• gerçek hayatta da bir mülteci olan zain’in gözünden anlatılan nefis bir film.
  • afişteki, sarsılacaksınız, cümlesinin filmi izledikten sonra yetersiz kaldığını hissettiren film.
    yoksulluk, mülteciler, orta doğu ve yoksul halkların gercekligi, çocuklar, kadınlar...
    farkindalik yaratacak film.
    sıcak evlerinde oturup mültecilere ilgili salak saçma yorum yapanlara pes peşe izletilmesi gerek.
  • belki bir kurgu ama filmde yaşananları gerçekte yaşayan insanların olduğunu düşünmek insanın kendini kötü hissetmesine yol açan oscar adaylığını hak etmiş sarsıcı bir film.
  • yoksulluğun ve savaşın olduğu dünyaya gözü kara zain' in gözünden baktıran film. bunca zorluklu dünyada delirmeden kalabilmemiz tek kelimeyle mucize.

    - ailenden ne istiyorsun zain?
    + bir daha dünyaya çok getirmemelerini!
  • hala sızlayan gözlerimle birkaç kelime yazmak istedim filmle ilgili.
    ortadoğu coğrafyasında doğan bir çocuğun kaderi baştan yazılmış oluyor.
    kaderini değiştirmek için çabaladıkça, daha derine batıyor.bunu can yakıcı şekilde anlatan bir filmdi.
    bir de bilale anlatır gibi diyor ki; çocuk dünyaya getirirken defalarca düşünün.
  • nadine labaki'nin yabancı dilde en iyi film oscar'ına da aday gösterilmiş muazzam filmi.

    filmin fragmanını izleyip de fikir sahibi olmak imkansız. çoğu film fragmanındaki filmin en önemli noktalarını toplayıp da bir fragman oluşturulmadığı içindir ki, "call me by your name" filmindeki gibi sadece imdb puanı üzerinden düşük bir beklenti ile gidilirse capharnaüm (caps lock) "avzınıza sıçıyor" (caps lock).

    --- spoiler ---

    görmeden izlemek daha iyi.
    --- spoiler ---
    uyarayım istedim.
    --- spoiler ---
    peki çocuklar siz bilirsiniz.
    --- spoiler ---

    film bendeki orta doğu ve orta doğulu nefretini zıplattı. bunun fakirlikle, eğitimsizlikle falan zerre ilgisi olduğuna da inanmıyorum. sapiens türü asya'ya ulaştığında daha fazla kitle getiremediğinden bu bonobo şempanzeleri ile karışık nasıl bir ırk yarattıysa zerre empati duygusu olmayan, kötücülün de kötücülü bu ara form ortaya çıkmış. evrimsel sürece de bir menstüral döngü, iki de bu ara formu zeki insan olarak kabul edip yok etmediği için yazıklar olsun.

    bu coğrafyaya kendisinden daha fazla yakışamayacak kahramanı hamam böceği adamdan tut, jaqueline olmaya geçmişi yetmeyen über teatral yetenekli süt mısırcı teyzeye, eskişehir'deyken cezaevinde tanıştığım tenekeci kılıklı ablaya tıpatıp benzeyen komşudan, suratına royal highness çocuğumun sarışın olmasına rağmen sıçmayacağı asaad'a kadar hemen hemen bütün karakterler az zorlansa türkiye'den bile bulunur, o kadar gerçekçi idi. sadece hamam böceği adam çok tatlı bir amca idi, gerçi o da palu dede olabilir.

    filmle ilgili tek çiğ duran kısım, zain'in rahil'le karşılaştığı sahne bana göre. öyle umutlu bir şey beklemiyordum. onu koymaları iyi olmamış yoksa salondan bir kaç kişi beraber kaldırım yalayabilirdik ağlayarak o eksik kaldı.

    işin kötü tarafı, kendim de son derece kefirin içinden çıkan maya gibi orta doğulu olduğum için, filmi izlerken sinirimden ağladım. çünkü irrasyonel tepkiler öyle nehirler gibi gürül gürül değil sinsi sinsi yeraltı suyu olarak tüm coğrafyaya sızmış. kıtlık da olsa ırka kıran da girse kalıyor.
    --- spoiler ---
    --- spoiler ---

    --- spoiler ---
    --- spoiler ---
  • film olanı gerçek bir zırvalık bence. beni avrupalı, amerikalı beğensin diye tribüne oynanmış, mügen anlı ile tatlı sert tadında bir film. birçok sahne çok gereksiz uzatılmış. bir yandan her şeye laf söyleniyor sonra herkes aklanmaya çalışılıyor. tam bir zaman kaybı.
  • yaşadığımız bok çukuru coğrafyada çocuk olmanın ne kadar zor olabildiğini kurşun gibi, mavzer gibi yüzümüze patlatan kağıt kesiği filmin ta kendisidir efendim. hala yorgunum, kedernaüm!
  • uzun zamandır seyrettiğim en gerçek film.
    12 yaşındaki zain rolündeki zain el rafeea, bebek yonas rolündeki boluwatife treasure bankole (evet o bile) bu koskocaman işin altından nasıl doğallıkla, hiç "mış gibi" yapmadan, aşırı dramatiklik katmadan kalkmışlar, hayran kaldım. sırf bu yönüyle bile bu film akıldan yıllarca çıkmayacaktır.

    --- spoiler ---

    zain'in hikâyesi sondan başa sarılıyor. fazla konuşmuyor zain, konuştuğunda da küfrediyor, haklı bir öfkesi var. 8 yaşında ancak gösteren çelimsiz gövdesine sığdırdığı, bir şeyleri değiştirmek için canını dişine takan cesaretiyle pek çoğumuzdan daha saygıdeğer. pek sesini çıkarmasa bile peşine takılınca onu her hareketiyle biraz daha anlıyoruz. zain haklı, bu dünyaya gelmeyi o istemedi. sarhoş olup sigara içmekten başka bir numarası olmayan devamlı evinde pinekleyen ve boy boy çocuklar peydahlayan babası, zain'e gelince aslan kesilip mahkemede evlendiği güne de çocuklarına da karısına da lanet edip gözyaşı döküyor. zain'in annesi ayrı bir âlem, "biri ölürse biri doğuyor, ona ölenin adını veririm olur biter" mantığında biri, gene de ona baba kadar kızamadım. 11 yaşında evlendirilip mecbur bırakıldığı hayatında o da pek söz sahibi olamamış.

    zain'in kız kardeşi sahar'la bağlılığı, ona kol kanat germesi olağanüstüydü. evine sığındığı rahil'in oğlu yonas'a bakmak için yaptıkları hele.
    --- spoiler ---

    daha "dramatik" filmler gördüm, aslında buradaki "dram"ın yanına yaklaşamayan. bununla birlikte içlerinde en soğukkanlı karşıladığım bu olabilir. vaktiniz varsa muhakkak seyredin ve siz de kendi hikâyeniz içinde hesaplaşın.
  • dare mo shiranai'nin birazcık göçmen meselesi eklemlenmiş hali. yönetmenin where do we go now filmine göre kesinlikle daha iyi ama yine hikayede bazı problemler ve final adına kolaya kaçmalar mevcut. puanım 10 üzerinden 7.
hesabın var mı? giriş yap