• carl sagan gibi muazzam bir şahsiyet tarafından bilimi insanlara sevdirmek maksadıyla hazırlanan belgesel serisi. kitabı da var ama belgesel serisi daha ünlü. bilimle ilgilenmek isteyen insanlar muhakkak bu seriyi bir kez izlemeli. yüzyıllar içinde öğrendiğimiz şeylerin bir özetini carl sagan'ın süper anlatımıyla dinleme ayrıcalığını yaşamalı.
  • yine nat geo'da yayınlanan taboo ile birlikte kaçırmamaya çalıştığım belgeseldir.
  • bazı insanların belgeseli izledikten sonra yaptığı yorumları duydukça hayrete düşüyorum. belgeselde büyük patlamadan günümüze olan süreyi 1 yıl varsayarsak bilinen tarih bu 1 yılda son saniyelere denk gelir diyor, süper zeka bir arkadaş da insan 190 bin yıldır var,hiç değişmemiş o zaman evrim yoktur, 190 bin yıllık zaman bunu anlamak için yeter diyor. geri kalan 11 ay 30 gün 23 saat 59 dakika 45 saniyenin önemsiz olduğunu söylüyor.

    sonuç olarak: izlemek ve anlamak arasındaki farkı bilmeyenleri fark etmemi sağlayan belgeseldir.
  • evrim teorisini dibine kadar savunan kaliteli bir belgesel serisidir.anlatımı basit ve güzel
  • --- spoiler ---

    on milyonlarca yıl süreyle bu kocaman, akıllı ve haberleşme yeteneği gösteren yaratıklar, doğada bir düşmanla karşılaşmadan yaşamışlardır. xıx. yüzyılda buharlı gemi yapımına girişilince, denizlere hiç de hayırlı olmayan bir çevre kirliliği işareti ulaştı: gürültü. ticari ve askeri gemilerin daha da çoğalmasıyla okyanuslara yayılan gürültü (özellikle yirmi hertz frekansında) kulak ardı edilemez duruma geldi. okyanuslararası haberleşme girişimini yürüten balinalar için anlaşmak giderek zorlaştı. haberleşme giderek kısa mesafelere indi. iki yüzyıl önce finback denen balina türünün anlaşması 10.000 km. uzaktan mümkün olurken, şimdi bu mesafe birkaç yüz kilometreye inmiş olabilir. balinalar birbirlerini isimleriyle mi çağırırlar? yalnızca ses yoluyla birbirlerini tanıyabilirler mi? balinaların haberleşme olanaklarını kestik. milyonlarca yıl haberleşebilen yaratıkları şimdi susturduk.

    onları susturduğumuz bir yana, balinaları öldürüp ruj ya da makine yağı üretimi için cesetlerini satıyoruz. böylesine akıllı canlıları öldürmenin sistemli bir cinayet olduğunu birçok ülke anlıyor. fakat japonya, norveç ve sovyetler birliği’nin önderliğindeki balina cesedi ticareti sürüp gidiyor. biz insanlar, tür olarak, yerküremiz dışındaki akıllı yaratıklardan haber alma peşindeyiz. peki, bu uğurda, önce yerküremizdeki akıllı canlılarla, değişik kültürden ve ırktan insanlarla, maymunlarla, yunuslarla, fakat özellikle derin suların üstadı olan balinalarla haberleşmeyi yoğunlaştırsak daha iyi olmaz mı?
    --- spoiler ---

    carl sagan'ın okuması zor bir kitabı. insanlığımdan utandım.
  • bilimin şu anda nerede olduğundan çok oraya nasıl geldiğiyle ilgilenen bir belgesel. özellikle ibn-i heysem'i anlattığı bölüm çok ilginçtir.
  • ne carl sagan'ı, ne belgeselini ne de kitabını eleştirecek değilim, haddim değil bir kere fakat kitapla ilgili dikkatimi çeken bir şey var, söylemeden edemeyeceğim.

    büyük patlamayı, evrimi, gezegenlerin yapısını, yaşını vs her şeyi bilimsel olarak açıklayan bir bilim adamının kitabında tek bir "tümüyle rastlantı sonucu" ifadesi var; o da canlının oluşumu, yaşamın başlangıcı.*

    evrenle, gezegenlerle ilgili "henüz bilemediğimiz bir sebepten, henüz tam olarak bilemiyoruz, araştırmalar sürüyor" vs gibi ifadeler kullanıyorsun; onlara "tümüyle rastlantı sonucu" demiyorsun ama, canlının oluşumuna gelince "tümüyle rastlantı sonucu."

    evrende rastlantı sonucu oluşan tek şey bizmişiz meğer. bir bilim insanından "tesadüf" kelimesini duymak da ne acayip. neyse, ateistliğine veriyorum. ben nasıl rastlantı sonucu olduğunu kabul edemiyorsam, o da olmadığını kabul edemiyor. herkesin okuması gereken bilgi yüklü bir kitap yine de.

    *************

    "kainatta tesadüfe tesadüf edilmez"
    sokrates

    *************
  • hayatıma şekil vermiş belgesel serileridir.
  • dünyada bir kutsal kitap varsa o da budur heralde.
  • 6. bölümünü izlediğim belgesel serisi.

    pozitif bilimlerle ilişkim "kuru kuma su katarsan ıslak kum olur" seviyesinde olduğundan mıdır nedir, dünyaya bir garip bakmaya başladım, ışığa bakıyorum mal mal. gökyüzünü inceliyorum başladığımdan beri.

    daha önce yıldızlarla, gökyüzüyle ilişkim de romantiklik olsun diye yapılan stargazing seviyesinde.

    ama bi ilgi vardı hep. (bkz: ama bir güç var) tanrıya inanmıyorum ama bir enerji var.
    kendimi küçücük hissettirdi bana, koy ver gitsin moduna girdim resmen.
hesabın var mı? giriş yap