• bir ekşi sözlük yazarı. hoşgelmiş. * *
  • astrolojiye inanmaktadır. (bkz: #105317515)

    ''kendisi türkiyede en çok bilgi birikimine sahip astrologlardan biridir. astrolojinin her alanında hiç de yüzeysel sayılmayacak düzeyde bilgisi vardır.''
  • tam bir ortadoğu kafalı insan. şu entrye bak hele, tam bir türkiye özeti. bugün bu ülke bu durumdaysa bu adam gibileri yüzünden.
  • tanrının kendi var oluşunu sorgulaması başlığına aşağıdaki entryi girmiş islam apolojistliği içeren entriler giren yazar:

    (bkz: #134197349)

    alıntı:
    ----------------------------------------------------
    konunun saçmalığını dile getirmek adına şöyle yanıtlayayım:
    1. “ben nasıl var oldum, nasıl meydana geldim, neden var oldum, benden öte ve bilmediğim başka tanrıların olması mümkün mü ve varlarsa bile onları var eden ilk esas kaynak ne ve o ilk esas kaynak nasıl oluştu?” gibi sorular insana ilişkin sorular ve özeleştirilerdir.
    2.tanrı mutlak kudret sahibidir.
    3.mutlak kudret sahibi olan bir varlık insan benzeri duygulara sahip değildir.
    4.mutlak kudret sahibi olan bir varlık insana ilişkin sorular sormaz,özeleştiri yapmaz,her zaman en iyisini ve doğrusunu yaptığını bilir.
    5.öyleyse tanrı bu tür sorular sormaz,özeleştiri yapmaz.
    -----------------------------------------------------

    sırayla ele alalım bu saçma sapan argümanları:
    1."...gibi sorular insana ilişkin sorular ve özeleştirilerdir."
    hayır. bu gibi sorular insana özgü değil bilinçli tüm varlıklara özgü sorulardır. varolduğunun bilincinde olan ve bu konu hakkında düşünebilecek bilişsel yeteneğe sahip her varlık bu konuda düşünmek için gerekli her şeye sahiptir.
    ***
    2."tanrı mutlak kudret sahibidir."
    eee işte biz de onu sorguluyoruz? tanrı kendisinin de yaratılıp yaratılmadığını bilebilecek "kudrete" sahip olup olmadığını nasıl bilebilir. yani kendisinden daha güçlü bir varlık tarafından tam olarak kendisini mutlak kudret sahibi hissedecek şekilde yaratılıp yaratılmadığını nereden bilebilir? kısacası varoluşsal sorulardan kurtulmak için söz konusu soruları tanrının muhasebesine kakalamak, bizi o soruların muhattabı olmaktan kurtarmadığı gibi (zira o soruları hala soruyoruz) hiç yoktan* tanrının da başını belaya sokuyor.

    bu kadar mükemmel bir tanrı kendi kendine varolamamış ve doğal olarak ondan daha mükemmeli tarafından yaratılmışsa o halde aynen bizim gibi bunun farkında olmadan kendisini mutlak kudret sahibi sanıyor olabilir.
    ***
    3. "mutlak kudret sahibi olan bir varlık insan benzeri duygulara sahip değildir."
    mutlak kudret sahibi olan tanrı neden insanların sahibi olduğu duygulara sahip olamıyor? öncelikle kutsal metinlere bakarsak nefret, intikam, beddua etme, merhamet, meryem ismindeki kadınları karıştırma, mirası bölüştürürken matematiksel hata yapma gibi gayet insani hasletlere sahip olduğunu görüyoruz. hatta bizzat kutsal metinlerde "size kendimden üfledim" diyor. yani sahip olduğumuz insani hasletlerin kaynağı o! nasıl biz sahipken, o bunlara sahip olmayabilir? o duyguları biz mi yarattık? o halde bizler kendi duygularımızın tanrısı mıyız? o halde duygularımızın bize tapması mı gerekiyor? sanırım bu sorular konunun saçmalığını çok güzel açıklıyor. çünkü bazı soruların kendisi aslında cevaptır.
    ***
    4. "mutlak kudret sahibi olan bir varlık insana ilişkin sorular sormaz,özeleştiri yapmaz,her zaman en iyisini ve doğrusunu yaptığını bilir."
    totolojimiz devam ediyor. bir tür mantıksal çıkarım yaptığını sanıyor yazar ama elbette sadece "ayetler var ayetler" demenin daha felsefi görünen bir yolu bu...

    ayrıca farkında değil ki kendisi bizzat tanrının nasıl olduğu/olması gerektiği hakkında yazarak bir tür; "tanrıların uyması gereken kutsal metin" yazmış oluyor ki eğer bu doğruysa sadece duygularımızın değil tanrılarımızın da tanrısıyız demektir.

    5. "öyleyse tanrı bu tür sorular sormaz,özeleştiri yapmaz."
    umarım tanrının da bundan haberi vardır!

    bir düşünsel deney yapalım ki bu saçmalığın saçmalığı ortaya daha iyi çıksın:

    kendini mutlak kudret sahibi gören bir bilgisayar programı yazalım ve onu canı ne isterse yapabileceği bir simulasyona koyalım. sonra bu simule tanrı kendisine tapacak başka simulasyonlar yaratsın. tanıdık geldi mi? neyse... şimdi bu simulasyon tanrının bakış açısına göre kendisi herşeyi yaratan kadir-i mutlak varlık. kendinden öyle emin ki k hikayecisi nickli yazarın da dediği gibi kendi varlığı hakkında hiç düşünmüyor. çünkü bildiği kadarıyla hep vardı ve kimse onu yaratmadı. sonra bir gün muhtemelen immanuel tolstoyevski'nin simulasyon teorisi podcast'ini dinlerken aklına bu soru geliyor: "yahu acaba beni de birileri kendimi yaratılmamış, mutlak kudret sahibi bir tanrı sanacağım şekilde yaratmış olabilir mi?"

    ama gerçek (!) tanrıya (yani simulasyonu yazan bilgisayar programcısına) şükür ki kendisi bu tür düşüncelerin oluşmasını engelleyecek koruma mekanizmaları koymuş programa. ve tanrımız bu tehlikeli düşüncelerden hemen kurtuluyor. kendisinin mutlak kudret sahibi olduğu yanılgısıyla varolmaya devam ediyor. hem böylece k hikayeci'sini de kızdırmamış oluyor ki bu çok doğru bir davranış. zira baksanıza adam tanrıların bile nasıl olması gerektiğini dikta edecek kadar kendinden emin!

    sözü bu noktada sevdiğim bir yazara bırakıyorum:

    akıllılar hep kuşku içindeyken aptallar küstahça kendinden emindir.

    - bertrand russell -

    engelle
    başlıklarını engelle
    - bertrand russell -

    şaka şaka! o kısmı ben söyledim.
hesabın var mı? giriş yap