hesabın var mı? giriş yap

  • sol şeritte ön tarafınız sıralı araçlarla dolu iken hemen arkadan dibinize kadar yanaşıp selektör yapan tiptir.

    bu andavallara, ön tarafın dolu olduğunu görmediğini düşünerek bir defa şans veririm. aracımı, öndeki araçları görebileceği kadar hafif sağa veya sola oynatırım. kimisi selektör yapmayı keser. işte bu başlığın esas konusu bir grup var ki, selektör yapmaya devam eder.

    hemen ilk fırsatta aracımı sakince orta şeride çekerim. bu andaval yerimi doldurur. işte en zevkli an gelmiştir. sol şeride geçip arkasındaki yerimi alırım. veririm gözüne coşkuyu, veririm gözüne feryadı..

    be amın oğlu, be yavşak; ben senin önümdeki araçları görmemiş olma ihtimalini bile düşünüyorum. sen ne istiyorsun lan? aracımın süper güç düğmesine basmamı falan mı?

    edit: yıllardır sözlük okurum. gördüğüm en başarılı entry nick uyumu ; #142795314

  • 10 gün önce 5300 tl fiyatlı bir bilgisayar sipariş ettim buradan. normal fiyatı 6500-7000 arası. araya hafta sonu da girince 3 gün içinde elime ulaştı. akşam verdiğim sipariş akşam kargolandı zaten. o derece hızlılar maşaallah. ürün geldikten 2 gün sonra açtım ve kurdum. hem kutunun altındaki deformasyon hem de ürünün markasının resmi sitesindeki garanti süresi ( garantisi 3 ay önce başlamış ) bu bilgisayarın daha önce kullanılmış olduğunu düşündürttü bana ama bilgisayar canavar gibi.

    hemen e mail ile iletişime geçtim ve bana iade alacaklarını belirterek bir kod gönderdiler. yani eveleme geveleme yok, efenim servise gönderelim yok, siz açıp kurmuşsunuz iade alamayız yok. adamlar koşulsuz iadeyi kabul ettiler. ama burada benim mağduriyetim var tabii. bilgisayar indirimleri bitmiş ve malın fiyatı 7200 tl olmuş. diğer sitelerde en ucuz olanı 6800 tl. yani en az 1500 tl zararım var.

    sabah olunca telefon ile iletişime geçtim. durumu anlattım müşteri temsilcisine. iadeniz kabul edildi dedi. ben de iade etmek istemediğimi, indirimleri kaçırdığımı ve benim açımdan bir mağduriyet oluştuğunu belirttim. ''yetkililerle görüşüp sizinle bir saat içinde iletişime geçeceğim mutlaka'' dedi.

    yaklaşık bir saat sonra benimle aynı hanımefendi irtibata geçti. talebimin olumlu karşılandığını ve istersem ürünü iade ederek fiyat eşitlemesi ile aynı ürünü aynı fiyattan tekrar satın alabileceğimi belirtti. istersem ürünü göndermeyip kredi kartıma ürünün fiyatının yüzde 20'sini iade edebileceklerini belirtti.

    yani adamların açılmış ve kurulmuş bir bilgisayarı iade alması bile benim için çok iyiyken, yaşadığım ülkedeki alışveriş şartlarını unuttururcasına tüm mağduriyetimi farklı seçeneklerle gidermek için ellerinden geleni yaptılar.

    başka bir e ticaret sitesinden alsaydım bu ürünü, muhtemelen başıma ağrılar girene kadar sıkıntı yaşayacaktım ve çok çok büyük ihtimalle benim adıma olumsuz sonuçlanacaktı. en iyi şartlar altında hakem heyeti falan uğraşıp iade edebilecektim. geçenlerde başka ve büyük bir türk e ticaret sitesinde indirimden aldığım ürün iptal edildi ve bana tedarik sebebiyle göndermedikleri ürünü yüksek fiyattan satmaya devam ettiler . ( adı lazım değil hepsiburada )

    amazon, bana resmen müşteri memnuniyetinin zirvesini yaşattı. ben şimdiye kadar (internet alışverişini çok sık yapan birisiyim) genelde diğer sitelerden yapıyordum alışverişi. ama bu olay ve diğer sitelerdeki ufak tefek olumsuzlukları düşününce kesinlikle ilk tercihim amazon olacak. hatta ürünün fiyatı daha pahalı olsa bile ( çok ciddi fiyat farklar olmadığı müddetçe ) tercihim mutlaka amazon olacaktır.

  • sınıfta anıl var. anıl'ın cyborg olduğunu düşünüyoruz. anıl bir anadolu lisesinden bizim okula bizim bilmediğimiz bir puanı yükseltmek için gelmiş. anıl odasının duvarına güneş saati çizmiş.

    sınıfta gülcan var. matematik hocası gülcan'ı seviyor. bu dünyada belki de bir tek gülcan'ı seviyor. hatta gülcan'ın karnesine "unutma unutulanlar unutanları asla unutmaz" yazmış. (bkz: ibrahim erkal)

    hocanın sorduğu bütün sorulara ya anıl parmak kaldırıyor ya gülcan. biz de not tutmak zorunlu olduğu için deftere çizdiğimiz şekillere not süsü vermeye çalışıyoruz. figüranız biz.

    bir gün hoca tahtaya bir soru yazdı. yabancı bir ses "30 derece" dedi.

    hoca sınıfı bakışlarıyla taradıktan sonra sordu "kim dedi onu?"

    alper, anıl ve gülcan'ın sultasını kırmanın verdiği sevinçle "ben" dedi.

    hoca alper'in sırasına doğru ilerledi. hoca yaklaştıkça alper'in suratındaki zafer ifadesi yerini endişeye bıraktı. gelen bir aferinse şimdiye kadar gelmiş olmalıydı...

    hoca kendisinden beklenmedik bir çeviklikle alper'e dalıverdi. hem de ne dalmak... sağlı sollu. duvar tarafında oturan alper'in kafa lambrilerden sekip tekrar tekrar hocanın yumruklarıyla buluştu.

    alper büyük bir şok ve küçük bir beyin sarsıntısı yaşarken hocanın soluk soluğa sesini duyduk:

    "parmak kaldırmadan konuşma!"

  • -dptye girmeyi neden istiyorsunuz amaciniz nedir?
    -oyle politik amaclarim yok..
    -nasil?
    -muste$ar olmayi filan du$unmuyorum
    ....gulduler...tum juri... ama ben nerden bilebilirdim soruyu soranin muste$ar oldugunu....

  • araplarin dunyanin her ulkesinde kafasina gore giris yapamayacaklarini anlamalari gerek. ayni sey bizim ulkemizdeki arap gotu yalayanlar icin de gecerli.

    onlarin vatandasligi 250.000 dolarlik ucuz birsey degil. almiyor lan adam kendi vatanina iste. var mi itirazin? ben tebrik ediyorum.

    yollayin turkiyeye bizin dangalaklar beslesin.

    edit: beyler, 10 yildan biraz daha fazla bir suredir zaten turkiyede yasamiyorum. avrupada oturum isleri nasil oluyor kendi tecrubelerimden biraz bilgim var.

    belli bir ucret karsiligi verilen oturum izni farkli. 250 bine vatandaslik verip gel agzima da sic denmesi farkli. turkiyede 250.000 vermese de 3 yilda belirli sartlari saglayinca yine vatandaslik aliyor yabancilar.

  • neden kimsenin dikkatini çekmediğini anlamadığım harika konuşmalar var içerisinde. sadece olağanüstü fikirleri olan günümüz dehalarını değil, paylaşacak şeyleri olan sıradan bir insanı dinlemek de çok keyifli, ben görevimi yapıp hoşuma giden birkaç tanesini paylaşayım. tüm konuşmalar türkçe altyazı seçeneğiyle izlenebilmektedir:

    andrew blum: internet gerçekte nedir?
    https://www.ted.com/…_physical_side_of_the_internet
    ted konuşmalarını izlemeye youtube'da bulduğum bu videoyla paşladım. andrew blum, bütün zamanımızı geçirmeye başladığımız sanal dünyanın fiziksel yönünü, internetini kemiren bir sincaptan yola çıkarak düşünmeye başlamış ve bu harika konuşma ortaya çıkmış.

    sebastian seung: konektomum neyse oyum.
    https://www.ted.com/…stian_seung_i_am_my_connectome
    öncelikle; (bkz: connectome)
    sebastian seung, yaşadığımız hayattaki bütün olayların zihnimize işlendiğinden ve bu haritanın çıkarılmasının mümkün olduğundan, nöronlardaki sinirsel aktivitelerin zihinsel ve duygusal bozuklukları yarattığı ve bunun geriye dönük bir şekilde düzeltilebileceğinden bahsediyor. nörobilim adına muazzam bir çalışma. konuşmanın sonundaki dondurma muhabbeti için; (bkz: cryonics)

    kevin slavin: algoritmaların dünyamızı şekillendirmesi
    https://www.ted.com/…how_algorithms_shape_our_world
    yine oldukça ilginç bir konuşma. kevin slavin, borsa'dan netflix'e kadar geniş bir yelpazede yarattığımız algoritmaların kontrolünü kaybettiğimiz dünyamız üzerine konuşuyor.
    http://en.wikipedia.org/wiki/2010_flash_crash
    http://www.digitaltrends.com/…55-93-for-a-textbook/
    (bkz: machine learning)

    pranav mistry: altıncı his teknolojisinin heyecan verici potansiyeli.
    https://www.ted.com/…ntial_of_sixthsense_technology
    pranav mistry, gerçek dünyayı dijitale aktarmak yerine neden dijital dünyayı gerçeğe aktarmaya çalışmadığımızı anlatıyor. kamera, projektör ve bir kağıt parçası kullanarak yaptıkları inanılır gibi değil. üzerinde biraz düşününce google glass teknolojisinin yakın bir gelecekte nereye gideceğini tahmin edebiliyorsunuz..

    harald haas: bütün lambalardan kablosuz veri.
    https://www.ted.com/…ess_data_from_every_light_bulb
    harold haas, kablosuz veriyi dağıtmak için aslında antenlere ihtiyacımız olmadığını, halihazırda bütün dünyada kurulu bir kablosuz veri ağı olduğunu ve sadece küçük bir operasyonla dönüşümü gerçekleştirmemiz gerektiğinden bahsediyor, yani ışıktan.

    amber case: artık hepimiz yarı-makineyiz.
    https://www.ted.com/…er_case_we_are_all_cyborgs_now
    cyborg antropolojisti amber case, 60'lı yıllarda astronotlar için yapılmış "yeni ortamlara uyum sağlanması amacıyla dış parçalar eklenmiş organizma" yani "cyborg" tanımından yola çıkarak günümüzdeki insanı ele alıyor. iletişim uydularıyla çevrelenmiş dünyanın aslında bir cyborg organizma olduğunu söyleyerek hepiminizin yarı makinelere dönüştüğünden bahsediyor, çok ilginç ve başarılı bulduğum konuşmalardan bir diğeri.

    craig venter: sentetik yaşam yaratmanın eşiğinde
    https://www.ted.com/…rge_of_creating_synthetic_life
    craig venter ve ekibi genler üzerinden yaşamı matematiğe/dijitale dökmeye çalışıyor ve soruyor: yeni bir yaşam yaratabilir miyiz? kromozomların yapısını değiştirerek tamamen kimyasal bir birleşimden ortaya hayat çıkarmak, daha da önemlisi, türlere yeni özellikler ekleyerek evrime müdahale etmek mümkün. bundan daha önemlisi ise içinde bulunduğumuz yüzyıl içinde insan ırkının başını ağrıtacak gıda, yakıt, enerji ve hastalıklar gibi birçok soruna çare bulmak da mümkün.

    jill bolte taylor'a inen müthiş içgörü darbesi.
    https://www.ted.com/…te_taylor_my_stroke_of_insight
    jill bolte taylor, erkek kardeşi şizofreni hastası olan bir beyin araştırmacısı. geçirdiği inme sonrası yaşadıklarını ve hayatının nasıl değiştiğini anlatıyor.

    juan enriquez akıllara durgunluk veren yeni bilimi bizlerle paylaşıyor.
    https://www.ted.com/…quez_the_next_species_of_human
    juan enriquez, ekonomiden başlayarak kök hücre mühendisliği, doku mühendisliği ve robotların birleştiği gelecekte insanı anlatıyor. gerek mizahi yönü, gerek öngörülü bakış açısıyla çok hoşuma giden konuşmalardan biri.

    martin rees soruyor: bu bizim son yüzyılımız mı?
    https://www.ted.com/…rees_is_this_our_final_century
    astronom martin rees, atomlar ve uzay arasındaki bağ konumundaki insanın, yaşadığımız yüzyılda ne gibi değişikliklere uğrayacağından bahsediyor ve soruyor: insan kendi eliyle, gezegeninin sonunu mu getiriyor?

    şimdilik bu kadar..

  • babanın tepkisini çok doğal ve haklı bulduğum video.

    buna benzer bir olayı anneme araba sürmeyi öğretirken yaşadım.

    annem düz yolda önüne çıkan çocuğu görünce direksiyonu bırakıp:

    -ayy! çekil yoldan çekil.

    diyerek ellerini sallamaya başladı.

    karşıdaki bisikletli çocuğun suratındaki dehşet ifadesini hala hatırlarım.

  • orantısız zeka göstergesidir.
    bu ülkenin yobazı haggaten gerizekalı arkadaş. gerizekalılığın bir dibi olsaydı orada türk yobazı olurdu. ekşi sözlük de bildiğin gerizekalılığın prim yaptığı bir yer işte.

    maymun-insan, kaburga kemiği-kadın meselelerine hiç girmeyeceğim. durum şu. ateistler maymunun değil onun atasının milyonlarca yıl evrim geçirdikten sonra insan olduğuna inanır. bildiğin maymunun birkaç yılda insan olduğuna değil.
    salaklar.

  • bu sene de bekar gezelim derken gülen adamlar çok uzun süre bekar gezmişler ki yüzlerine bir asabiyet gelmiş dedirten fotoğraf.