hesabın var mı? giriş yap

  • bir akşam vakti tuba büyüküstün'le omuz omuza çarpışmayla girdiğim liste. üstüne üstlük kadını tanımamıştım. yanımdaki annem uyarmıştı beni;

    - oğlum asi'ye çarptın.

    - asi? (sonradan anladım) anne o bana çarptı.

    arkamı dönüp baktığımda kadın bana bakmış gülümsüyordu. selamlaştık devam ettik yolumuza. elimizde defter kitaplarımız olsaydı ve yere düşseydi şimdi büyük bir aşk yaşıyor olurduk. ama kahretsin ki o asi dizisindeki berbat kostümüyle cafe ye ben de annemle sinemaya gidiyordum. kısmet böyle işler.

  • amerika'ya yerlesen ikinci kolonidir. 1587'de north carolina aciklarindaki roanoke adasi'na yerlesmisler ve 1590 yilinda arkalarinda hicbir iz birakmadan ortadan kaybolmuslardir. bu ortadan yokolus hakkinda cesitli teoriler uretilmis olsa da, bu kolonidekilere ne oldugu hakkinda kesin bir bilgi yoktur.

    1585 yilinda, sir walter raleigh tarafindan gonderilen 100 kisi, roaneke adasinda ilk ingiliz kolonisini kurmuslardir. raleigh bu adanin ispanyollarla savasacak olan ingiliz savas gemileri icin mukemmel bir liman oldugunu dusunmustu. gemilerin onarimi burada yapilabilir, eksik cephane ve gidalari tamamlanan gemiler savasa tekrar donebilirlerdi. ama plan basarili olamadi. topraklar hem kolonileri, hem de civardaki kizilderilerin ihtiyaclarini karsilayacak kadar berekletli degildi, ustelik adanin etrafindaki sularin sigligi, gemilerin adaya yeterince yaklasmasina engeldi. boylelikle ertesi yil kolonidekiler ingiltere'ye geri donmeye karar verdiler. bu sirada raleigh ingiltere'den bir grup kolonist daha gondermisti. yeni grup, ilk yerlesen kolonistlerin ayrilmasindan birkac gun sonra adaya ulastiklarinda, 15 kisi haric herkesin ingiltere'ye geri donmus oldugunu ogrendiler.

    1587 yilinin ilkbaharinda raleigh yeni kitaya bir grup kolonist daha gonderdi. fakat gemiler daha kuzeydeki (simdiki virginia) chesapeake korfezi yakinlarina dogru hareket ettiler. gemiler temmuz ayinda outer banks'e ulastilar ama donanma komutani, kolonidekilerin roanoke adasi yerine, bu yeni limana yerlesme isteklerini kabul etmedi ve kolonistleri roanoke adasina birakti. koloni lideri john white, ki kendisi adaya ilk yerlesen ingiliz kolonisindendi, 1587'nin agustos ayinda, ingiltere malzeme tedariki icin geri dondu. fakat ingiltere ve ispanya arasinda devam etmekte olan savas, adaya geri donmesini uc yil kadar ertelemesine neden oldu. agustos 1590'da roanoke adasi'na geri donen john white ailesi ve yuz kadar kolonist tarafindan karsilanmayi beklerken, koloninin terk edilmis oldugunu gordu.

    john white'in rastladigi tek ipucu bir agacin uzerine kazilmis olan croatoan kelimesi idi. croatoan ya da hatteralar, adanin guneyinde yasayan ve kolonistlere dostane davranan kizilderilerdi. john white kolonositlerin hatteralar'a katilip katilmadiklarini ogrenmek icin arastirmalara basladi ancak hava kosullari yuzunden arastirmasini tamamlayamadan ingiltere'ye geri donmek zorunda kaldi.

    koloniye yerlesenlerin kaybolmasi ile ilgili iki teori uretildi. ilki, daha en basinda chesapeake korfezi'ne gitmek isteyen kolonistlerin, buraya hareket ettikleri ve kizilderili direnisi ile karsilasip oldukleri. diger teori ise kuzey carolina'daki diger kizilderi kabilelerine entegre olduklari. kolonistlere ne oldugu bilinmiyor, haklarinda tek soylenebilecek sey bir daha avrupalilar tarafindan gorulmedikleri.

    hollywood icin super bir hikaye olabilecekken bu kadar kenarda kosede birakilmis olmasi sasirtici aslinda.

  • hesabını sandıkta sormuyorsanız beter olun.
    mesala ben seçimde "şahsım"'ın karşısına iblis bile çıksa oyumu iblise verceğim.
    çünkü iblis bile ülkeyi böylesine talan edip çökertmeye, vatandaşını fakirleştirip perişan etmeye utanır, sıkılır, "yok yahu, bu kadar da olmaz, ayıptır" der.

  • başlık: milli oluşumu dinlemek isteyenler buyursun

    entry: lisenin ilk senesi bitmiş . . . (burada lisedeki kızlardan vs bahsediyor milli olma hikayesini anlatacak.)

    @2 ulan ben de siyasi anlamda bir milli oluşumdan bahsediceksin sandım amk

  • hoca kitabını yere düşürmüştür, almaya uğraşır bi türlü muvaffak olamaz..
    -ohooo hocam iki elinizle bi kitabı kaldıramadınız.
    -zamanında ben iki elimle neler kaldırdım, bunu mu kaldıramıycam!
    -...eoo...(peki)

  • insana dair sınırların aslında ne kadar zihinsel olduğunun bir göstergesidir.

    deliliği, insanın dünyayla bilinen zihinsel bağlarının kopması ya da gevşemesi diye tanımlayabilirim. uzunlamasına bir süreç olabildiği gibi, geçici de olabilir.

    deli kuvveti ise bu durumun içindeki insanın olmadık yer ve biçimlerde ortaya koyduğu bedensel güçtür. onlarca örnek hatırlıyorum ama bir kaçı aklımda yer etmiş.

    18 yaşında bir hastamız vardı. gencecik, ufak tefek bir kız. bipolar bozukluk tanısıyla izliyorduk. manik atakla servise yattı. ufak tefek dedim, gerçekten minicikti. 1.50 boylarında, 40-45 kilo bir şey. yattığında zaptedilemez haldeydi. hemşire odasından kırılmaz camla izlenebilen bir gözlem odamız vardı. geniş gözlem odasında, 4 tane yatak ve devlet malzeme ofisinin o kocaman, ağır, hantal masalarından bir tane var. bazen hastaları kendilerine zarar vermesinler diye yatak tespitine alıyoruz, bazense diğer hastaları korumak için ilaç etki edene kadar gözlem odasında serbest tutuyoruz.

    neyse, kızı odaya aldık. ben alt servise indim bir sebeple. alt kattaki asistan odasındayım. yukarıdan bir ses geliyor. güm güm güm...tabii hemen yukarı koştum. gözlem odasının penceresinden baktığımda gördüğüm manzara şu: o minicik kız, o kocaman masayı kaldırıp kaldırıp yere vuruyor ve bunu sanki yastık kaldırır gibi kolayca yapıyor.

    elbette adrenalin gibi hormonların da etkisi var ama asıl mesele, inhibisyon. insan başkalarıyla ve dünyayla kontağında kendini sınırlar. yapılması gerekenler ve yasaklar, ahlak, yasalar, kurallar zihnimizi dönüştürür. delilik, insanı bu akıştan koparır. aslında bir kertede zihni özgürleştirir. inhibisyon yani baskılanma ortadan kalkınca, beden de farklı işlev görmeye başlar. kas kuvveti, acı eşiği ve hatta sıcaklık algısı bile değişir. yaz günü paltoyla gezip terlemeyen şizofrenlere rastlamışsınızdır sokaklarda.

    zihinsel zincirleri kırmak için 'delirmek' şart mı peki? dmo masasını tüy gibi kaldırabilir miyiz bilmiyorum ama zihnimizi kalıpların dışına çıkarmaya çalışırsak, doğru denileni sorgularsak, bize dayatılanları olduğu gibi kabul etmeden önce üzerine düşünürsek çok daha özgür ve güçlü olabileceğimize eminim.

    "where other men blindly follow the truth, remember;
    nothing is true."

  • galadriel: kılıcım olmadan kim olurdum ki?

    kitapta olduğun kişi olurdun.

    neyse, avrupa kışı geçirecek enerji ihtiyacını karşıladı; tolkien mezarında dinamo şu an.

  • bir japonun fiziki özelliklere bakarak, ciddi ciddi sorduğu bir soruya şahit olunmuştur.

    -siz türkler neden hepiniz birbirinize benziyorsunuz ?