• bostancı' dan kadıköy' e gidilmektedir. sonbahara ha girdi ha girilecek. sıcağın en fenalık getirdiği günlerden biri. iki arkadaş minibüse biniyoruz şoförün arkasına oturuyoruz. başımızda ayakta duran bir abi var şoförle çok hararetli bir sohbetin içinde. yalnız bu abinin bir de sevgilisi var ki o da tam arkamızda ve poşete kusmakta.

    şoför: abi sonra çektim kenara akıllı ol aslanım dedim.
    ayakta duran abi: iyi demişsin kanka fazla oldular mk.
    kusan kız: bögg.
    arka koltuktaki yaşlı teyze: yavrım kız ölecek!
    ayakta duran abi: inecez teyzem birazdan. aşgım iyi misin?
    kusan kız: bööög.

    şoför: dinlemedi abiciiim. ya şarjörü boşaltacaktım ya da saplayacaktım bıçağı.
    kusan kız: bögg.
    ayakta duran abi: noldu kanka sonra?
    şoför: soktum bıçağı bacağına. herkes yerini bilecek abicim. bizim aile sağlam zaten bana bişey olmaz avukat desen var, polis desen var. korkum yok benim. içeri mi attılar, en fazla bir saate dışardayım.( bu sırada iki üç araba çılgınca sollanır.)
    ayakta duran abi: iyi yapmışsın kanka. senin yerin ayrıdır biliyorsun. heh kanka müsaitte sabitle. (müsaitte sabitlemek?)

    kız kusarken öldü sanmıştık ama ölmemiş allahtan. sanırım minibüsten inince kaldırıma falan yattı. bizim ise yüz kaslarımız ağrımıştı yarım saatten fazla gözlerimizi belerttiğimiz için. şoföre küfreden teyzeler ve çılgın minibüs şarkıları eşliğinde kadıköy' de indik.

    arkadaşımdan süper bi yorum geldi minibüsten inince. göğüs kafesini göstererek; "böyle insanlar görünce işte benim buralarıma bişeyler batıyor."
  • "bir öğrenci uzatır mısınız" diye gelen sesin üzerine arkanıza dönüp avucunuzu açıp beklediğiniz sırada, başka birine söylenmiş olduğunu anlamanız ve hemen avucunuzu çekip hiç bir şey yokmuş gibi davranmaya çalışmanız.
  • minübüsçüye arkadan bir ögrencinin söyledigi cümle ! :d "abla bir kişi alırmısın ! - minübüs dumur :d "
  • minübüslerin kalabalık olmasından dolayı birbirlerine yakınlaşan insanların arasındaki cinsel gerilim yüzünden çıkan dumur olaylardır.

    bir keresinde işten eve giderken mecburen minübüse binmek zorunda kaldım. normalde ineceğim yeri söyleyemediğim için pek binmeyi tercih etmem. fakat o gün hava yağmurluydu. minübüste tam istediğim gibi bomboş. ama ben biner binmez arkamdan 15-20 kişi binince birden minibüsün içinde eğilip bükülmek zorunda kaldım. elimi aradan uzatıp bir yere tutunmak zorundayım artık tutacak mı gelir sik mi gelir bahtıma ne gelirse tutucam, çünkü minübüs deli gibi sallanıyor, birinin kucağına düşmem an meseledi. tam da burnumun dibine kavgalı bir çift bindi. oğlanın kıza borcu varmış kız istiyor parasını sevgiliden, elemanda lafı bütün hesapları ben ödüyorum borç morç yoka getirmeye çalışıyor. çift ile ben neredeyse burun burunayız, kafamı sağa çevirsem sanki onlara trip atıyormuşum gibi oluyor, ağzımı açmasamda resmen çiftin kavgasının içindeyim. kız olayı büyütüyor, oğlana verdiği parayı ablasının kredi kartından çekmiş ortam gerildikçe geriliyor alttan birbirlerine tekme atıyorlar bana sürtüyor tekmeler kesik kesik. oğlan kızın saçını çekiyor boynunu tutar gibi yapıp, kimseninde umrunda değil. bir tek ben gerilim hattının göbeğindeyim. birbirlerine girecekler saniyeler var. tam o sırada yanımdaki bir adım iler gidince bana gün doğdu, kızın olduğu taraftan yan tarafa kaçıp sırtımı döneyim şunlara dedim. tam geçerken arkadan gelen baskıyla kıza ön tarafımı bastırarak sürtmek zorunda kaldım. kız omzuma vurdu ve 'sürtünme lan sabahtan beri ağzımın içindesin fortçu pezevenk' dedi. şok oldum, herkes birden bana baktı, kıza ne diyeceğimi bilemedim, ruh halimi anlatacak değildim ve ancak 'sensin pezevenk' diyebildim. o anda erkek arkadaş, kız ve ben birbirimize girdik. kimin kime vurduğu belli değil. minübüs karıştı, sonra beni aşağı attılar, karşılıklı küfürler, tehditler. çift tam ayrılacakken aralarına girip sopalarını yedim ve büyük ihtimalle ilişkileri yürüdü gitti. bende taksi çevirdim.
  • bazen çok komik olabilen olaylardır.

    kadıköy-bostancı minibüslerinden birinde başımdan geçen olayda, arka dörtlüde tek başıma giderken, tam önümde oturmakta olan bir bayan, gideceği yeri kaçırmış gibi bir telaşla aniden kafasını kaldırır ve arkasına dönerek sorar;

    bayan: ya dalmışım biraz, neredeyiz şuan?
    ben: minibüsteyiz.
    bayan: ....

    ne bir kelime, ne bir yüz ifadesi, ne de bir hareket.

    bostancı'ya kadar o şekilde gittik işte. şaka şaka kısa bi' süre sonra kendine geldi ve ben de piç bir gülümsemeyle bulunduğumuz yeri söyledim. indi sonra.

    sinema işte..
  • yolcu binmeye çalışır, bu sırada şoför de ilerlemeye başlar. minibüse binemeyen, dahası otomatik kapıya da sıkışan adam feryat eder:

    - şoför bey! müsait bir yerde binebilir miyim?
  • minibüse binerken kafanızı tavandaki çelik konstrüksiyon izlenimi veren tutma demirlerine çarptıktan sonra hiç bir şey olmamış gibi ücretinizi uzatmanız. can acısı para üstünü bile unutturur adama
  • minübüse binmek için el kaldıran yolcu adayını gören şoförün içerideki yolculara, sizce alıyım mı diye sorup toplu bir 'hayır' sesi üzerine görmezden gelip durmadan yoluna devam etmesi.
  • üniversitede okunan zamanlardır. kampüse ayakta gitmemek için arkadaşlarla minibüs sırası beklenmektedir. 3 kişi bekleyen biz, son 2 kişilik yer kalan minibüse bineriz. ben ayakta yolculuk etme kararı vermişimdir ve yolculuk başlar. ancak o da ne, şehrin en meşhur "deli"si de (kesinlikle aşağılama amacı olmadan, genel söylem böyle olduğu için yazılmış bir kelimedir) o minibüse atlamıştır, ve sizin lakabınız "deli paratoneri"dir. yakın bir durakta bir yolcu iner, boş kalan koltuğa oturmak için yeltendiğinizde meşhur arkadaş sizi o boş koltuğa buyur eder, ık mık der oturursunuz. sonraki durakta biri daha iner, ayakta yolcu kalmadığı için onun yeri boş kalmıştır, ama bizim meşhur arkadaşın aklında "ayakta yolcu" olarak kaldığınızdan sizi yerinizden kaldırıp oraya oturtur. bir daha, bir daha, bu böyle 4 durak devam eder. zamanında bu durumda olan vatandaşlarımız sayesinde yaşadığınız çokça ve gerçekten korkunç bir çok anıdan sonra; gık çıkarmaz, minibüste koltuk turuna çıkarsınız. minibüsteki tüm yolcuların, o an yanınızda olan arkadaşlarınızın ve arkadaşlarınızın yaşadıklarınızı anlattığı tüm bölümün maskarası olursunuz. demem o ki, korkunç ya da eğlenceli olabilecek, başına gelene geçmiş olsun diyeceğim olaylardır.
  • deprem olması ve ardından gelişen olaylardır.
    minibüsün arka koltuğunda kız arkadaşımla oturuyoruz, birden minibüs olduğu yerde hopladı, biz ne oluyor diye bakınırken, önde oturanlar ve şoför dönüp bize baktı, ne sallıyorsunuz minibüsü dercesine.neyse ki o anda telefonum çaldı da deprem olduğunu bir arkadaşımdan öğrendik.nasıl olduğumuzu sormak için aramıştı.biz de suçlayan bakışlardan kurtulmuş olduk böylece.
hesabın var mı? giriş yap