• *
    dinlemeye doyamadığım,insanın yüreğini duvardan duvara çarpan şarkı...

    ben caplan, 1940'lardan fırlamış müzikal tadında parçaları olan, bir abimiz. hem hüzünlü, hem çoşkulu, hem neşeli... her parçasında gözümün önüne bir kare beliriyor. her şarkı bir şehre yazılmış gibi.
  • çok iyi be.

    dünden beri bu şarkıya sardım. şimdi diğer şarkılarına bulaştım.

    nasıl güzel nasıl..

    what love can heartbreak allow
  • türkiye'ye gelişini dört gözle beklediğim ve sesini ilk duyduğum andaki heyecanımı zerre kadar kaybetmeden dinlemeyi sürdürdüğüm başarılı müzisyen.

    sesi öylesine derinlerden geliyor ve öylesine tesirli ki; tam olarak istediğim müziği icra ediyor. erkek bir vokalist olsam ben caplan olmak isterdim. neşeli şarkıları gürül gürül akıyor, insana hayat enerjisi veriyor; hüzünlü şarkıları desek yürek dağlıyor. ağzını açtığı an büyüsüyle insanı bambaşka alemlere götürüyor. şarkı söylemiyor sanki başka bir şey yapıyor. şarkı söylemekten delicesine keyif alıyor ve bu keyifi dinleyicisine muazzam şekilde aktarıyor.

    kendisini (bkz: down to the river) şarkısıyla tanımış olsam da favorim (bkz: lovers' waltz) performansı. (bkz: i got me a woman)'ı ise bir erkeğin bir kadına ithaf edebileceği en muhteşem şarkılardan biri.

    ya adamın albümünün adı (bkz: birds with broken wings); daha ne olsun!
  • kanadalı müzisyen.
    brutal ve lezzetli bir vokal tonu var.
    özellikle "southbound" ve "under control" adlı şarkıları enfes.
  • stranger'ı mutlaka dinleyin. o nasıl bir hikayedir, bunlar nasıl mısralar kardeşim! beni benden alırsan seni sana bırakmam dedirten şarkılar bunlar. bunlar hep kardeş bak, drift aparttır efendime söyleyeyim birds with broken wings. durduk yere keyiflendirip durduk yere kederlendiren şarkılar bunlar. şarkı bunlar, gerçekten şarkı. biraz daha ileri gitselerdi zaten medeniyette level alabilirdik. ama yinede tek başına dünyayı kurtaramaz deli gönüllü abimiz.

    ben caplan abi, saygılar abi
  • yakın zamanda konserine gitme şansını da bulduğum, 2015 yılından beridir sürekli dinlediğim sanatçıdır.

    bazı sanatçıların temsil ettiği bir ruh hali, hayata karşı bir bakış açısı vardır. bilinç ve life as a profound experience bence ben caplan için kullanılabilecek en iyi 2 tanım.

    stüdyo kaydında da konserinde de bir ritim veya melodiden ziyade hikaye ya da öğüt dinliyorsunuz hissi verir. konserde sohbet mi ediyor şarkı mı söylüyor bazen anlamak imkansız olmuştu benim için bile. sözleri en az melodisi kadar etkili ve iyidir. düzyazı olarak bile okunsa sırıtmaz bence.

    sanırım konserde neredeyse söylediği tüm şarkıları bilen sadece ben vardım. zaten küçük, butik bir salondu. benim söylediğimi farkedince drift apartın yarısını beraber söyler gibi bana doğru çalarak söyledi sanki. aklıma bu şarkı eşliğinde geceler boyu edilen sohbetler, tüketilen alkol, kurulan bağlar geldi.

    son olarak beni 2015'de ben caplan ile tanıştıran dostuma görevimdi bu konser bir yandan da.

    unutma sen dostumdun benim.
    gülünce güneşler açan!
  • kirli, dramatik bariton tona sahip ayrıca sakalıyla nam salmış kanadalı müzisyen.
    enfes
  • (bkz: minimum intervals) şarkısını henüz bugün keşfettiğim ve hayran kaldığım nice bir çok şarkısına da yavaş yavaş haiz olacağım şarkıcı.

    bahsi geçen şarkı için valla çok güzel

    ayrıca şarkının sözleri de;

    for men of independent means every day is what she needs
    labourers it’s twice a week, you got to make your lady squeak
    donkey drivers once in seven, got to send your spouse to heaven
    sailors every half a year, it’s back to port you’ve got to steer
    according to the old tradition, a jewish husband is forbidden
    to go too long without spending time on nether region tending
    for men of independent means every day is what she needs
    labourers it’s twice a week, you got to make your lady squeak
    donkey drivers once in seven, got to send your spouse to heaven
    sailors every half a year, it’s back to port you’ve got to steer
    her pleasure is your obligation, if she gives the invitation
    has the right of course to say she’s not quite in the mood to play
    consent is de rigeur, you’ve always got to check with her
    the point is human beings as such need a little loving touch
  • geç keşfettiğim için üzüldüğüm lakin keşfetmiş olmaktan da mutluluk duyduğum kanadalı folk müzisyen kişilik. ses rengini ayrı, şarkı sözlerini ayrı sevdim kendisinin.

    2006 dan bu yana aktif müzik hayatı olmasının yanı sıra ilk albümünü 2012 yılında (bkz: ın the time of the great remembering) çıkarmıştır. ikinci ve son albümü 2015'te çıkarmış olup albümdeki şukelağ şarkılarından birinin adı ile yayınlamıştır (bkz: birds with broken wings).

    türkiye'ye gelirse iki elim kanda olsa konserine koşarak gideceğim isimlerden biridir (beth hart'ı kaçırdığım için hala üzüntüsü mevcut).
hesabın var mı? giriş yap