• klasik olacak ama..

    yaşamadıklarınızdan değil, yaşadıklarınızdan pişman olmayı tercih edin.
  • en doğrusudur aslında.
    insanı boşa geçecek zamandan, ve sonrasındaki üzüntüden korur.
    çok insan vardır günümüz modern dünyasında, karşısına çıkan insanı değerlendirip "nasıl olsa bitecek, o zaman hiç başlamamak en iyisi" diyerek yalnızlığı seçen. daha kötüsü artık "aramak"tan vazgeçen.
  • dünyada yapılacak en saçma hareket. biterse biter. geriye güzel anıları kalır. bazen özlemek bile güzeldir. hem biteceği nerede yazılıdır, nereden bilinir? acısı da tatlısı da yaşanmışsa bir o kadar öğrettikleri de olmuş demektir. yaşınız 50 bile olsa sizi büyütmüş demektir. neyin takıntısı neyin kafası anlamıyorum. daha beteri var. bitecek diye başlamamak değil. artık hisleriniz ölmüştür; yalnızlığınız bile o kadar cazip gelir ki. hayatıma alsam ne olacak hesap ver, sorumluluk al yine kırsın kıçını yatsın diye düşünürsünüz. hep söylerim; ilişkiye başlayın hatta evlenin ama en azından bir süre ev almayın ve çocuk yapmayın. malum hukuki prosedürler. bu bitecek diye başlamak değildir. bir süre insanın kendinı garantiye almasıdır. bu kadar bireyselleştiğimiz bir dünya için de en normalidir.
  • ... kaybedeceğini bile bile neden mücadele ediyorsun dedi; öleceğini bile bile yaşadığını unutmuştu o an. bozmadım ...
    (bkz: özdemir asaf)
  • aslında en güzeli bir gün biteceğini bilerek ilişkiye başlamaktır.

    eninde sonunda bir gün biteceğini bildiğiniz için bittiğinde şok olmazsınız, gereksiz dramaları kapının dışında bırakırsınız, sahiplenme, kıskançlık gibi ilişkiyi mahveden fazlalıklardan arınır, o anki duygularınızın tadını çıkarırsınız.

    valla okuyunca keşke bir gün biteceğini bildiğim bir ilişkim olsa demedim değil, o derece özendim. ne diyeyim hepimizin başına...
  • bir gün öleceğini bilerek yaşamak gibidir.
  • gerçekten sevmenin ne olduğunu bilenler tarafından yapılır.
  • ne kadar saçma olduğunu düşünsem de bunu ben de yapıyorum. bir bağlantının ''ilişki'' adı altında şekillenmesi için gerçekten bağlanmam gerektiği ve bağlandığım zaman ise bırakmak istemediğim için sanırım, korktuğum için. farkındalığım beni değiştiremedi ne yazık ki... nasılsa bitecek düşüncesiyle belki de pek çok güzel anıyı elimin tersiyle ittim bunca zaman.
    içimde kalanlar oldu, ben ise arkalarında...
  • doğru veya yanlış, gönül ilişkilerine olan yaklaşımımı çok iyi özetliyor bu ifade.

    hayatım boyunca bir defa bile aşık olmadığım bir kızla, sonuna dek yürümeye değer görmediğim bir yolculuğa başlamadım*. çünkü her ilişki bitiminde yavaş yavaş tükenmekten korktum.

    korku... nick'imle tezat teşkil ediyor belki. fakat büyük ölçüde gönül işlerine hastır bendeki korku. tanıdığım insanların hemen hepsine kıyasla son derece pervasız ve yürekliyimdir. belki de sırf bu nedenle birçoklarına göre oldukça sıradışı bir hayat hikayem var diyebilirim.

    fakat sürdürülemez gördüğüm ilişkilere başlama ve tüm kalbimle sevmediğim bir kızla yol yürüme konusunda kendime bir istisna tanıdım ve korkma hakkımı kullandım.

    henüz yaşamım notlanmadığı için iyi mi yaptım yoksa kötü mü, henüz net bir şey söyleyemem. ancak şu an dönüp geçmişe baktığımda başkalarına kıyasla daha az kızla duygusal bir ilişkiye girmiş olmayı kendim adına olumlu bir şey olarak görüyorum.

    bir gün biteceğini bilerek bir iş ortaklığına vs girebilirsiniz. ama gönül birlikteliği başka bir şey. çok başka bir şey.
hesabın var mı? giriş yap