hesabın var mı? giriş yap

  • birisine sevmeyi öğretmek, bir film için "izle bak, çok seveceksin." demek gibidir ve önyargıları parçalamak fazla mesai gerektirir. benim duyduğum en güzel iltifatlardan biriydi: "bana sevmeyi sen öğrettin." başka da iltifat duymadım ya, neyse... şimdi pek dermanım yok ama, gençken çok cevvaldim ben. cevval de iyi bi şeydi sanırım. artık hiçbir şeyden emin olamıyorum. tahmini sultan süleyman'a döndük ak. kendisine de buradan selam ederim (süleyman'a değil lan), size en yakın arkadaşımı nasıl tavladığımı anlatacağım bu akşam. insan hiç en yakın arkadaşını tavlar mı? mecbur kalırsa tavlar, abicim. lise sonda, dershanenin ilk günüydü. soluk soluğa sınıfımı buldum. kesin binlerce kişiye sormuşumdur, yüzlerce sınıf gezmişimdir. ilk gününde bir yeri tek başıma bulmak, henüz gitmediğim güzel bir tatil beldesidir. bu yaz düşünüyoruz kısmetse. kimlerle mi? e arkadaşlarla. tek başıma nasıl bulayım oğlum?

    oturdum sırama, ilk dersi dinledim. isabetimi seveyim, öyle berbat bir yer bulmuşum ki tahta parlıyor, okunmuyor. "yanına oturabilir miyim?" dedim. gözler yalan söylemez sözlükçü. o kız bana, "ya git başka yere otur gerizekalı." der gibi baktı. bunun altında kalamazdım. ne mi yaptım? hemen yanına oturdum. tahta diyorum, parlıyor diyorum, kime diyorum? istikbalim söz konusu: odtü psikoloji yazıcam ben yea!

    oturdum oturmasına da, kız benle hiç konuşmuyor. benim iç sesim hiç susmuyor. hadi ders neyse de, asıl teneffüs geçmek bilmiyor. bir dakika. tersi olması gerekmiyor muydu? kafam çalışıyor. durumun farkına varıyorum. oğlum ben var ya, odtü'yü bile kazanabilirim. lafa tutuyorum bunu. oradan buradan sorular hazırlıyorum. su oluyorum, ateş oluyorum, göklerdeki güneş oluyorum. yok! yine de konuşmuyor benimle. "kaç kardeşsiniz?" diyorum misal, hani dese ki: "seni ilgilendirmez.", dünyanın en mutlu insanı olacağım. kavga çıkar abi en azından. parmaklarıyla 3 diyor soruma. "sen de var mısın aralarında?" kendimizi kardeşten sayıyor muyduk?

    "sen ortanca mısın?" diyorum misal, sonraki teneffüs. sen bilmezsin sözlük, küçük yüreğim basit bir ortak paydaya bütün servetini yatırmış da son çeyreğe girilirken hala güvenli takip mesafesini koruyor. ben ortancayım diyorum. sohbetimize nasıl bir katkısı olacaksa bunun, diyorum işte. büyük değilim ezilmedim, küçük değilim şımarmadım, ortancayım ben: al arkadaş yap diye.

    solaktı bu. bense salak. kelimenin her iki manasıyla da. hiç gocunmadım esasen. kollarımız birbirine değiyordu yazarken. "dirsek teması eheh." diyordum ben bu duruma; o ise, "az öte git." gitmedim. bilerek çarptım. bir gün, hiç yazmazken de çarptım. oradaydım çünkü. bunu unutmasına ihtimal bırakamazdım. en yakın arkadaşımın ilk tebessümünü sağ dirseğime borçlandım. hal böyle olunca, kulağımın arkasını görüp cennete gitme planımı yeniden gündeme aldım. isteyince oluyordu. çok güldük sonra. çok ama. gözünden yaş gelirdi, kalbi sıkışırdı. "n'olur sus." derdi. hiç susmadım. gülmekten ölen ilk kişi olabilirdi. istatistiklerin en güzeli olabilirdi.

    geometriden hiç çakmazdım. bana yardım ederdi. yaprak testi koyardım önüne. "hangi soru?" "sana şöyle bir kolaylık yapalım, istediğin sorudan başlayabilirsin. ben hepsine eşit mesafedeyim çünkü." mucizevi dikler indirirdi. benim hiç aklıma gelmezdi. halen daha da düşünürüm, ulan hiç onuncu kattaki bir evin bahçesi olur mu?

    telefonda konuşurduk saatlerce. bir gün kapatırken dedim ki buna: "bir şey unutmadın mı?" düşündü. bulamadı. unuttuğu şeyi bulamadı. çünkü bilmiyordu. "ney?" dedi, söyledim: "hani bi seni seviyorum, canım arkadaşım." gibi bir şey dedim. "haa!" dedi, güldü. söyleyemedi. hiç dememiş çünkü. dedim ya cevvaldim, korkma dedim söyle. o zamanlar acıtmıyordu, güç veriyordu seni seviyorum'lar...

    o gün zorla söylettiğim kelimeyi duymadan bir günüm geçmedi sonra. beni çok sevdi. "herhangi birini seveceğimi ve bunu söyleyebileceğimi bilmezdim, çok güzel bir duygu bu." dedi. ikna kabiliyetime güvenerek "odtü psikoloji yazalım lan." dedim. hukuk yazdık. o çok istiyordu. ben? ne iş olsa yapardım abi.

  • olmadı bir de asgari ücretlilerin maaşları da bağışlansın mı mal?

    engelle
    başlıklarını engelle

    edit: çoluğu, çocuğu, iti, köpeği, trolü ne varsa doldurdunuz buraya bak ne oldu?
    ayrı bi mal da mesaj atmış asgari ücretli emekçi/işçi, memur yiyici. memur amipmiş. memur alın teri dökmezmiş.
    baktım resim yapıyomuş.
    ben 15 yıldır ssk, bağkur, emekli sandığı her gün 8-17 hasta bakmışım,
    bu da benim yıllarca her kuruma verdiğim vergilerle okumuş, resim yapmış asalak.
    daha da vereyim istiyor. daha da vereyim ki resim yapsın. devlete millete 1gr faydası olmamış gelmiş hekime amip diyor.
    parazit, asalak demek istiyor ama amip diyor. beyninde amipin hücre sayısı kadar hücre var onu da buna kullanıyor.
    adı da son karetta karetta

  • öyle ya da böyle, beğenirsiniz veya beğenmezsiniz ama çocuklar duymasın dizisi gerek rating, gerekse uzun süreli olması bakımından türk televizyonculuk tarihinde önemli bir yere sahip. (bakınız burası önemli, burada dizinin kalitesini tartışmıyoruz.)

    peki zamanında tekrarları bile rating listelerinde üst sıralarda yer alan bu dizinin aslında bizlerin hatta anne babalarımızın bile çocukluğunda yer alan taşdevri (bkz: taşdevri) (bkz: flintstones) çizgi dizisinden epey esinlenildiğini iddia etsem…

    haluk = fred çakmaktaş

    meltem = wilma çakmaktaş

    selami = barney moloztaş

    gönül = betty moloztaş

    havuç = bambam

    duygu = çakıl çakmaktaş

    çizgi dizide de fred (haluk) kaba saba iken barney (selami) light erkek.

    fred (haluk) ve barney (selami) aynı iş yerinde çalışıyorlar.

    barney (selami) ve betty (gönül)'ün de çocukları olmuyor.

    wilma (meltem) tüm maçoluğuna rağmen fred'in tırstığı karısı.

    fred (haluk) ve barney (selami)'nin patronu bay slate (bkz: bay slate) de tıpkı fıs fıs ismail (bkz: fıs fıs ismail) gibi sürekli başlarının birlikte belaya girdiği ama bölüm sonunda sorunu tatlıya bağladıkları bir karakter.

    daha yazamadığım ve irdelenirse çıkacak pek çok benzerlik sebebiyle tekrar iddia ediyorum ki, çocuklar duymasın taşdevri'nden araklanmıştır.

  • tripanofobi, enjeksiyonları veya hipodermik iğneleri içeren tıbbi prosedürlerden aşırı derecede korkmayı ifade eden fobik bir bozukluktur.

    tripanofobiye ne sebep olur?

    doktorlar hem bu fobinin hem de diğer fobilerin kişiler tarafından neden geliştirildiğinden tam olarak emin değillerdir. fakat fobilerin gelişmesine yol açan bazı faktörler şunları içerir:

    -olumsuz yaşam deneyimleri veya belirli bir nesne veya durumun getirdiği önceki travma
    -fobileri olan akrabalar (genetik veya öğrenilmiş davranışları gösteriyor olabilir)
    -beyin kimyasındaki değişiklikler
    -hassas, engelleyici veya olumsuz bir mizaç
    -olumsuz bilgi veya deneyimler hakkında bilgi edinmek

    tripanofobi özeline girecek olursak:

    -bir iğne batırıldığında vazovagal refleks reaksiyonunun bir sonucu olarak bayılma veya şiddetli baş dönmesi,

    -iğnenin görülmesiyle tetiklenebilen, ağrılı enjeksiyonların hatıraları gibi kötü anılar ve anksiyete.

    -tıbbi olarak korkular veya hipokondri,

    -iğneyi içeren tıbbi prosedürler sırasında genetik olma eğiliminde olan; yüksek anksiyete, kan basıncı veya kalp atış hızına neden olan ağrıya duyarlılık

    tripanofobinin belirtileri nelerdir?

    tripanofobinin semptomları, bir kişinin yaşam kalitesine bazen büyük ölçüde müdahale edebilir. bu semptomlar o kadar yoğun olabilir ki, kişi için yıpratıcı olabilir. bir kişi iğneleri gördüğünde veya iğneleri içeren bir prosedürden geçmesi gerektiği söylendiğinde semptomlar ortaya çıkar. belirtiler de şunları içerir:

    -baş dönmesi
    -bayılma
    -kaygı
    -uykusuzluk
    -panik atak
    -yüksek tansiyon
    -hızlı kalp atış hızı
    -duygusal veya fiziksel olarak şiddetli hissetmek
    -tıbbi bakımdan kaçınmak veya kaçmak

    tripanofobi nasıl teşhis edilir?

    aşırı ve mantıksız olan iğne korkusu, doktorunuzun sizi tedavi etme gücünü etkileyebilir. bu yüzden bu fobiyi tedavi ettirmek önemlidir.

    doktorunuz önce tıbbi bir muayene yaparak herhangi bir fiziksel hastalığı ekarte etmek isteyecektir. daha sonra bir psikiyatra görünmenizi tavsiye edebilir. alanında uzman kişi, size zihinsel ve fiziksel sağlık geçmişiniz hakkında sorular soracaktır. ayrıca sizden belirtilerinizi açıklamanızı isteyeceklerdir.

    tripanofobi teşhisi genellikle hayatınızın bir kısmına iğne korkusu karışmışsa yapılır.

    tripanofobinin komplikasyonları nelerdir?

    tripanofobi, panik atakları içerebilen veya içermeyebilen stresli ataklara neden olabilir. ayrıca gerekli tıbbi tedavide gecikmeye de yol açabilir. kronik bir rahatsızlığınız varsa veya tıbbi bir acil durum yaşıyorsanız bu da size zarar verebilir.

    tripanofobi nasıl tedavi edilir?

    tripanofobi tedavisinin amacı, fobinizin altında yatan nedeni ele almaktır. yani tedaviniz başka tedavisinden farklı olabilir.

    tripanofobili çoğu kişiye tedavi olarak bir tür psikoterapi önerilir. bu, şunları içerebilir:

    bilişsel davranışçı terapi (cbt): bu, terapi seanslarında iğne korkunuzu keşfetmeyi ve bununla başa çıkma tekniklerini öğrenmeyi içerir. terapistiniz, korkularınız ve bunların sizi nasıl etkilediği hakkında düşünmenin farklı yollarını öğrenmenize yardımcı olacaktır. sonunda, düşünceleriniz ve hisleriniz üzerinde bir güven veya hakimiyet hissederek uzaklaşacaksınız.

    maruz kalma tedavisi: bu, iğne korkunuza karşı zihinsel ve fiziksel tepkinizi değiştirmeye odaklandığı için cbt'ye benzer. terapistiniz sizi iğneler ve tetikledikleri ile ilgili düşüncelere maruz bırakacaktır. örneğin, terapistiniz size önce iğnenin fotoğrafını gösterebilir. daha sonra iğnenin yanında durmanızı, iğneyi tutmanızı ve sonra da iğne enjekte edildiğinizi hayal ettirebilir.

    bir kişi psikoterapiyi kabul edemeyecek kadar stresli olduğunda ise ilaç gereklidir. antianksiyete ve sakinleştirici ilaçlar, vücudunuzdaki ve beyninizdeki semptomlarınızı azaltacak kadar sizi rahatlatabilir. tabii ki ilaçlar alanında uzman hekim tarafından reçete edilmelidir.

    tripanofobinin görünümü nedir?

    tripanofobinizi yönetmenin anahtarı, altında yatan nedenleri ele almaktır. sizi iğnelerden korkutan şeyin ne olduğunu belirledikten sonra, tedavi planınıza bağlı kalmak önemlidir. iğne korkunuzu yenemezsiniz bile en azından onunla yaşamayı öğrenebilirsiniz ya da tamamen bu fobiden kurtulabilirsiniz.

    kaynaklar: en.wikipedia, healthline, pharmacytimes websiteleri.