• bugün birine denk geldim. kendisi bir okulda ingilizce öğretmeni. kocası da devlet memuru. bilgi işlemde çalışıyor.
    çocuk önce güzel güzel oyuncaklarla oynuyordu. biraz mızmızlandı. hoop tablet verildi. çocuğa tablet almışlar. onun tableti.
    sabah kalkar kalkmaz oynamaya başlıyor diyorlar.
    arada birlikte oynuyorlarmış. bizi yeni vallahi çok zeki diyorlar. allahın salakları. çocuk tabi sizden zeki bu salaklıkla çocuğu büyütüyor olmanız bile mucize lan.
    çocuk tableti açtı. bangır bangır oyun oynuyor. çocuk dediğim 4 5 yaşında. sesini kısmamıza izin vermiyor diyor. kulaklık takın. ee yok o zaman da tüm iletişimini kesiyor. ulan çocuğa pasta yermisin diye 6 kere sordun. 7.de hıhı diye yanıt aldın. şimdi çok mu iletişim halinde sence. gerizekalı embesil.
  • hiçbir artı-eksi özelliği olmayan ebeveyndir. bulunduğu zaman dilimine ayak durmak ne zamandan beridir gerizekalılık oldu. adı üstünde çocuk, çocuk olmanın en belirgin özelliği merakın had safhada olmasıdır. gördüğü her şeyi merak edip öğrenmek ister. sen bir ebeveyn olarak elinden tablet ve telefonu düşürmezsen, çocuk da doğal olarak bunu merak eder ve ister istemez çocuğa vermek zorunda kalırsın.

    50-60 yaşındaki insanların, şu anki teknolojiyi 15-30 yaşlarında görmemesi durumunda şu an seni eleştirmeleri ile senin çocuğun eline oyuncak yerine telefon veren ebeveyni eleştirmen eşdeğerdir.

    edit: melved yazara uyarısı için teşekkürler.
  • şu günlerde çokça rastlanan ebeveyndir, bunun bir oyuncaklar kadar doğal olduğunu söyleme eğilimindedir ayrıca. belki biz cinsel rollerle özdeşleşmiş oyuncaklarla olsa da oynardık şimdiki çocukların tek uğraşısı telefon oldu. bunu yazmamı tetikleyen 45 dk bir otobüs yolculuğu sırasında yanımdaki 10 yaşındaki çocuktu. telefonun bir yerinden çıkıp diğerine giriyor ve büyük çoğunlukla oyun oynuyordu. ne zaman bu oyuncaklardan kopma işlemine giriştik oysa piaget ne kadar çok uyarıcı o kadar çok zeka diyordu. uyarıcılar yeke düştü zekaların için ebeveynlerimiz farklı düşünüyor zira çocuk 1,5-2 yaşında selfie çektiğinde çok zeki diye övünmeye başlıyor aferdersin şempanzeye versen o da yapacak aynı şeyi iki senede sen çıngırağı alıp talkto tom’u açıyorsun, sen barbie’yi alıp telefondan bebek giydirtiyorsun, kamyonu alıp oyununu telefondan buluyorsun. yani ziyadesiyle her uyarıcıyı sırf sana kolay geldiği için uzaklaştırıyorsun. toprağa düştüğünde kaldırdığın gibi bunu elinde aldığında bu çeviklikleri göstersen ne kadar güzel olacak.
    geçen tog’un üniversite ayağında sokak atölyesi adında bir projeyi uyguladık, çuval yarışı, ip atlama, patates baskı vs. bir sürü etkinlik vardı unutulmuş sokak oyunları adına. çocuklarımız oyunları bilmeden geçiyor bir yaşından diğerine çoğu orada öğrendi o oyunları ama düşünmek lazım nasıl yetiştirilir çocuk diye.

    ama şu da var belki bilmiyordur öğrenmek istiyordur amenna çocuk nasıl yetiştirilir diye bir ilim yok ama psikoloji ve fizyolojiyi dikkate alarak birkaç hassas nokta vermek istiyorum böylelerine.
    1- çocuk 8. aya kadar sizi görsün duysun dokunsun ağladığında yanında bulsun. mümkünse 1 saatten fazla tv izlemesin.
    2- çocuk yeni ortamlara taşınsın ama çok küçükken değil 1 yaştan sonra ideal. yeni ortam yeni uyarıcı.
    3- kağıt kalem verin, toprağa koyun, çocuğu merdiven çıkartırken arkanızda bırakmayın ya da yanınızda, önden gitsin ama düşmeye yakınken destek olun birey olmasını öğretin.
    4- en önemlisi size bağımlı yapmayın. bağımlı bir birey için hayat zordur, nasıl olmaz peki arada bir şeyler yapmasında özerkliğini pekiştirin, yemeğini ağzına zorla sokmak, illa bir giysiyi giymeye zorlamak kişiliğini desteklemez. örneğin şu giysiyi mi bunu mu giymek istediğinizde çocuk hem seçmiş olacak hem bir hakkı olduğunu bilecek öyle çığırtkan bir çocuk yetiştirmeyeceksiniz.

    ya aslında gerçekten fazla öneri var ama kişisel gelişim kitabı okuyasıya gelişim psikoloji kitaplarından rahatlıkla öğrenilebilecek bilgiler bunlar, okuyun uygulayın hani, benim anam bilmezdi bile bile yanlış çocuk yetiştirmezdi ama bu bilgi çağında herhangi bir konuda cahil kalmak kabahattir.
  • çocuk sahibi olmayan gönüllü pedagogları geren konu.
  • mecbur kaldiysa demek.

    hakikaten bazen arabada iken ucak moduna alip vermek zorunda kaliyoruz. arac koltuguna dort yerinden sabitlenmisken oyuncak oynayacak ortam olmuyor. ama az daha akli ersin bir nintendo ds ya da muadili neyse atari alip mario oynatmayi planliyorum.
  • çocukla uğraşmak yerine dinlenmeyi seçen ebeveyndir.
    herkes yoğun çalışıyor buna bir lafım yok ama çocuk bundan anlamaz. çocuk ilgi ister, sevgi ister, bir şeyler öğrenmek ister. bunu tabletten, bilgisayarsan, telefondan ya da televizyondan alamaz. bunlar çocukların algılarını kapatan şeyler. tamamen soyutlamak imkansız evet ama çocuk sussun diye yapılması da gereksiz.
  • oğlum o zaman 1 yaşında. hastalandı, nefes alamıyordu, burnu tıkalıydı, öksürüyordu. hastaneye gittik. hava verelim dedi doktorumuz. tabii ilk kez olacak nasıl bir şey olduğunu bilmiyorum. yan odaya geçtik bildiğin oksijen maskesi naneli bir duman çıkıyor ve 20 dk'dan 3 set yapmamız gerekiyor. 20 dk yapıp 20 dk ara verip tekrar aynı işlemi 2 kez tekrar edeceksin. 100 dk eder. o çocuğu o buhar saçan maskeyle nasıl tutacaksın? açtım youtube eğitici çocuk şarkılarını verdim eline tuttum maskeyi ağzına burnuna durdu. o sırada çocuğuyla bir adam girdi ve "çocuk otistik olacak konuşamaz bu çocuk telefon vermeyin bakmasın" diye. dedim ki durmuyor ne yapayım yırtılana kadar ağlıyor yani. veririm verme veririm verme adamla kapıştık. adam da kalp cerrahıymış. anne ne derse o olur bir çocuğun neye ihtiyacı var anne bilir. geldi 3 yaşına şimdi çatır çatır da konuşuyor gayet akıllı. arada çocuk şarkısı için telefonu istiyor ama en çok 20 dk sonra bırakıp oyuncaklarına geçiyor. yani anne tablet telefon verirse sebebi vardır siz bilemezsiniz
  • bütün gün elinden ekşisözlüğü, sosyal medyayı bırakmayanlara dert olmuş ebeveyndir. arkadaş çocuk ne görürse öğrenmek istiyor, merak ediyor. kontrollü bir şekilde yapılırsa bir zarar vereceğini düşünmüyorum. kaldı ki biz de çocukluğumuzda saatlerce tv izliyorduk. susam sokağını, kurabiye canavarını, edi-büdüyü az mı izledik?
  • bu ara bolca gerceklesen igrenc durum. cocuklar oyuncaklarla oynayıp hayal kurmak yerine asalak bi şekilde saatlerce o ekranda kayboluyorlar. daha 6 yaşında gözlerini bozup göbek yapmış iğrenç bir nesil büyütülüyo.
  • lastik bir topu duvara çarptırıp tekrar tutmaya çalışmanın ya da bir teli çember şeklinde bükmeye çalışmanın ya da kağıda birşeyler çizmenin çocuğun zihinsel gelişimine sağladığı katkıyı bir tabletin sağlayamayacağını bilmeyen ebeveyndir.
    çocuğu üç boyutlu dünyadan mahrum bırakıp, iki boyutlu dünyaya hapsetmektir.
    telafisi olmayacak kritik donemlerin gerekli kazanımlar sağlanmadan geçirilmesidir.
    (bkz: kritik dönem)
hesabın var mı? giriş yap