gene boşluk...yenidoğan ünitesine kadar kadar eşlik ediyorsun...

    seni almıyorlar... içinde bir merak, meçhul bir gerginlik... baba olmanın alameti bunlar...baba olmuşsun işte; ama hala hissedememişsin içinde demek...

    kucağına aldığında tekrar bir bağ kuruluyor... ama ilkinden kuvvetli... gene de bende bir şey yok yahu diyorsun...herkes çocuğunu seviyor falan... sonra...

    sonra birden bebeğimin minik, sıcak yanağı yanağıma değiyor... caaannnnn.... cannn bu diyorsun... benim canım, canım..birden nasıl oluyorsa trafolar patlayıveriyor, öyle filmlerdeki gibi aynen kıvılcımlar fışkırıyor senden... etrafınca görülmeyen kıvılcımlar... hissetmek bu işte!..

    sıcacık, pamuk gibi bir yanak sana masumiyeti anlatıyor... ılık nefesi, mış mış uyuklar hali, omuzunda yatanın sanki ufacık bir sen olduğunu hissettiriyor. sanki ben bebek olmuşum da gene bana yaslanmışım gibi... allahım bu nasıl his... cannn diyorum yine... içimden kıvılcımlar fışkırıyor, trafolar patlıyor, artık acıbademi değil tüm bursayı hatta dünyayı aydınlatabilirim...
  • baba olmak, hayata yeniden başlamaktır.
    uzun, yorucu, maddi ve manevi anlamda yıkıcı bir sürecin sonucunda, gecenin bir vakti apar topar gittiğimiz hastane odasının kapısının açılarak kucağında ufacık bir bebekle giren hemşireyi görünce yapabileceğim tek şey ağlamaktı. yanımda bulunanlardan utanmadan, gizleme ihtiyacı duymadan oğlumu izleyerek ağlamak.
    2.5 ay geçti oğlum doğduğundan beri. o ufacık bebeğin gözünüzün önünde günbegün büyümesi, ilk başlarda hiçbirşeye tepki vermeden uyurken artık sizi ve sesinizi tanıması, tepki vermesi, kucağınıza alınca size gülmesi, altını temizlemeniz ya da mama vermeniz. tüm bunları yaşamak, artık hayatınızın eskisinden çok daha farklı olacağını anlamanızı sağlıyor.
  • anne olmakla iyi/kötü kıyaslanmaması gereken durum. biri diğerinden üstün olmamalı diye düşünüyorum. ya da, öyle olmamasını istiyorum.

    kuzenim doğduğunda, teyzemin eşinin mutluluğunu hatırlıyorum mesela.
    kızı gömleğine kusmuştu ilk kez, adam kaç gün o gömlekle dolaşmıştı. o kusmuktan bile gururlanarak, gömleğinde leke olduğunu söyleyenlere ''kızım yaptı'' diyerek.
    daha mutlu bir erkek görmedim ben hayatımda. keşke daha çok görebilsek etrafımızda öyle babalar.
  • askerliğini yapmış olmakla benzeştirdiğim durum. şöyleki: askere gitmeden askerlik hakkında bir çok fikriniz olabilir, askerden döndükten sonra askerliğin bambaşka olduğunu anlar ve askere gitmeyen birine tarif etmeye çalışırken onun kafasında ısrarla anlattığınızdan farklı oluştuğunu hissedersiniz. baba olmadan da kafanızda babalık hakkında bir çok şey vardır. ama baba olduktan sonra daha önce kafanızdakilerin ne kadar anlamsız kaldığını görürsünüz. yeni baba olmuş iki kişi karşılıklı oturup birşey konuşmadan da, gözlerindeki mutluluğu, ışıltıyı paylaşabilir. tarifi zordur. tavsiye edilir.
  • iş gününün ortasında açtığınız telefonda "müjde kakasını yaptı" cümlesini duymayı tuhaf karşılamamak, aksine yüzünüze geniş bir gülümseme yerleşirken karnınızda sizi süründürecek düzeye gelen kasılmaların şıp diye kesildiğini hissetmektir.
  • "pırt" sesinin mutlu etmesidir baba olmak. gece uykusundan uyandırılmayı dert etmemektir. uyandığınızda süt kokusuyla size muhtaç sevimli bir canlıyı görüp mutlu olmaktır. hayatla ilgili hedefleri unutmak en başından ufaklık için tekrar yazmaktır.
hesabın var mı? giriş yap