hesabın var mı? giriş yap

  • yahu zaten bir kesim oruçlu değil mi? yani zaten lokantalara giden insan sayısı azalacak. öyleyse neden böyle bir kapatma geliyor? oruç tutmayan vatandaşlara bir çeşit dayatma değil mi bu? söz oruç tutacağız, acı bize.

    hayır yani bir aydır her yer açık, mesafeli şekilde(?) oturuluyor mekanlarda.

    süreç çok kötü yönetiliyor ne yazık ki...

    edit: toplu iftar organizasyonlarını önlemek için yapıldığını iddia edenler oldu*. dostlar, mekanlar 7’de kapanıyordu yani birçok ilin iftar saatinden önce. amaç bu olsa 5’te kapatılma kararı çıkardı. basbayağı “ben oruç tutuyorum, tutmayanlar da umrumda değil ne halt yerseniz yiyin” demek bu karar. ayrıca yapılan kongrelere falan değinmiyorum bile aynı şeyleri tekrar etmenin bir anlamı yok.

  • işini iyi yapamayan insanlar defolup gidecekse, kendisinin de dizi sektöründen elini eteğini çekmesi gerekir. nice tiyatro oyuncusu işsiz iken, "bak haluk" demekten başka yeteneği olmayan bu kadın dizilerde oynuyor. bu ne yaman çelişki anne?

  • nemlendiricilerin içeriğini oluşturan maddeler 3 temel kategoriye ayrılabilirler:

    1. humectant (nem çeken): havadaki nemi cilde çeker. bir nemlendirici ürün için olmazsa olmaz içeriktir ama yapış yapış hissiyatından dolayı tek başına uygulanması tercih edilmezler. su gibi bir yapıda olup cilt tarafından kısa sürede emilirler. nem oranı yüksek bir bölgede yaşıyorsanız iyi çalışırlar ama nem oranı çok düşük bir bölgedeyseniz veya kış aylarında nem oranı düştüğünde bağlanması gereken nemi havadan alamayınca cildin alt katmanlarından almaya çalışarak cilde zarar verebilirler. böyle durumlarda hem emolient hem occlusive görevi gören ürünler kullanmak daha sağlıklı olabilir. sık kullanılan humectant'lardan bazıları: (doğal olanlar)aloe vera extraktı, bal, gliserin, aha (alpha- hydroxy acids), hyaluronic acid, (sentetik olanlar) panthenol, propylene glycol, üre, sodium pca, vs.

    2. occlusive (nem tutan): humectantlar tarafından havadan cilde çekilen nemin tekrar buharlaşarak kaybolmasını önlemek için cilt üzerinde bir bariyer oluşturan maddedir. büyük moleküllü occlusiveler küçük moleküllülere göre ciltte daha uzun süre kalıp nemi daha iyi hapsederler. bununla birlikte büyük moleküllülerin yapısı daha yoğun hissedilebileceğinde ciltte ağır ve yağlı bir his bırakabilir, bu sebepten az miktarlarda kullanılmaları gerekir. nemi tutmanın yanı sıra oluşturduğu bariyerle çevresel toksinlerin cilde nüfuz etmesini ve ileri katmanlarına değin emilmesini engeller. sık kullanılan occlusive'lerden bazıları: balmumu, cocoa butter, lanolin, petroleum, mineral yağı, vs. vazelin bir occlusive'dir.

    3. emollient (yumuşatıcı): ciltteki hücrelerin arasındaki boşlukları doldurarak cildi yumuşatır, pürüzsüzlük hissi verir. nemlendiriclerin içeriğinde yer alabildikleri gibi verdiği hissiyattan ötürü tek başına emollient olarak da satılırlar. genel olarak yağ temelli hafif maddelerdir. sık kullanılan emollient'lerden bazıları: badem yağı, jojoba yağı, shea yağı, vs.

    bazı maddeler ikili görev yapabilirler. mesela lanolin, petroleum, mineral yağ, dimethicone, silicone gibi maddeler hem emollient hem de occlusive'dirler.

    yağlı ve/veya akneye yatkın ciltler için uygun nemlendiricilerde hiç ya da çok az occlusive veya emolient bulunur. bu maddeler gözenekleri tıkayacağından ciltte daha fazla yağ birikesine sebep olurken akne oluşumunu artırırlar. zaten cildin kendi ürettiği yağ nemin uçmasını engelleyeceğinden içerikleri çoğunlukla humectant'lardan oluşur. o yüzden yağlı ciltler için satılan nemlendiriciler şeffaf formda, su gibi veya jel yapıdadır ve uygulandıktan sonra yapışkan bir his bırakırlar.

    kuru ciltler, hassas ciltler,olgun ciltler veya anti-agingürünleri kullananlar için emolient ve occlusive ürünler çok önemlidir. cildin kendini onarması için gereken bariyeri sağlarlar. bu yüzden pişik gibi cildin cilde sürtüerek zarar verdiği durumlarda en popülerleri olan vazelin kullanılır. inflamasyon tedavisi için gereklidir.

    occlusive'ler çeşitli özellikleri olan serumlardan sonra uygulandıklarında serum içeriğinin cilt tarafından emilmesine zorlarlar. buna slugging the skin veya slug denir.

    nemlendiriclerde emollient olarak argan yağının çok kullanılmasının ve reklamının yapılmasının sebebi cildi tamir edici etkisinin de olmasıdır. zeytinyağı ise içerisindeki oleic acid'in ciltte küçük delikler oluşturmasından dolayı kullanılması pek tercih edilmeyen bir yağdır.

    nemlendiriciler çeşitli cilt tiplerine ve/veya çözmeyi hedefledikleri problemlere göre farklı maddelerin çeşitli kombinasyonlarından oluşurlar. dikkat edilmesi gereken noktalardan biri ürünlerin üzerinde kulağa hoş gelen içerikler yazsa da (örneğin argan yağı yazsa da) içerik listesinde sonlardaysa ve en başlarda dimethicone, paraffin, petroleum, gibi sentetik maddeler geçiyorsa nem tutma işlemi büyük ölçüde bu maddeler tarafından sağlanıyordur. argan yağının içeriğe eklenmesinin sebebi müşteriyi çekmek içindir. bunları genellikle ucuz markalar yapar. bu şekilde bakıldığında içerik listesi ürünün fiyatını hak edip etmemesiyle ilgili bilgi verebilir.

  • tolstoy'un "bir duyguyu deneyimlemiş bir kişinin kasıtlı olarak başkalarına aktardığı etkinliktir." tanımını kullandığı sanat, insanlık tarihi kadar eski bir geçmişe sahiptir. yapılan bilimsel araştırmalar da sanatın ortaya çıkışının tesadüf olmadığını gösteriyor. peki, sanata niçin gerek duyuldu?

    --> sanat, bizi mutlu eder.
    2012 yılında londra'da nörobiyologların bir grup gönüllüye sadece baş yapıtları göstererek yaptığı araştırmaya göre, beğendiğimiz müziği dinlediğimizde, lezzetli yemeklerin tadına baktığımızda veya sevdiğimiz birini gördüğümüzde vücudumuzda salgılanan dopamin, hayranlığımızı kazanan bir sanat eseri gördüğümüzde de salgılanmaktadır.

    --> sanat, bizi birbirimize yakınlaştırır.
    sanatsal aktiviteler, insanları bir araya getirmenin yanı sıra aynı eserin birden fazla kişi tarafından yorumlanmasına da izin vermenin mükemmel bir yoludur. bir sanat eseri, özünde beğenilmek zorunda değildir. ancak, izleyicilerinde herhangi bir duyguyu uyandırabilmelidir. bu duygular ister aşk, ister nefret, ister kayıtsızlık olsun ama bir his olması gerekir. sanat bize, zevkleri ve duyguları bizimkilere uyan ve güçlü yakınlık hissettiğimiz kişilerle ortak noktalar bulma fırsatı verir, birbirimizi daha iyi tanımamıza yardımcı olur.

    --> sanat, bizi dengeler.
    m.ö. 300'de aristoteles, sanatın sosyal bir mesele olduğunu ifade eder. bu nedenle, korku ve tutkuların tasfiyesi için teatral temsili savunur. buna katarsis denir. fikir, izleyicilerin bir performans aracılığıyla güçlü duygular deneyimlemesine izin vermektir. dolayısıyla tiyatro, duygusal alanımızı temizleme ve seyircinin sıradan duyguları ile tiyatro karakterlerinin olağanüstü duyguları arasında sağlıklı bir köprü kurma gibi canlandırıcı bir işleve sahiptir.

    freud ise, sanatı bir çıkış yolu olarak görür ve izleyiciye göre sanatın, başkalarının hayallerini deneyimlemek ve eserleri kendi tarzında özgürce yorumlamak için kendi gerçekliğinden kaçmasına izin veren bir kurtuluşu temsil ettiğini belirtir.

    --> sanat, empati kurmayı sağlar.
    bir sinema veya tiyatrodaki komik bir sahnede istemsizce gülümsediğimizde, başka bir sahnede boğulan oyuncuyla aynı anda nefes almayı bıraktığımızda ya da bir müzik eserini dinlerken elimiz veya ayağımızla ritim tutmaya başladığımızda ayna nöronlarımız devreye girer. yani, güzelliğe güzellikle karşılık veririz.

    --> sanat, beynimizi keşfetmemizi sağlar.
    özellikle beynimizi motive eden bir sanat türü var: soyut sanat. çok sayıda bilimsel çalışma, çoğunlukla soyut sanata ilgi duyduğumuzu gösteriyor. nitekim soyut sanat beynimizi gerçeklikten kurtarır, kendi sınırları içinde dolaşmasına, yeni duygusal ve bilişsel çağrışımlar yaratmasına ve erişilmesi çok daha zor olan alanları harekete geçirmesine izin verir. bu süreç, beynin daha önce bilinmeyen bölümlerinin keşfedilmesine izin verdiği için bilim insanları tarafından bir hayli faydalı bulunmaktadır.

    --> sanat, düşünsel kapasitemizi geliştirir.
    araştırmacılar, bir mrı cihazı kullanarak, sanat pratiğiyle yetiştirilen 0-8 yaş arası çocukların beyin gelişiminin sekiz yönünü listelemişlerdir:
    * dikkat kontrolü ve süresi
    * ayırt etme yeteneği
    * ezberleme
    * geometrik betimleme
    * tekrarlama ve sıralama
    * anlambilim
    * açık görüşlülük ve hoşgörü
    * karmaşıklık

    özetle, herhangi bir biçimde sanat yapmak veya izleyicisi olmak, bizim için ve dolayısıyla çevremizdekiler için son derece yararlıdır. çünkü "sanat gördüğünüz şey değil, başkalarının görmesini sağladığınız şeydir.*"

    sanatla kalın.

  • ülkedeki insanların yaya'ya bakış açısı bu. gaza basacaksın geri çekilecekler, yol vermek mi? güldürme beni. şöförlerin yaya görünce hızlandığı anlayış bitmedikçe bunların başımıza gelmesi oldukça olası.