• adının altı boş kalmaması gereken. bence ünlü, minicik yaşına rağmen çok fazla seveni olan, koskoca dünyayı bir bedene sığdırmış güzeller güzeli ufaklık.
    cerrahpaşa tıp fakültesi öğretim üyesi prof.dr.gökhan aygün'ün ve yine cerrahpasa tip fakültesinde hemşire pakize aygün'ün biricik kızı.
    hemen hemen bütün cerrahpaşalılar az çok tanıyıp, çok fazla sevdiler bu ufaklığı.
    yaşının çok üstündeki mağrur tavrı da, sakinliği de göze batmazdı hiç. bilmişlik ayrı şeydir ya, başak bir başkaydı. doğal, olduğu gibi. yaşıtlarından çok daha hızlı yaşadı belki.
    anlatmaya gelince çok zor oluyor, ne zormuş bir insanı anlatmak.
    tıp fakültesindeki ikinci yılımdaydım tanıştığımızda. ikinci sınıf öğrencilerinin üstlendiği gönüllü bir projede yer alıyordum. haftada birkaç saatimizi çocuk hematoloji bölümündeki çocuklara ayırıp onlarla oyunlar oynuyorduk. çok yakınlaşmamak ana kuraldı tabi.
    başak'la öyle olmadı, 4 yıl boyunca elimizden geldiğince, ben zaman uydurabildiğim ölçüde görüştük.
    odasına ilk girdiğimde, sorularımı o kadar akıllıca yanıtlamıştı ki, oturup bir süre daha havadan sudan muhabbet ettim. sonradan öğrendiğim kadarıyla o gün henüz çok yeni tanı aldığı zaman olduğundan morali bozukmuş. kısaca söylemek gerekirse başak'ın hastalığı ewing sarkomu idi.
    hematoloji tabelasında isminin yanında görmüştüm onu da, yoksa hiç sormadım hastalığını. başak'ın gidebilme ihtimali hiç inandırıcı gelmedi bana, sanki o servise gelmesi gereken bir dönem vardı ve sağlığına kavuşup geri dönecekti. 4 yıl boyunca hep öyle düşündüm.
    tanısını öğrendiğimde kemik tümörlerini henüz yeni öğreniyorduk. şaka yapmıyorum, 5. sınıfa gelip de başak'ı kaybedene dek bir kere bile okumadım ewing sarkomunu. o sınıftaki bir öğrencinin bilmemesi pek mümkün değildir ama ben bilmiyordum, o konuda cahil kalmayı seçtim. survini, nüks ihtimallerini, hiçbir şeyini öğrenmek istemedim hastalığın. başak'ın aldığı tedavileri hiç sorgulamadım ki epey meraklıyımdır. iyileşmeye inancımı korumama yardım edeceğini düşünüyordum belki.
    o ilk günkü ziyaretimden sonra, ziyaretlerimi kural dışı olarak hep başak'ı görmeye yönelik değiştirdim. bazı insanlara kanınız kaynar, öyle oldu sanırım. gerçekten kardeşimmiş gibi sevdim hep. her yaz yurtdışına staja giderdim, başak'la kritik yapardık dönünce. ona minik hediyeler getirmeye çalışırdım. birlikte hayal kurmamız için çabalardım, o çok çekingen davrandığı halde. amerika'ya gidip ikimiz de plastik cerrah olalım, deli para kırarız derdim. gülerdi başak..
    kararsızlıklarımdan, sorunlarımdan bile bahsederdim. bazen sadece oje rengi tartışırdık. başak ne yapmak isterse onu yapardık. bir keresinde küçük bir eğlence parkına gidip, çocuk gibi eğlenmiştik birlikte. o günü her anımsayışımda keşke daha sık yapsaymışız, keşke başak'ın gülmesi ve güzel zaman geçirmesi için biraz daha çaba sarfetseymişim derim.
    başak bir arkadaş olarak benim en büyük kazanımım, ben üniversitede büyürken, onun o küçücük yaşında yanıbaşımda olgunlaşmasını izledim. aynı zamanda en büyük pişmanlıklarımdan birini duyuyorum ona karşı. günlük işlerin ağırlığına öyle kapıldım ki, son kez göremedim onu. yaz stajım, üstüne gelen hengameler, kongreler gibi abuk sabuk boyumdan büyük işlerle uğraşırken kardeşim kadar sevdiğim bu ufaklığın gidebileceğini hiç düşünmedim. işlerim durulduğunda ararım ve yine oyunlar oynarız diye düşündüm hep. hep yeterince zaman ayırabileceğim bir aralık bekledim. durumunun kötüye gidiyor olması ihtimalinden öyle çok korktum ki soramadım kimseye.
    ölüm haberini aldığımda da ailemden birini kaybetmiş kadar çok üzüldüm.
    bazı insanlara kanınız kaynar, bazı insanlar sizin kanınızdan olmaz ama canınız olur, kardeşiniz gibi olur. öyleydi başak.
    gittiği haberinin üstünden aylar geçmişken bir gece yarısı burda ben böyle ağlıyorsam allah yakınındakilere, ailesine sabır versin.
    güzel yüzlü meleğim kalbimizde var olacak hep. onu hep güzel anılarıyla anımsayıp, onun için de güleceğiz. yıldızlardan bize bakıyorsa, pişmanlığımı görüp göz yaşlarımı silsin lütfen.

    tanım: melek.
  • bugün doğum günü. doğum günün kutlu olsun melek.
  • yılların umduğunuzdan çabuk geçtiğini, dünyanın siz ne yaparsanız yapın dönmeye devam ettiğini, acıya alışıldığını ama sevilen birini kaybetmenin acısının asla tam olarak dinmediğini öğrendim.
    yıllarımı aldı.
    dün zorlu, kısa ama sevgi dolu yaşamını, gülüşünü hatırlayıp da gözümden yaşlar süzüldüğünde bunları düşünüyordum. ne garip, sana dileklerimizi, sevgimizi iletebileceğimiz bir kanal bulamıyorum.
    sadece sana ulaşmasını diliyorum.
    doğum günün kutlu olsun. keşke nice yaşlarını görüp, seninle kutlayabilseydik.
  • şimdi burada olsan 20. yaş gününü kutlayacaktık, onun yerine seninle olan fotoğraflarımıza bakıyoruz sadece.
    keşke daha çok fotoğraf çekilseymişiz, daha çok gülseymişiz. ben seni daha çok güldürebilseymişim keşke.
    doğumgünün için evizine geldiğim, oyunlar oynadığımız, panteri sevdiğimiz o güzel gün çok tatlı bir anı bana.
    sevilen birinin yokluğu kabullenilmiyor, unutulmuyor, alışılıyor.
    benim bu fil hafızam bende durdukça, bir gün olsun unutmam ben seni.
    her yıl olduğu gibi; doğum günün kutlu olsun minik arkadaşım.
hesabın var mı? giriş yap